kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
23 Eylül 2008, Salı
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

"Kılıçdaroğlu ben müfteriyim desin"

Giriş Saati : 23.09.2008 14:06
Güncelleme : 23.09.2008 22:05
Yeni Haber
AKP'li Dengir Mir Mehmet Fırat, CHP'li Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisine yönelttiği iddialara canlı yayında cevap verdi. Dengir Mir Mehmet Fırat, "Benimle ilgili iddia ettiği konularda kesin delil sunmasına gerek yok dedim. Şüphe uyandıracak bir ön delil sunar ise, söz veriyorum derhal milletvekilliğine orda istifamı yazıp TBMM'ye göndereceğim dedim. Ama bu olmadığı takdirde ve ben bunun aksini ispatladığım takdirde sayın Kılıçdaroğlu'nun milletvekilliğinden istifa edecek bir karaktere sahip olmadığını bildiğim için böyle bir talepte bulunmayacağım. Ancak televizyonda 'Ben müfteriyim, müfteriyim, müfteriyim' (Müfteri: İftiracı) demesini istedim" dedi.


PROGRAMA GELMEDİ


Kılıçdaroğlu'nun HABERTÜRK'ten Balçiçek Pamir'in programına katılmaktan son anda vazgeçtiği için Pamir'in programına tek başına katılmak zorunda kalan Dengir Mir Mehmet Fırat, yine bu porgramda bugün öğle saatlerinde yaptığı açıklamada şunları söyledi:

"Dün çok iyi bir fırsat yakalamıştı. Dün bizi akşam saat 18'de bir programa davet edildik. Ben şahsen çok mutlu oldum. 15'te tekrar görüşme yapıldığını ve gelemeyeceğini söylediğini beyan ettiler. Tekrar rica ettim. Programa katılmasını istedim ancak yine gelmedi.

Ben programda yine çağrı yaptım. Bir araya gelebileceğimizi ve konuyu tartışabileceğimizi söyledim. Ancak hala resmi bir cevap alamadım. TBMM'de basın toplantısı yapacakmışız, orada kozlarımızı paylaşacakmışız. Bu aptalca bir şey ve korkaklık."


Kılıçdaroğlu'nun iftiracı olduğunu savunan Fırat, "Ben burada sayın Kılıçdaroğlu'nu burada müfteri olarak ilan ediyorum. Bundan sonra 'Bay Müfteri' dediğim zaman, Türk halkı 'eski adıyla sayın Kılıçdaroğlu'ndan bahsettiğimi bilecektir" dedi.

GAZETE ŞEREF SÖZÜ VERMİŞTİ

Bazı gezetelerin kanıtlanmamış iddiaları yayınlarken kendi açıklamalarını yayınlamamaktan şikayetçi olan Fırat, "Gelelim iddialara... Hukuka inanan bir insanım. Bu zamana kadar kesin delilleri görmeden itiraz etmedim. Hayali ihracat meselesi Milliyet Gazetesi'nde yayımlanmıştı. Gazeteye telefon ettiğimde bunun hiçbir belgeye dayanmadığını, böyle bir ifadenin gazetede yayımlanmasını etik bulmadığımı söylediğimde bana bu bizim için haberdir, haberi yayımlamak zorundayız dediler.

'Eğer mahkemede bunu kanıtlarsam onu da yayımlar mısınız' dedim, 'yayımlarız' dediler. 'Şeref sözü mü' dedim, 'şeref sözü' dediler. Bu olay 2007 tarihlerinde bitti. Bütün belgeleri gazeteye yolladım ancak yayımlamadılar" şeklinde konuştu.

CHP'Lİ DEVLET GÖREVLİSİNİN İŞİ

Çamur atmaya basın özgürlüğü sayanlara karşı çıktıklarını savunan Fırat konuşmalarını şu şekilde sürdürdü:
"2002 seçimlerde CHP'den Diyarbakır'dan aday adayı olmuş bir vatandaş devlet görevlisi olarak görev yapıyor. Bu dosya onun tarafından hazırlanıyor.

