kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 24 Ağustos 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERGUN BABAHAN

Mahkeme kararları

Türkiye'de mahkeme kararları sürprizlerle dolu.
Yerleşik bir içtihat kültürümüz yok, Yargıtay'ın bile belirli aralıklarla benzer konularda farklı kararlar verdiğine tanık olabiliyoruz.
Oysa Batı'da yüksek yargının içtihatları yasalar kadar ağırlık taşır ve yüzyıl önce verilmiş bir karar bugünkü bir dava için emsal olarak kullanılabilir.
Dün yazdım, Akşam gazetesinin yayınının durdurulması kararı da sürprizlerle dolu.
En azından kararı veren mahkemenin yeri açısından.
Bildiğimiz kadarıyla davalının ne ikametgahı ne de iş adresi Sarıyer.
Aynı gerçek davacı taraf için de geçerli.
Evet, Basın Kanunu taraflara böyle bir hak tanıyor ama dosya önüne gelen hakimin bu konuyu sorgulaması gerekmiyor mu acaba?
Bu son örnekle sınırlı bir sıkıntı değil.
Tekzip davalarında da benzer bir tablo ile karşı karşıyayız.
Kendi bölgesindeki mahkemeden istediği kararı çıkaramayanlar gidip başka bir yerden istedikleri kararı alabiliyorlar.
Bunun örneklerine çok sık rastlıyoruz.
Bu tip kararlar insanı kuşkulandırıyor açıkçası.
Danıştay saldırısı davası da adalet sisteminin işleyişindeki aksaklığı göstermesi açısından çarpıcı mesela.
Ankara'da karar veren mahkeme açısından bu bir irticai saldırı.
Ancak Ergenekon soruşturmasını yürüten ve davayı açan savcıya göre ise, çetenin örgütlediği bir baskın ve Ergenekon sanıklarıyla saldırganlar arasında somut bir bağ mevcut.
Eğer Ergenekon Savcısı haklıysa vahim bir tabloyla karşı karşıyayız demektir. Çünkü o zaman Ankara'daki dava eksik soruşturma sonucu karara bağlanmış demektir ki, bu adaletin tecellisi açısından ürkütücü bir durumdur.
Geçen gün Avrupa Birliği'nin günlük yaşamımıza getireceği kaliteyi yazdım.
Benzer bir gelişimi adalet sisteminde de görmemiz gerekiyor.

Hukuk fakültesi eğitiminin ardından yurtiçi ve dışında en az üç yıllık özel bir eğitimden geçen, yabancı dil bilip dünyayı tanıyan yargıç ve savcılara ihtiyacımız var.
İçişleri Bakanlığı benzer bir uygulamayı kaymakamlar için yapıyor, Adalet Bakanlığı'nın da hakim ve savcılar için yapması çok yerinde olur.
Çünkü adalet sadece yasalarla değil, donanımlı, dünyayı izleyen insan malzemesiyle sağlanıyor.