kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 8 Ağustos 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Cuma Sabah 
ATİLLA DORSAY

Çelişkiler ülkesinden manzaralar

İstanbul'un eğlence merkezlerinden Nevizade'nin her köşesinden ayrı bir ses geliyor; içinden adeta bir insan seli akıyor... Diğer tarafta Konya'da Kuran kursunda hayatını kaybeden çocuklar, şehit olarak değerlendiriliyor. Bu kadar büyük bir sosyal uçurum normal mi?.
Geçen hafta sonu, uzun süredir yurtdışında yaşayan bir arkadaşımın arzusuyla Beyoğlu'na, meyhaneye gittik. Nevizade Sokağı'nda çok sevdiğim yerlerden birine... Kaç zamandır oralara yolum düşmemişti, şaşırıp kaldım. Yıllardır yurtdışında olan arkadaşım daha da şaştı. Nasıl bir gelişme, ne akıl almaz bir değişimdi bu... Nevizade'nin kendisi aralıksız akan bir insan seli olmakla kalmıyordu. Ki o bile başlı başına bir olaydı; nefis mezelerle dolu bir masada oturuyorsunuz ve önünüzden dünya geçiyor. Dünya değilse de, onun bilmem kaç milyarlık nüfusundan örnekler içeren çok farklı insan figürleri. Antropolojistler (insan-bilimciler) için ne hazine: Yerli-yabancı, kadın-erkek, genç-yaşlı, siyah-beyaz-sarı, yoksul-zengin, şık-pejmürde, neşeli-hüzünlü bitmeyen bir insan nehri. Çoğu genç, frapan, hayat dolu, bir eğlence denizine demir atmış bir gemi gibi... Ama yalnızca Nevizade değil. Tüm o çevre sokaklar nasıl da neşelenmişler! O yıkık, izbe binaların çoğu onarılmış, içlerine kulüpler, barlar, meyhaneler, büfeler, türkü-barlar filan yerleşmiş. Her köşeden farklı bir ses, her mekândan ayrı bir müzik geliyor. Bir yaz gecesinde Beyoğlu ışıl ışıl, fıkır fıkır, cıvıl cıvıl. Neşe, eğlence, müzik kaynıyor, havada coşkunluk var. Ertesi sabah, gazetelerde yine Konya'daki Kuran kursu faciası yer alıyor. Kızı yaralanmakla kurtulmuş bir baba şöyle diyor: "Medya niçin bu kadar abartıyor? Bizim çocuklarımız baleye, diskoya, bara, köpük eğlencelerine gitmiyor. Ben şikâyet etmiyorum. Burada ölenler şehit, kalanlar ise gazidir." Ve böyle söylerken, sanırım tüm o köy halkına da tercüman oluyor. İşte böyle. Halkımızın o kesimi öyle diyor. Oysa andığım Beyoğlu neşesi diskoya, bara dayanıyor. Bale ise ülkenin buralarında soylu bir sanat dalı diye görülüyor. İşte çok farklı iki Türkiye manzarası, çok farklı iki değerler bütünü. Her ülkenin çelişkileri, sosyal
uçurumları, farklı yaşamları ve değişik yargıları vardır. Ama sanırım bu denli farklı olanları da yoktur. Ne dersiniz?