kapat
E-gazete
|
Hava Durumu
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
English
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
13 Eylül 2008, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
Günaydın  
ELVAN DEMİRKAN

Kural tanımayan bir nesil mi yetiştiriyoruz?

Tabloid dergilerin kapaklarından düşmeyen minik Suri ve Shiloh'nın yetiştirilme tarzını 'Star' dergisi karşılaştırmış. Tom ve Katie'nin minik kızları Suri; kraliyet ailesindenmiş gibi son derece pahalı ve şık giydiriliyor, porselenlerde yemek yiyor. Scientology inanışına göre sınırsız bir özgürlük içinde, ne yaparsa yapsın hiç azarlanmadan yetiştiriliyor. Duvarları bile boyasa ona, "Ne güzel resim çiziyorsun" deniyor.

SURI Mİ, SHILOH MU?
Evin içinde takma adı 'Tweety' olan Angelina ve Brad'in tatlı kızları Shiloh ise, erkek kardeşlerinin sert oyunlarının arasında ite kaka, yalınayak, üstü başı kirlenerek, tatlı bir rekabetin içinde ama çocukluğunu yaşayarak büyüyor. (Çocuklar bir yıl içinde Prag, New Orleans, New York ve Güney Fransa'da yaşayarak dört okul değiştirdi.) Angie-Brad fanları ile Tom-Katie fanları arasında 'hangi çocuk daha iyi yetiştiriliyor' kavgası başlamış durumda. Bırakın Suri ve Shiloh'nun fanlarını, tanıdığım neredeyse bütün anne-babalar kendi çocuklarının disiplini konusunda taban tabana zıt fikirdeler. Genelde kendi yetiştirilme şekillerine bir tepki olarak kimi izin verme konusunda sınır tanımazken, kimi katı bir disiplini seçiyor. Kimi de, çocuk yetiştirme kitaplarını harfi harfine uygulayarak bu işi kotarmaya çalışıyor.

DOYUMSUZLAŞIYORLAR!
Özellikle genç ailelerde fazla serbest, çocuğa 'hayır' denmeyen bir yetiştirme tarzının benimsendiğini görüyorum. Bu tarz bir özgürlüğün çocuğun yaratıcılığını ve kişiliğini geliştirdiği kesin ama büyüğe saygı, nezaket, kural tanıma gibi eskiden daha itibar gören değerlerin pahasına mı yapıyoruz bunu? Aileler çocuklarına geçmişte kendi sahip olamadıkları şeyleri verebilmek, onları mutlu etmek için ellerinden geleni ardına koymuyor. Barbie, en yeni teknoloji cep telefonları, hatta lise mezuniyeti hediyesi olarak estetik operasyonlar bile var. Buna rağmen daha doyumsuz, daha memnuniyetsiz, daha kural tanımayan genç bir nesille karşı karşıyayız. Çocuğumuza sevgimizi gösterme şeklimiz yanlış olabilir mi? Bu çelişki içinde insanın kafası karışıyor. Çocuğu küçük yaşta disipline edip, büyüdükçe serbest bırakmak mı daha doğru; yoksa çocuğun anlama yeteneği gelişmeden kurallar konusunda ipler sıkılamaz mı? Bu farklı yaklaşım aynı evin içinde yaşanıyorsa, anne- baba arasında sürekli bir çekişmeye yol açabiliyor. Özellikle anneler, fazla otorite ile çocuğun kişiliğini sindirmekten çekiniyor. DODO Eğitim ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi'nin kurucusu Selda Özen ile konuştum. Kendisi çalışmalarını dikkat dağınıklığı ve hiperaktivite sorunu ile duygusal ve davranışsal sorunu olan çocuklar üzerine yoğunlaştırıyor. Özen'e anne-babaların çelişkisini biraz aydınlatmak için "Disiplin neden gerekli? Hangi yaşta başlamalı?" diye sordum. Bana şöyle cevap verdi:

SEÇİMİ O YAPSIN!
"Çocukların disipline edilmesi 3 yaştan sonra başlar. 4 yaş sonrası kademeli olarak çocuğa sınır koymaya başlayabilir anne-babalar. Baskı, korkuyla olur. Çocuk korktuğu için kurala uyar, dolayısıyla kalıcı değildir ve de içselleştirilememiştir. Otorite ise; sınır koymak olarak tanımlanabilir. Bir çocuğun hangi kurallara uyacağıyla ilgili dış sınırları annebaba koyar. Bu sınırlar çocuğa net olarak tanımlanır. Örneğin çocuğa, "Artık akşamları 21.30'da yatacaksın. Çünkü uykunu alıp, sağlıklı büyümen lazım" demek bir sınır örneğidir. Sonra sonuçları çocuğa net olarak anlatılır. Yani kural tanıtılır. Aileler çocuğa, "Eğer akşam 21.30'da yatakta olursan; sana iki tane kitap okuyabilirim. 15 dakika geç yatarsan; bir kitap okuyabilirim. Daha da geç yatarsan; okuyamam" da diyebilir. Çocuğun özgürlüğü bu noktada başlar. 3 seçenekten birini seçebilir. Karar onundur ama hangisini seçerse sonucuna da katlanır. Ya iki kitap, ya bir kitap ya hiç kitap! Seçim onun. Sonucuna katlanacak; hoşlanmasa da, ağlasa da! İşte sınır koyma ve otorite dediğimiz şeyin açılımı budur. Yani çocuk korktuğu için değil, kitap okunmadan yatmayı istemediği için kurala uyacaktır. Karar onun, sınır anne-babanın! Anne-babanın yapacağı şey ise; çocuğa önerilen sistemi taviz vermeden uygulamak olmalıdır."