Ancak Dengir Fırat'ın ilişkili olduğu bir kararda işlemler yapılıyor. Mersin Cumhuriyet Savcılığı'nın Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunuluyor, bilir kişi incelemelerinden sonra 21.05.2007 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veriliyor. Ama gümrük müsteşarlığı avukatı buna itiraz ediyor. Yasa gereği en yakın ağır ceza mahkemesine gidiyor ve kovuşturmaya yer olmadığına dair savcılık kararının doğru olduğuna karar veriyor. Bunun ötesinde izahata girmesine gerek yok.

Ancak, bu evrakı düzenleyen kişi 2007 seçimlerinde bir kez daha CHP'nin Diyarbakır milletvekilliği aday adaylığına müracaat etmiştir. Ancak bunu daha evvel bunu açıkladığım için, daha evvel vermiş oldukları sözü CHP yerine getirmeyerek bu kadar büyük fedakarlıkta bulunan birini milletvekili yapmıyorlar."

O ŞİRKETTEN 2007'DE AYRILDIM


"2007'nin 9'uncu ayından itibaren ben o şirketin ortağı değilim" diyen Fırat, "Bu bir anonim şirketti. Bu belgeyi de burada hissemi sattığıma kimlere kaç liraya sattığıma ve onun arkasında da bu hisse karşısında TBMM İş Bankası'na benim tarafımdan gönderilen hisse miktarı makbuzu da arkasında.

Ne yapmış? Benim ortağı olmadığım bir şirket ne yapmış? Bu şirket uzun süredir narenciye ihracatı yapan bir şirket. Şirket Hollanda'da bir firma ile narenciye anlaşması yapıyor. Bir nakliyeciden TIR kiralıyor, malını yüklüyor gümrüklemesi yapılıyor ve mühürleniyor. Kapıkule'ye gidiliyor. Orada yapılan araştırma sonucu, o kapalı alanın dışında soğutucunun yanında eroin ele geçiriliyor.

Soruşturma şoför hakkında açılıyor. Mahkemede bunun yükleyiciyle yani şirketle bir ilgisi olmadığını, malı da başka bir TIR'la gönderildiğini açıklıyor. Bu nereden kaynaklanıyor?" şeklinde konuştu.

VATAN GAZETESİ BENİM FOTOĞRAFIMI KULLANDI

Vatan gazetesinin 10 Mayıs 2008 tarihli sayısında verilen haberde kendi fotoğraflarının kullanılmasını da eleştiren Fırat, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Başlık şu: Eroin TIR'rının sırrı. Yanında benim resmim. İlk baktığınızda Dengir Fırat eroin kaçakçısı zannedersiniz. Devamına geçiyorsunuz şöyle diyor: Dengir Fırat'ın Menas A.Ş ile ilgisi yok, 1999'da satmıştır bunu. E peki benim resmim neden orda?

Dava açamıyorsunuz. Ozaman diyeceklerki efendim biz yazdık hiçbir ilgisi yok diyorlar. 29. 06. 2008 tarihli dergisindeki Aydınlık Dergisi'nde çıkıyor. Ancak Vatan Gazetesi kadar akıllı davranmıyor.

İşte sayın Müfteri'nin belge dediği şey bu saydıklarımdır. Şimdi bay Müfteri'yi bir kez daha davet ediyorum. Daha evvel basın topklantısında söylediği gibi benim istediğim bir televizoyn kanalında benimle tartışmaya söz vemişti. Ben öyle bir çağrı yapmıyorum. Ben daha evvel hangi televizyonda bu iddiada bulunmuşsa aynı moderatörün başkanlığı altında, isterse stüdyoda olabilir ve yine sizlerin tamamını çağırarak ama halkında bizi izlemesini sağlayarak bu tartışmaya çağırıyorum."

