kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 13 Ağustos 2008, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERGUN BABAHAN

Tarih ve gerçekler

Türkiye'de resmi tarih eğitimi, her türlü modernleşmenin Cumhuriyet'le başladığı iddiasındadır.
Ortalama eğitim almış her yurttaş, Osmanlı'nın tamamen geri, ilkel bir toplum düzeni olduğuna inanır.
Oysa, toplumu değiştirme, yenileme, çağdaşlaştırma yolundaki çabalar 1700'lü yıllarda başlamıştı.
Bu çabayı başlatanların başında İbrahim Müteferrika geliyordu.
Türkiye'de matbaanın ilk kurucusu olarak tanınan Müteferrika, Osmanlı ordusunun Avrupa yöntemlerine uygun bir biçimde reforme edilmesi sorununu ilk ortaya atan isimlerden biriydi.
Müteferrika'nın yaşamına ilişkin ayrıntıları bilgiyi, Niyazi Berkes'in "Türkiye'de Çağdaşlaşma" adlı eserinde bulabilirsiniz.
Demek istediğim, iyi eğitimli saray bürokrasisi daha 300 yıl önce Osmanlı'da işlerin yolunda gitmediğini fark etmiş, özellikle askeri alanda arayışlara başlamıştı.
Kısacası, bu topraklar yenilik, değişim, modernleşme fikrine hiçbir zaman yabancı olmadı.
Osmanlı'nın her türlü yeniliğe karşı, gerici bir toplum olduğu düşüncesi resmi tarihin bize ezberlettiği bir kalıptır.
Her yenilik hareketine karşı bir direniş olması kaçınılmazdır.
Bu direnişi doğrudan gericilere bağlamak da çok doğru bir tutum değildir çünkü değişime en çok direnen kesimler, değişimden gücünü kaybedecek olanlardır.
Bugün de değişime karşı olan, Avrupa Birliği reformlarına karşı çıkan bir kesim var. Üstelik kendilerini ilerici olarak adlandırıyorlar ama tarihsel açıdan bakıldığında son derece gerici, anti-demokratik bir tavır aldıkları görülüyor.
Türkiye bugün de aynı değişim ihtiyacı içinde.
Elbette Osmanlı döneminden çok daha şanslı bir noktadayız.
Cumhuriyet'in sağladığı olanaklar, değişimi geçmişe oranla daha kolay hale getiriyor.
Ama muazzam bir direniş olduğu da ortada.
Ergenekon'da ortaya çıkan kirli ilişkiler ağı, darbe girişimleri, suikastlar, kanlı eylemler, hepsi bu direnişin bir yüzü.
Patrona
Halil isyanı yerine, Ergenekon, kirli savaş, bölücü terör var.
Yine umutsuz olmaya gerek yok çünkü değişim, daha iyiye ulaşma arzusu bu toprakların temelinde yatıyor.
Bütün yaşadığımız acılar, Türkiye çağdaş dünyanın güçlü bir üyesi olduğunda karşılığını bulmuş olacak.