kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
11 Ekim 2008, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Magazin Sağlık Televizyon Yazarlar Kültür Sanat
 
24 Saat
24 Saat
Tuvana Büyükçınar’ın tasarımları mağazası A46’da satılıyor.

Candan'da ruhum coşuyor Ajda'da fırlamalığım çıkıyor

EYLEM BİLGİÇ
09.10.2008
Birçok ünlü için kostüm hazırlayan Tuvana Büyükçınar, Candan Erçetin için kostüm tasarlarken ruhunun coştuğunu söylüyor. Ajda Pekkan içinse, "Fırlama yönümün ön plana çıktığı, kıyafete ikinci anlamını katan bir isim" diyor..
Tuvanam ve Tutti markalarının yaratıcısı Tuvana Büyükçınar, son dönemin en başarılı modacılarından biri. Ünlüler onun elinden çıkma bir kostüm giymek için sırada bekliyor. O ise hazırladığı kostümlere ruhunun çılgın yönünü yansıtıyor. İddialı olmaktan korkmayan genç modacıyla, tasarımlarını ve kostüm hazırladığı ünlüleri konuştuk.

* Tuvanam nasıl bir marka?
Tuvanam; gerçekten çok kaliteli kumaşların, çok özel kalıpların, çok özel trendleri vurgulayan bir bakış açısıyla ortaya çıktığı bir abiye koleksiyonu. Bir markam daha var, o da Tutti. Tuvanam'dan daha genç ve gündelik bir koleksiyon olsun istedik ve adını da Tutti koyduk. Bu ismi de, annem bana küçüklüğümden beri 'Tutti' dediği için seçtik.

LEGOLARLA OYNARDIM
* Hazırladığınız bütün koleksiyonlar kendinizden ve kimliğinizden parçalar taşıyor gibi...
Kesinlikle. Zaten ben moda eğitimi almadım, endüstriyel tasarım okudum. Yani modacı olacağım diye yola çıkmadım. Kendim için bir şeyler yapıyordum, beğenen arkadaşlarım 'Biz de istiyoruz' diyordu. Modacılığım böyle başladı.

* Siz, tasarımlarınızda iddialı olmayı seviyorsunuz...
Evet, öyle. Ben küçükken de Barbie'lerle değil hep legolarla oynardım. Yani hep bir araya getiren bir yapım vardı. Şimdi yaptığım koleksiyonlarda da; kumaşları ve malzemeleri masama yığıyorum, renkler ve duygular bir araya geliyor. Ve o anda hangi ruhu yaşıyorsam, koleksiyon o ruhla beraber tarzını buluyor.

* Adınızı duyurmanızı biraz da ünlülerle çalışmanıza borçlusunuz, yanılıyor muyum?
Evet, şanslıyım çünkü çok genç yaşta sanatçılarla çalışmaya başladım. Atıyorum; Ebru (Akel) kahvaltı istiyorsa kahvaltı hazırlamak zorundayım, Candan Hanım (Erçetin) döner seviyorsa, ona Türk mutfağı hazırlamam gerekiyor, suşi sevene de suşi sunmam... Hepsi birbirinden farklı olan her bir tasarımımı konuşulur hale getirmem de şart!

* Bu zor bir şey aslında...
Zor ama benim içim çok dolu, dolu olduğu için korkmuyorum. Tersine sahne kostümlerinde çok heyecanlanıyorum. İşim çok enerji dolu. Ben hayatı çok arabesk yaşayan bir insanım; hep hastayımdır, hep vıdı vıdı söylenirim, herkes 'Amma negatifsin' der ama aslında çok pozitif bir ruhum var. Her şeyden zevk alarak yaşıyorum. O yüzden çok renkli ve çok iddialı benim tasarımlarım.

* İddiadan söz etmişken, sizin markalarınızın iddiası ne?
Bir kere farklı şıklık. Yani Tuvanam kadını kapıdan içeri girdiğinde, 'Üzerindeki kesin Tuvanam'dır diyebilirsiniz. Bir markanın markalaşması için bir kere algıda seçicilik yaratması lazım. Örneğin bugün baktığınızda Dolce Gabanna'yı, Versace'yi hemen tahmin edebilirsiniz.

TAKLİT EDİLİYORUM
* Yani Tuvanam; Versace, Golce Gabbana gibi bir bilinirliğe ulaştı mı diyorsunuz?
Tuvanam kimliğini buldu diyelim. Tuvanam kadını bugün sahnede fark ediliyor, bir davette fark ediliyor. Sofistike şıklığa, kaliteye çok önem veriyor, çocuksu ruhundan asla vazgeçmiyor, hayal kuran bir kadın. Tuvanam'ı herkes tanıyor, bundan daha büyük bir mutluluk yok bence. Taklit etmiyorum, taklit ediliyorum, özgün olmayı çok seviyorum, renklerimden ve tavrımdan vazgeçmeyi düşünmüyorum.