UYUŞTURUCU KAÇAKÇISI SUÇLAMASI

CHP'li Kemal Kılıçdaroğlu'nun Fırat'ı suçladığı açıklamaları şöyleydi:

"Önce Sayın Başbakan'a hatırlatalım. Etrafında saygın kişiler de var. Lütfen onların uyarılarına kulak versin. Şayet Dengir Fırat'la yola çıkarsanız, kendinizi çıkmaz sokakta bulursunuz. Zaten ağzınızın bozukluğu da galiba buradan geliyor. Sayın Başbakan'dan şu iki soruyu Mehmet Mir Dengir Fırat'a sormasını istiyoruz. Mehmet Mir Dengir Fırat'ın en büyük ortağı olduğu MENAS'ın ürünlerini yurt dışına götüren TIR'da 89 kilo eroin yakalandı mı? Yakalanmadı mı? Mehmet Mir Dengir Fırat'ın en büyük ortağı olduğu MENAS şirketi, hayali ihracat yaptı mı? Yapmadı mı? Başbakan'a soruyorum 'Fırat'ın iftira attığını sizin imzanızla kanıtlarsam, Fırat'ı partideki görevinden alacak mısınız? İftiracılığı kanıtlanırsa 'ben şerefsiz bir müfteriyim' diye açıklama yapmasını isteyecek misiniz?"

Fırat, CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptıkları tartışmalara ilişkin olarak, ''Sayın müfteri iftira etti diye benim kellemi mi almaları lazım. Onu söylüyordu Sayın Başbakan'a 'Ben bu belgeleri ortaya koysam, Sayın Başbakan onu görevden alacak mısınız?' Ulan müfteri, bir kere beni dinlesene. Ben ne dedim sana Başbakan'ın bana bir şey söylemesine lüzum yok. Ben o kadar haysiyetli, şerefli bir insanım. Bir söz verdiysem yerine getiririm. Hayatım pahasına olsun yine getiririm'' dedi.

Fırat, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.
CHP Grup Başkan Vekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun Meclis'te basın toplantısı düzenlemeleri önerisinin hatırlatılması üzerine Fırat, şunları söyledi: ''Demek ki düşündüler taşındılar patronuyla epey düşündüler böyle bir teklif getirdiler. Ben bir şey söylemedim. Ne diyordu basın toplantısında. 'İstediği bir televizyon kanalında' dedi. Ben böyle bir şey istemedim. Daha önce moderatör teklif etti kendisi kabul etti, saat 15.00'e kadar. Ondan sonra 'Bir kez daha Baykal ile görüşeceğim' dedi. Ama ondan sonra telefonunu kapattı. Böyle oyunlara falan lüzum yok. Hangi televizyonda isterse... Büyük bir stüdyo da olabilir, Arı Stüdyosu gibi mesela. Tüm basın mensupları çağrılır ama bir moderatör şeyi altında tartışırız bunu. Zaten tartışmaya luzum yok. Çok basit benim gibi evrak var diyorum. Evraka bakacaksınız doğru mu, değil mi? Yok iftiraysa gazete haberleriyse... Ama getiriyorsa bir belge o zaman ben orada istifa mektubum hazır, altını imzalayıp orada vereceğim. Ama o fazla bir şey yapmayacak. 'Ben müfteriyim' diyecek bitecek. Bu kadar basit. Ama bir kez daha sayın 'Bay müfteri' basın toplantıları, gazetelerden, piyasadan silinip gidecek.

Hodri meydan... İstiyorsa yardım alabilir. CHP'den siyasilerini, hukukçularını çağırabilir, isterse Sayın Baykal'ı da yanında getirebilir. Ben yalnız başıma geleceğim. Ama istiyorsa Arı Stüdyoları'nı rica ederiz, TRT'den bir şekilde kiralarız. Bütün basın mensuplarını buraya oraya çağırırız. Ama bekliyorum, isterse perşembe günü ne zaman isterse ben hazırım. Ama sözünden kaçmasın, ayıp oluyor, yakışmıyor. Yaşımızı, başımızı almış insanlarız. Bir yere söz vermişsiniz, ona icabet etmek zorundasınız.''

