kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
26 Ekim 2008, Pazar
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

PWC: "Türk ekonomisi de darbe yedi"

Giriş Saati : 26.10.2008 12:36
Güncelleme : 26.10.2008 14:54
Yeni Haber
Türk ekonomisinin küresel finansal krizi nedeniyle "darbe yediği" öne sürüldü.

ABD'deki 700 milyar dolarlık kurtarma paketinin denetimini üstlenen PricewaterhouseCoopers, Türk ekonomisinin dünyanın 17. büyük ekonomisi haline geldiğine dikkat çekerken, "Ancak birçok ülke gibi Türkiye de, büyüme olanaklarının küresel finansal krizi nedeniyle darbe yediğini de gördü" yorumunu yaptı.

İstanbul'da 30 Ekim ile 1 Kasım tarihleri arasında gerçekleşecek olan Avrupa ve Orta Asya konulu Dünya Ekonomik Forumu toplantısı için PricewaterhouseCoopers tarafından hazırlanan brifing materyelinde, finansal piyasalardaki türbülans, gelişmiş ülkelerde yavaşlayan büyüme ve yükselen enflasyonun kalkınmakta olan ülkelerin büyüme olanaklarını olumsuz etkilediği belirtilirken, Türkiye üzerinde duruldu.

Türkiye, Rusya ve Orta Asya'nın birkaç yılda yabancı yatırımları için çekici fırsatları sağladığını ancak mevcut koşullarda yabancı sermayenin "kuruduğu" kaydedilirken "2001 yılından beri Türkiye'de yaşanan ekonomik canlanmanın büyüklüğü ve süresine karşın, ekonomi, mevcut krizin ilk ortaya çıkmasından bu yana bazı darbeler yedi" yorumu yapıldı.

"HALA RİSKLER VAR"

Bu çerçevede AKP hakkındaki kapatma davasının piyasalara etkilerine de değinildiği brifing materyelinde Türk ekonomisinin hızlanan bir küresel finansal krizle karşı karşıya kaldığına dikkat çekilerek şu değerlendirmesi yapıldı:

"Analistler, bankacılık sektörünün, 2001 yılındaki bankacılık krizin ardından uygulanan reformların sayesinde en az diğer yükselen ülkelerle karşılaştırıldığında göreli olarak sağlıklı olmayı sürdürüyor.

Küresel türbülansa karşın şirketlerin borçlanmasının devam ettiği görülüyor, bu da küresel kredi sorununun, tüm kredi faaliyetlerini dondurmadığının bir göstergesidir. Ancak, kendi ülkelerinin piyasalarında zorluklar yaşayan yabancı finansal kuruluşların sahipliği dahil, hala riskler var. Cari açık yükseliyor ve bunun için fon bulunması, sermaye akımları yavaşladığı bir ortamda daha zorlaşacak."

PricewaterhouseCoopers tarafından hazırlanan brifing materiyelinde ayrıca Türkiye'deki siyasi gelişmeleri ve dış politikası gibi konuların değerlendirildiği bir "Türkiye, Öncü Oluyor" başlıklı bir bölüme de yer verildi.

Uzun bir süredir Batı ile Doğu arasında bir köprü olan Türkiye'nin, hem Müslüman bir ülke, hem de laik bir demokrasi ve NATO üyesi olduğuna dikkat çekiliyor.

"Laiklik, Kemal Atatürk'ün döneminden beri Türkiye'nin siyasi kimliğine damgasını vurdu" ifadesinin kullanılırken Türk dış politikasının geleneksel olarak Avrupa ve ABD'ye dönük olduğuna işaret edildi.

"SORU İŞARETLERİ"

Ancak son dönemde Türkiye'nin "geleneksel önceliklerini genişlettiği" gibi göründüğü belirtilerek, "Türkiye'nin AB üyeliği müzakerelerinin yavaş temposu ve Brüksel'in isteksizliği algısı, ülkenin içerisinde Avrupa projesi konusundaki kuşku ve hayal kırıklığını arttırdı" denildi.

Buna ek olarak Irak savaşının yarattığı ABD karşıtlığına dikkat çekilirken bu iki gelişmenin ülkenin geleneksel Batı'ya odaklaşmasına ilişkin soru işaretlerinin yarattığı kaydedildi.

"LAİK SİSTEM İLE HÜKÜMET ARASINDAKİ GERİLİM SÜRÜYOR"

AKP'nin kapatılmaması ile "şimdilik yargı darbesi tehdidi"nin önlendiğini öne süren PricewaterhouseCoopers, laik sistem ile hükümet arasındaki "gerilimlerin sürdüğü"nü savundu. Bu çerçevede "türban tartışması"na değinen PricewaterhouseCoopers, iki tarafın bu konudaki argümanlarının rafa kaldırılmadığını, bu konudaki tartışmanın tüm İslam dünyasınca yakından izlendiğini de belirtikten sonra, "AKP, seçmenleri, üniversitelerdeki türban gibi hassas konularda tahmin etmek ile Türkiye'nin iç istikrarını ve Avrupalı sicilini koruma arasında ince bir çizgide yürüdüğünün farkındadır" diye yazdı.

Bu tür iç sorunların Türkiye'nin bazı önemli diplomatik girişimleri yürümesini önleyemediği belirtilirken, bu çerçevede İsrail ile Suriye arasındaki aracılık çabası, "Kasfas İstikrar ve İşbirliği Platformu" önerisi ve Ermenistan ile ilişkileri iyileştirme adımlarını sıraladı.

Türkiye'nin boru hattı güzergahı olarak oynadığı "hayati" rolüne de dikkat çekilerek, bu alandaki umutların Türkiye'deki finansal serbestleştirme ve yabancı sermayeye açılım ile güçlendirildiği vurgulandı.

"DÜNYANIN EN BÜYÜK 17. EKONOMİSİ"

PricewaterhouseCoopers, Türkiye'nin son yıllarda yabancı sermaye, özelleştirme gibi alanlarda sağladığı ilerlemeye işaret ederken Türk bankaları ve şirketlerin Avrupa'da "büyük oyuncular" hale geldiğinin altı çizilerek "Birkaç yılda iki haneye yakın büyüme sağlanmasının ardından Türk ekonomisi, dünyanın en büyük 17. ekonomisi oldu. Ancak birçok ülke gibi Türkiye de, büyüme olanaklarının küresel finansal krizi nedeniyle darbe yediğini de gördü" yorumu yapıldı.

"Kürt milliyetçiliğinin ve terörizmin yeniden canlanması"nın AKP üzerindeki "baskı"yı artırdığı, Türk ordusunun "Irak'ın Kürt bölgesi"nde harekete geçilmesi için "bastırdığı" görüşünün dile getirildiği değerlendirmede, Türkiye'de şimdi "Kürtlere daha sert bir askeri yanıt, Brüksel ve Washington'daki görüşlerin daha az önemsenmesini içeren daha çatışmacı ve doğuya dönük dış politikası için bastıran güçlü sesler var" denildi.

ENERJİ KAYNAKLARI

Orta Asya üzerinde de durulduğu değerlendirmede, uzmanlara dayanılarak Türkiye'nin "Sadece boru hatları ile değil, yenilenebilir enerji yoluyla Avrupa'nın enerji güvenliğine önemli bir katkıda" bulunabileceği vurgulandı.

Türkiye'nin farklı iklim koşulları ve su yönetimi konusundaki tecrübesi ile komşularına önemli bir destek sağlayabileceğinin altı da çizildi.

ANKA