kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
5 Ekim 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak
 
24 Saat
24 Saat
Pinto son derece kibar bir İstanbul beyefendisi. Tüm nezaketiyle ve artık bulunmayan bir kibarlıkla ağırlıyor bizi; zaman zaman da dönüp soruyor "Yanlış konuşmuyorum değil mi?" diyor ve anlatıyor: İngilizcem bile yokken kimsenin tanımadığı kişileri tanıyordum. Ben Yahudi olduğum için değil, herkesi kucakladığım için beni bağırlarına bastılar."

Memur da olamayız, dışişlerinde adam da... Çünkü hâlâ 'öteki'yiz biz!

13.09.2008
- 'Bensiyon Pinto ismi bütün kapıları açıyor, herkes için çok saygıdeğer, çok önemli bir şahsiyet. Neden bu kadar önemlisiniz siz?
- Biraz reklamlara girecek ama söyleyeyim: Ben hayatımda hiç yalan konuşmadım. Politikacılarla hep memleketimin, Türkiyem'in menfaatlerini konuştum. Kendime çalışmadım; bayrağıma, ülkeme, gençlerime çalıştım. Bir gün bir politikacı çıkıp diyemez ki, "Bensiyon Bey geldi benden bu işi istedi!" İstedim ama cemaatim için, haksızlığa uğramış bir genç için, sıkıntısı olan bir adam için... Mesela 15 gündür üç tane engelli çocuğu okullara yerleştirmek için çalışıyorum. Benim ne menfaatim olabilir bundan? Hiç dedikodu etmemişimdir. Süleyman Bey, Tansu Hanım, Mesut Bey, Alparslan Türkeş en sevdiğim dostlarımdır. Tayyip Bey'i de seviyorum, Abdullah Gül'ü de.

- AKP'den çok memnun olduğunuzu, dini azınlıklara en değer veren parti olduğunu söylüyorsunuz her fırsatta. Bu politik bir söylem mi, gerçekten mi memnun musunuz bu iktidardan?
- Benim yaşım 72, kimseye yalakalık yapacak halim yok! Eğer ben doğruları söylemezsem, toplum beni affetmez. Bakın bana milletvekilliği de teklif ettiler, hiç istemedim.

- Niye kabul etmediniz?
- Ben birinin karşısında esas duruşta duramam ki! Yaşamıma uygun değil.

- Bütün hükümetlerle, siyasilerle iyi ilişkileriniz var, üzerlerinde inanılmaz bir gücünüz var...
- Ama size bir açık vereyim, bu hükümetler yalnız İsrail'e giderken bize teklifte bulunuyor 'gel' diye. Niye? Halbuki benim İspanyolcam, Fransızcam, İbranicem var. Yalnız İngilizcem yok (gülüyor)

- Böyle bir görev bekliyor musunuz, istiyor musunuz içten içe?
- Biliyor musunuz, benim yaptıklarımı başka bir yerde başka biri yapmış olsaydı, bilmem hangi onur plaketiyle taltif edilirdi.

- Üzülüp kırılıyor musunuz buna?
- Hayır ama bunlar yanlış! Jack Kamhi kaç yaşındayken verdiler baksanıza! Allah parayı gençlikte versin; yaşlanmışsın, yiyemiyorsun, içemiyorsun, verse ne olur! Bu da onun gibi. Çok geç kalındı. Sonra biliyor musunuz ki biz Türkiye'de polis de olamayız, dışişlerinde de adam olamayız...

- Neden?
- 'Öteki'yiz halen! Düşünebiliyor musunuz Türkiye'de bir politikacının Yahudi danışmanı olmasını? Olabilir mi hiç? Benim kızım dışişlerine girmek istiyor ama giremez. Kimse onu almaz, illa ki bulunur bir kulp, kapının önüne konulur.

- Niye ama?
- Onu politikacılara sormanız lazım.

- Madem hükümetler sizi bu kadar seviyor, yardımınız gerekiyor zaman zaman... Toplumsal tepkiden mi çekiniyorlar?
- Bana göre öyle! 'Bula bula şu Yahudi'yi mi danışman yaptı?' diyecekler. Bazı tabuların yıkılması lazım. Kararlılık lazım, üzerinde düşünmek lazım. Bu kitapla biraz da onun yolunu açıyoruz.

- Bir temsilciniz olsun ister miydiniz Meclis'te?
- Bana göre başarılı olamaz! Çünkü dünyada politikacılara egemen olan zümreler vardır politikanın içinde. Eğer çok çok kuvvetli değilseniz bunu başarmanız çok zordur. Olmak isteyen varsa çıksın ortaya, biz referans verelim. Ama ben hiç düşünmedim.