Fırat, ''Halk siyasilerin bu üslubunu hak ediyor mu?'' şeklindeki soruya şu yanıtı verdi:
''Hayır. Halk, bunu hak etmiyor. İftiralar üzerine ne siyaset ne de medya yürür. Biz bunun mücadelesini veriyoruz. Tabii ki tenkit edilecektir, tabii ki biz siyasetçiyiz ve ışıkların altındayız. Her an eleştirilebilir ama sınırı var. Hakaret içermeyecek, iftira olmayacak. Eğer bir suç unsuru varsa da delil sunmak lazım. Yoksa bunun adı 'müfteri' olur. Öyleyse Türk siyaseti ve Türk medyası mutlak suretle bundan kurtulmak zorundadır.
Doğrudur, medya güçlüdür. Medyanın attığı çamur üstünüzde mutlaka iz bırakır. Çünkü insanların çoğu manşeti okur, arkasını okumaz.''

Basın özgürlüğünün olabilmesi için basın emekçilerinin özgür olması gerektiğini belirten Fırat, şunları kaydetti:
''Herhalde bir tek Türkiye'de ve antidemokratik ülkelerin dışındaki tüm ülkelerde basın mensuplarının sosyal hakları kişisel hakları mutlak suretle koruma altındadır. Ancak basın özgürlüğü böyle olur. Yoksa patronun iki dudağının arasındaysa basın mensubunun geleceği, ekmeği, onun iki dudağı arasındaysa, orada basın özgür olamaz. Orada patron özgürdür. Biz buna karşıyız. Biz bunun mücadelesini veriyoruz ama birileri bunu anlamamakta ısrar ediyor. Ama inşallah bunu da getireceğiz. Mecburi sendikalaşmayı basında getireceğiz. Hal çaresi ne ise getireceğiz.''

Fırat, 'Siyasi etik yasasını niye çıkarmadınız?' sorusu üzerine, şunları söyledi: ''Türkiye Cumhuriyeti 2002 yılında kurulmadı. 86 yıl önce kurulmuştu, niye yalnız AK Parti'yi suçluyorsunuz? Niye 2002 tarihine kadar sizin o söylediğiniz o yasa çıkmadı. Geçen dönem AK Parti'nin vermiş olduğu siyasi etik yasası, siyasetin finansmanı ile ilgili yasa Meclis'te görüşüldü, komisyondaydı, takip etmiş olsaydınız, onu bizim vermiş olduğumuzu, bunu yasalaştırmak istediğimizi görürdünüz. Oradaki tartışmaları takip edin. Kimler karşı çıktı, neden karşı çıktı, neden kanunlaşamadı, ona da bir bakın. Ama yeni bir fırsat daha doğdu. Bugün TBMM Başkanı bir çağrı yaptı. Dört ayrı komisyon kurdu. Bunlardan birisi siyasi etik ve siyasetin finansmanı ile ilgili komisyondur. Biz üyemizi verdik, kim vermedi, neden vermedi?''

Fırat, 'Kılıçdaroğlu hakkında bir tazminat davası açtınız mı? Bir dergiyi aleyhinizde haber yaptığı için dava açtığınızı ifade ettiniz, sonra da aynı dergiyi başka bir konuda delil olarak gösterdiniz?'' sorularına şu yanıtı
verdi: ''Birbirine karıştırdınız. Ben o dergi hakkında tazminat davası açtım, demedim. Cumhuriyet Savcılığına müracaat ettim. Cumhuriyet savcılığına da ancak ceza davası açılabilir. Ben iftira suçundan o dergi hakkında ceza davası açtım. Maalesef Türkiye'de maddi ve manevi tazminatlar hakkında verilen davaların uzaması...

Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin almış olduğu bazı kararlar karşısında ben şahsen maddi ve manevi tazminat davalarından vazgeçtim. Size düpedüz hakaret ediliyor. Fakat Yargıtayımızın bu değerli dairesine göre, her siyasiye küfredebilmek, bir özgürlükmüş! Kararları nedeniyle maddi ve manevi tazminatlardan vazgeçtim... Hakaret ediliyor. Yargıtay'a göre her siyasetçiye küfredilmek bir özgürlükmüş!''

