kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 16 Ağustos 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Günaydın 
ELVAN DEMİRKAN

Lütfen kişisel gelişmeyelim!

Çeşme'de geçireceğim son haftaya girerken şu sıkça duyduğum Alaçat Kırevi'ne gittim. Meğer eskiden her geldiğimde kahvaltı için gittiğim çamlık yoldaki Alaçat Cafe'nin sahipleri Ayşenur ve Destina'nın açtığı butik otelmiş. Beyaz ve ahşap ağırlıklı, Provence stili ile hem rahat ve keyifli, hem de şık bir yer olmuş... Kırevi'nin müdavimlerinden sevgili Haşmet Babaoğlu ile sohbete başladık. "Sağlıklı yaşam ve kişisel gelişim öyle bir trend haline getirildi ki, artık insanlar sohbete 'Lütfen kişisel gelişmeyelim!' diyerek başlıyorlar" diye espri yaptı. Çok güldüm... Ardından daha önce köşesinde değindiği bir hikayeyi anlattı.. Bir kafede otururken yanına genç bir hanım yaklaşmış ve elindeki broşürü göstererek, yeni bir yoga-meditasyon merkezi açtığını söylemiş. Sonra biraz daha eğilerek, "Sizi de bekleriz, herkes VIP" demiş. Sevgili Babaoğlu, "Belli etmedim ama ben orada koptum" diyor.

ŞİMDİ MODA YOGA
Sevgili okurlar; özellikle sosyetik spor kulüplerinde ve yoga merkezlerinde yoga yapmaya meraklıysanız, bunun size biraz pahalıya mal olacağı kesin. Çünkü Prada ve Blahnik trendlerini takip edenler, şimdi de guruları takip ediyor! Dış görüntüye bağımlılığı aşmayı telkin eden bir kültüre, stilistlerin ve sosyetenin neden bu kadar ilgi gösterdiğini anlamak zor değil tabii. Yoganın vücudu gençleştiren ve de güzelleştiren fiziksel etkisi tartışılmaz... Eh bu arada hızlı ve de hırslı yaşantılarında biraz da düşüncelerinden uzaklaşabilirlerse ne âlâ... Ancak yıllardır yoga eğitimi veren biri olarak, insanların bu tarz yogaya başlama nedenleri beni rahatsız etmiyor. Sevgili Babaoğlu'na yaklaşan bayan gibi bu kültürü suistimal edenler çok...

MUTLULUK VAADİ...
Fırsatçı gurular, binlerce yıllık kültürü kısa yoldan mutluluk vaat eden bir pazarlama fenomeni haline getirenler; insanın daha tatmin edici bir yaşamı bulabilmek ümidiyle girdiği kişisel gelişim tecrübesinin inandırıcılığını azaltıyorlar. Ama yoga, meditasyon ve kişisel gelişimi, bu tip fırsatçılarla sınırlandırmak doğru değil. Kendimden örnek vereyim; yogayı her gün yapıyorum. Bir mağarada yaşamadığım kesin. Öyle göbeğimde küpe, kolumda dövme falan da yok. Vejetaryen değilim, hayatımın kontrolü falan da kesinlikle elimde değil... Yoga derslerime iş adamından bilim adamına, ev hanımından askere kadar her türlü insan geliyor. Hepimizin ortak olduğu bir nokta var; o bir saatlik süreçte, içinde olduğun ana ait olma duygusunu yaşayabilmek...

RUHSAL FARKINDALIK
Yapılan hareketler ve nefesin koordinasyonu kaslardaki gerginliği azaltırken, kalp atışı yavaşlıyor, kan basıncı düşüyor. Vücudunuza, zihninize bir saat için bile olsa gerekli özeni gösterdiğinizi hissediyorsunuz. Kişisel gelişimde başlangıç budur zaten; vücudun, nefesin ve düşüncenin arasındaki dengeyi fark etmek. Ondan sonrası herkesin kendine ait yolculuğudur. Yani bu duyguyu hayatınızın diğer yönlerine ne kadar taşıyabildiğiniz... Tüm dünyada egoizm, hırs, hız ve genel bir cinnet hali gittikçe artarken, sadece kendinin değil, çocuğunun bile geleceğinden ümidini kesenler için, ruhsal farkındalığa adım atmak sadece bir seçenek değil, insanlığın ve yaşadığımız gezegenin devamı için bir gereklilik.

KATİL BİLE YOGA YAPTI
Buna en iyi örnek geçenlerde bir okurumdan aldığım mail... "Silahlı kuvvetlerde görevli bir astsubaydım. Kitabınızla 6 ay cezaevinde kalmam nedeni ile tanıştım. Cezaevine girdiğimde koğuştaki herkes birbirine düşman gibiydi. Benden önce koğuşta kavgalar olmuş, dişler kırılmış, kafalar yarılmış. Orada yatan arkadaşların dikkatini kütüphanede bulduğum kitabınıza çekmeyi başardım. Kendimize battaniyelerden bir köşe yapıp sizin egzersizlerinizi yapmaya başladık. Öyle ki iki adam öldürmüş ve müebbet yemiş arkadaşlarla birlikte yere yatarak egzersizlere devam ettik. Bir gün cinayetten tutuklu bir uzman çavuş bana dedi ki; 'Komutanım üç yıldır buradayım, ilk defa böyle bir ortam oluştu. Allah senden razı olsun, koğuşun havasını değiştirdin...' Sizden ricam kitabınızın ve benzer kitapların bütün cezaevlerine ulaştırılmasını sağlamanız. Bizler kötü insanlar değiliz, bilinçsizlikle bazen kötü yola düşüyoruz..."