kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
5 Ekim 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak
 
24 Saat
24 Saat

Tarkan'ın dişlerini şarkı söyleyerek yaptık

ŞİRİN SEVER
03.10.2008
Dünyanın en iyi diş estetikçilerinin katılacağı İstanbul'daki kongreye hazırlanan Dr. Galip Gürel: "Diş estetiği çok ciddi bir sanat. Hastanın tüm kişiliğine, ten rengine, makyajına, doğallığına, saçına göre dişleri seçiyoruz. 'Gülüş ön tasarımı' yaptıktan sonra porselenleri takıyoruz"..
Tarkan, Ebru Gündeş, Yasemin Kozanoğlu, Çiğdem Kayalı, Burcu Güneş. Hatta son dakika kazası olmasaydı, dünyaca ünlü aktrist Monica Bellucci... Hepsi hastası. O yüzden de Dr. Galip Gürel 'ünlülerin doktoru' ya da 'sosyete doktoru' olarak tanınıyor.
Fakat ona haksızlık ediliyor. Yurtiçi ve yurtdışında sayısız başarılara imza atmış, diş hekimi bir ailenin 'parlak mı parlak' diş hekimi oğlu o.
Türkiye'de geliştirdiği ve kitabını yazdığı 'porselen kaplama' ile Amerika'dan Avrupa'ya pek çok üniversitede ders vermiş, konferanslara katılmış bir isim.
Başarılarını kendine saklamak gibi bir hevesi de yok! 96'da EDAD-Estetik Diş Hekimliği Akademisi Derneği'ni kurmuş, pek çok ismi aynı çatı altında toplamış. Bu arada konferanslar veriyor, ağız ve diş sağlığı konusunda çığır açacak gelişmelerle ilgileniyor.
Öyle ki, sayesinde çok gerilerde olduğumuz dünya diş hekimliği literatüründe 2004-2005 yılından itibaren Brezilya'yla beraber ikinci konuma gelmiş durumdayız.
Gürel, 10-11-12 Ekim tarihlerinde yapılacak 12. Uluslararası Estetik Diş Hekimliği Kongresi'ne hazırlanıyor şu ara. Dünyanın dört bir yanından en önemli konuşmacılarla diş sağlığı konusunda yeni teknolojileri, diş estetiğindeki yeni trendleri konuşacaklar, bu alandaki yeni teknikleri Türkiye'ye de aktaracaklar.
Sebebi ziyaretimiz işte bu kongreydi ama daldan dala atladım, diş estetiği ve sağlığı üzerine merak ettiğim her şeyi sordum.
Buyrun okuyun, fikriniz olsun!

- Dişçi denilmesine neden kızar diş hekimleri söyler misiniz?
- Şahsen öyle bir derdim yok ama eskiden berberler de diş çekermiş.
Belki de o yüzden kızılıyordur. Sonuçta tıp eğitimi alıyorsunuz, diş hekimi denilmesi daha hoş. Ama ben biri 'dişçi' dedi diye delirmem.

- Şimdi diş hekimi de değil; diş estetikçileri popüler. Sanki zamanla mesleğiniz boyut değiştirdi, normal hekimlerden farklı mı estetikçi?
- Diş hekimliğinde son 50 seneye baktığımız zaman çok büyük iki değişim var. Bir tanesi implantlar, yani çene kemiği içine konan vidalar.
İkincisi de bonding dediğimiz, bazı materyallerin yapıştırılması. Bu ikisi o kadar muazzam bir çığır açtı, ufukları o kadar genişletti ki porselenin dişe yapıştırılabilmesi başladı. Arada metal olmaması, ışık geçirgenliği, doğal gözükmesi, bambaşka bir yere götürdü diş hekimliğini. Bunun şu avantajı da oldu; annemin babamın döneminde olduğu gibi insanlar diş hekimine şişmiş bir yüz, ağrıyan bir diş, kanayan diş etleriyle 'mecburen' gitmek yerine, 'isteyerek' gitmeye başladı. Sadece estetik amaçlı bile gitseniz, ağızdaki başka problemler de çözülmüş oluyor.

- Diş hekimliği artık tedaviden öte bir sanat mı yani?
- Bana göre çok ciddi bir sanat! Bununla ilgili 600 sayfalık kitap yazdım beş-altı sene önce. Bana bir estetik beklentiyle geldiğinizde sizi bütün olarak inceliyorum bir kere. Giyiminiz, şu saatteki makyajınız, doğallığınız, karakteriniz, ten renginiz, gözleriniz, saçlarınız, bütün bunları dikkate alıyorum...

- Bütün bunlara göre yapılacak dişe karar veriyorsunuz, öyle mi?
- Bu başlangıcı daha! Ondan sonra ağza yaklaşıyorsunuz. Yani üst çene, alt çene, dudaklar, gülmeye başladığınızda diş etiniz çok mu gözüküyor, az mı, dişlerin renkleri, bin tane detay... Bütün bunlara göre diş yapınca ortaya bir sanat eseri çıkıyor doğal olarak! Aslında başka bir konuya da gelmek istiyorum. Ben bütün bunları size sonsuza kadar anlatayım, sonuçta siz kalkıp 'Ben altın diş istiyorum!' diyebilirsiniz.
Çünkü estetik çok sübjektif bir şey.
Hastaya kendimce harika bir diş yapayım, "Bu ne?" diyebilir!

- Başınıza hiç geldi mi bu?
- Çok geldi ama 15 sene önce.
Bunun için zaten kitabımdaki teknikleri geliştirmeye başladım. Bu işin konuşmayla olmayacağını anlayıp 'smile preview' dediğimiz 'gülüş ön tasarımı'nı geliştirdik. Birtakım dolgu malzemelerini size yapacağım diş gibi takıyorum.
Dişiniz uzun olursa ne olur, dudağınıza, konuşmanıza etkisi nasıldır, ağzınızın kapanışına etkisi nedir, dişleriniz kesilmeden görüyorsunuz. Bu müthiş bir adımdı.
Çünkü o kadar akla gelmeyecek beklentiler içinde olan hasta var ki...

- Ne kadar abuklaşıyor istekler?
- Mesela çok büyük, çok beyaz bir dişi kendine yakıştırabiliyor. Ben de o dişlerle anılmak istemiyorum! Bu geliştirdiğim teknikler çok ilgi çekti ve bunlarla yurtdışına açılmış oldum.
Sonra da hastalara minimal diş kaybı ve maksimum estetik verme konusunda yeni bir dönem başladı.

- Diş estetiğinde iş öyle bir noktaya gelmiş durumda ki insanlar botoks yaptırır gibi diş yaptırıyor.
Sağlık ikinci planda mı kaldı?
- Bu noktada belli kriterlere saygı göstermeniz lazım, ortaya çıkacak sonucun bütün sorumluluğunu almanız lazım. Ben hep şunu soruyorum kendime: Ben oğluma bunu yapar mıyım ya da kendime yapar mıyım? 'Yaparım,' diyorsam, o zaman tamam, size yapmamda da mahsur yok. Zaten dediğim gibi, bu geliştirdiğim tekniklerle dişler artık o kadar az kesiliyor ki...
Haberin fotoğrafları