''KILIÇDAROĞLU'NA DAVA AÇMADIM''

Fırat, Kılıçdaroğlu'na dava açıp açmadığı sorusuna, ''Kendisinin dokunulmazlığı var. O yüzden ceza davası açmadım'' dedi.

''Dokunulmazlık dosyalarını ertelememek sizin elinizde, iktidar partisiniz'' sözleri üzerine Fırat, ''Ben hiç ertelemem'' yanıtını verdi. Bir gazetecinin, ''Sizin yönetimde gücünüz yok mu?'' sorusu üzerine Fırat, ''Ben ertelemiyorum. Benim elimde olsa merak etmeyin ben ertelemem. Benim oyumla olsaydı... Ama maalesef bir tane... Mümkün değil'' diye konuştu.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Fırat, ''Tek başıma parti yöneticisi değilim. Ben bir komisyonun bir ferdiyim. Kalabalık bir komisyonun üyesiyim. Genel Başkan yardımcısı, MYK üyesiyim ve 50 kişilik MKYK'nın üyesiyim'' dedi.

RTÜK BAŞKANI AKMAN'A İLİŞKİN SORU

RTÜK Başkanı Zahid Akman'a ilişkin sözlerinin hatırlatılması üzerine Fırat, Şunları kaydetti:
''Türkiye'de yargısız infaz gerek siyasetçiler, gerekse medya tarafından yapılıyor. Birçok kez ben de karşılaştım. Konuştuğumuz meseleler yargısız infazdır. Bunun insanlar üzerinde nasıl, ne şekilde yara açtığını tahmin edemezsiniz. Çünkü sizin hakkınızda Allah'a şükredin böyle bir işlem yapılmamıştır. O bakımdan siyasetçi olmanızı dilemem. Ama Türkiye'de maalesef hiçbir hukuki dayanağa dayanmadan, o insanı dinlemeden bir insan hakkında hüküm veriliyor. Dün sayın müfteriyi dinliyorum, o bir şey söylüyor. Akman'ı dün televizyonda dinleme imkanı buldum. O da başka bir şey söylüyor. 'Şu tarihte çıktım' diyor. Bunları dinlemek lazım. Tüm belgeleri ortaya koymak lazım. Ondan sonra da bir karar vermek lazım. Bunun haricinde, 'Efendim bu suçludur. Bunu asalım, keselimle' olmaz. Yani sayın müfteri, iftira etti diye benim kellemi mi almaları lazım. Onu söylüyordu sayın Başbakan'a 'Ben bu belgeleri ortaya koysam, Sayın Başbakan onu görevden alacak mısınız?' Ulan müfteri, bir kere beni dinlesene. Ben ne dedim sana, Başbakan'ın bana bir şey söylemesine lüzum yok.Ben o kadar haysiyetli, şerefli bir insanım. Bir söz verdiysem yerine getiririm. Hayatım pahasına olsun yine getirir. Milletvekilliğinden istifa ederim ve siyasete nokta koyarım dedim. Şüphe uyandırsa dahi ön delil koysun ben bunları yerine getiririm. İşte bunlar yargısız infazlardır. Ben yargısız infaz taraftarı değilim, hiçbir zaman ne ben ne de genel başkanım suçtan ve suçludan yana olmayız... Ne suçu över ne de suçlunun avukatlığını üstlenir, bilemedin...

Ama birileri söyledi diye de kelle almayız. Birilerini de lekelemeyiz. Biz hukuka aykırı infaz yapmayız. Bostancı başı değiliz. Kralım söyledi diye birisinin boynuna kement atıp boğmayız. Biz hukuka inanan bir siyasi partiyiz... Bunun gerekleri ne ise onun gereklerini yerine getiririz.''
Bu arada, Fırat, bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun, ''Mecliste canlı yayında tartışma'' önerisine, ''Televizyon kanalına söz vermişti caydı gelmedi. Mecliste... Herhalde bu son şeydir. Onu da kabul ettik. Perşembe günü saat 14.30'da hep beraber göreceğiz. Ümit ediyorum ki oraya gelir'' karşılığını verdi.