kapat
E-gazete
|
Hava Durumu
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
English
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
3 Eylül 2008, Çarşamba
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri

"Nerede bu Dışişleri.." Bakanı?..

"Nerede bu Dışişleri" diyordu Fatih Çekirge, Hürriyet'teki pazartesi günkü acıklı yazısında.. Geçmişten örnekler vererek, Dışişleri Sözcülerinin, Müsteşarlarının Ankara'da ilgili medyayı resmi, ya da off the record nasıl bilgilendirdiklerini örnekleriyle anlatırken..
Şimdi yokmuş!..
Neden yok?..
Çünkü ülkede Dışişleri Bakanı yok, Fatih!.. Dışişleri Bakanı yok ki ortada, bakanlık olsun..
Bakanın kendisi araziyken, teşkilatı ortaya çıkar mı?.. Bakanı fiilen yok edenler, sözcü mözcüye tahammül ederler mi?..
Yahu Türkiye çevresiyle kaynıyor fokur fokur.. Gürcistan olayları, Türkiye'yi hem de nasıl yakından ilgilendiriyor..
Abhazların yarısı Türk bugün, Türkiye'de yaşıyor. Abhazlarla Osetlerin durumu Çeçenlerle ayni değil mi?.. Hatta Kuzey Kıbrıs'la.. Öte yandan Gürcistan'la da fevkalade iyi ilişkiler içinde olmamız gerekmiyor mu?.. Ülkenin kuzeye, Rusya'ya açılan tek kapısı ordan geçiyor, hepsini bırakın..
Türkiye için tarihinin en kritik günleri.. Yani nasıl milimetrik bir diplomasi uygulamalı bugünlerde ülkemiz?..
Peki nerde Dışişleri Bakanımız?.. Bir gün manşetlerde gördünüz mü, "Türk Dışişleri Bakanı dedi ki" diye?.. Hadi kendi konuşmuyor, yahu bir tane gazeteci onu ciddiye alıp sormaz mı, "Ne düşünüyorsunuz" diye?..
Ya şu Ermenistan olayı..
Böyle bir komedi dünyanın hangi uygar ülkesinde olur?..
Cumhurbaşkanımız Ermenistan'a gidecek mi?..
Cumhurbaşkanı diyor ki, "Henüz belli değil.."
Başbakan diyor ki, "Gidecek. Dışişleri Bakanım da yanında.."
Yani Cumhurbaşkanı'nın işlerini Başbakan düzenliyor.. Ve de ifadeden, vurgudan anlıyorsunuz ki, Türkiye'nin Dışişleri Bakanı değilmiş zaten, hükümet listesinde adı yazılı zat. Başbakanın özel bakanıymış..
Şu anda günlerden Salı.. Öğleye yaklaşıyoruz, bu satırları yazarken.. Haber yok. Tahmin var.. Yüzde 99 gidecek!..
Türkiye'nin nasıl yönetildiğine bakar mısınız?..
Tarihin akışını değiştirecek bir olay nerdeyse.. Yumurta kapıda ama ortada hâlâ karar yok!..
Cumhurbaşkanı'nın Ermenistan'a gitmesi güzel olay.. Alkışlarım.. Gitmeli.. İlişkiler gelişmeli.. Onlarca yıldır pompalanan kin, nefret ve intikam duygularının yerini, dostluk, komşuluk, kardeşlik almalı.. Ermenistan sınırı açılmalı..
Bunların hepsini alkışladığım için, bu gelişmelere yol açacak bu ziyareti de alkışlarım..
Ama bu öyle pat diye olmaz.. Olsa, Alpaslan Türkeş başarırdı. Hayatının son yıllarında en büyük hedeflerinden biriydi, Türkiye-Ermenistan ilişkilerini en yüksek düzeye getirmek. Ömrü vefa etmedi..
Alpaslan Türkeş!.. Başkası değil..
O bile işin farkına vardıysa, kolları sıvadıysa, fazla lafa gerek var mı?..
Amma velakin, Cumhurbaşkanı Ermenistan'a gidecekse, önce bu gidişin yolunun döşenmesi gerek..
Bu yol Azerbaycan'dan geçiyor.. Bırakın kan bağlarını, bin ekonomik, siyasi sebep var, Azerileri hoş tutmamız için.. Bir defa doğalgaz.. Bizim için çok kritik BaküCeyhan Boru Hattı.. Azerbaycan, dünya siyasetinde en büyük destekçimiz.. Türk devletleri ile ilişkiler kurmaya çalışıyoruz.. " Yahu bunlar Azerileri bile sattı" dedirtirsek, ötekileri kazanabilir miyiz?.
O zaman Cumhurbaşkanımızın Ermenistan'a gitmeyi aklından geçirdiği anda, Dışişleri Bakanımız Bakü yollarına düşmeli ve önce Azerileri ikna etmeli, bu gelişmenin önce Türkiye, sonra da Azeriler için ne kadar faydalı, ne kadar zaruri olduğuna.. Oranın gönlünü etmeli ve Çankaya'ya haber salmalıydı.. "Yol açık.. Güle güle.."
Diplomasi bu..
Var mı?..
Azerbaycan'da kıyametler kopuyor.. Öyle kopuyor ki, ziyaret iki ucu boklu değneğe dönüştü. Gitsen bin dert, gitmesen bin dert. Artık çözümü de yok..
Ve de işleri bu hale getiren Dışişleri Bakanı hâlâ iş başında..
Varlığı ile yokluğu belli olmayan adam iş başında olsa, olmasa ne fark ediyor ki zaten!..
50 yıldır gazetecilik yaparım. Bu ülkede bir Dışişleri Bakanının bu kadar gölge, bu kadar kayıp, bu kadar itibar edilmez, bu kadar ciddiye alınmaz biri olduğunu ilk defa görüyorum..
İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana, en kritik günlerimizi yaşarken, ortada etkin, saygın, ulusa güven veren bir Dışişleri Bakanımızın olmayışı acıklı değilse nedir?..
"Demokrasi, demokrasi" diye yıllardır çığırttıkları bu olmalı ki, liberal demokratlarımızın gıkı çıkmıyor!..