kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 28 Haziran 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri

Bu ülke bizim.. Hepimizin..

Hoş bir güne başlangıç oldu, Perşembe sabahı benim için.. Her sabah olduğu gibi, sabah erkenden gazeteyi aldım kapıdan.. Açtım..
"TRT taşınacak. Tepebaşı Kültür Merkezi olacak!.."
İstanbul'a bir muhteşem anıt olacak Frank Gehry Kültür Merkezi'nden teşebbüsçü İnan Kıraç nerdeyse vaz geçmişti, bürokrasinin bitmez tükenmez engellemeleri ve geciktirmeleri yüzünden.. Projenin İstanbul'a ve Türkiye'ye katkısının neler olacağını gayet iyi bildiğimden nasıl üzülmüştüm..
İşi kotaracak tek insan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan gibi geldi bana..
Bir defa İstanbul Belediye Başkanlığı'ndan gelmeydi. O Tepebaşı Gehry Anıtının şehircilik açısından anlamını fark etmeliydi. İkincisi, olayı geciktiren kurumların, yani Anakent'in ve TRT'nin başındakileri o makamlara getiren bizzat kendisiydi. Başbakan ve parti lideri olarak işi çözecek gücü vardı.
Benim açık mektubum işe yaradı mı bilmem.. Önemli değil. Önemli olanın, çıkmaza giren işlerin yeniden olumluya dönüşümü.. Bu dönüşümü sağlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a ve İstanbul Anakent Belediye Başkanı Kadir Topbaş'a teşekkür borçluyum, bir İstanbul hemşehrisi, bir Türk insanı, bir sanatsever olarak..
Bu Gehry Tepebaşı'nda yükseldiğinde görenler ve açılıştan sonra İstanbul'a katkılarını hissetmeye başlayanlar, ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacaklardır.
Lütfen, ama lütfen artık mümkün olduğu kadar hızlı gidelim..
Gazeteye geldim.. Telefon.. Yasemin "Adalet Bakanı M. Ali Şahin arıyor" dedi..
Yakın ve çok sevdiğim dostlarımdan. İnandığım, güvendiğim bir politika ve devlet adamı.. Başbakan Yardımcılığı ve Spor Bakanlığı yaparken tanıştık. İçtenliği ve yakınlığı kısa zamanda dost olmamızı sağladı..
Eğlenme, kutlama ve zafer günlerinin havaya sıkılan kurşunlar yüzünden kana, acıya ve rezilliğe dönüşmesini önlenmek için bir yasal düzenleme gerektiğini yazmıştım, o günkü gazetede..
Bu tür ateş etmeler için ayrı bir yasal düzenleme getirilmesini ve cezaların caydırıcı düzeye çıkarılmasını önermiştim.
Kullanılan silaha, iadesiz el konulması.. Kullananlara ağır hapis cezaları verilmesi.. Kutlama amaçlı silah teşhirine dahi ayni cezaların getirilmesi. Silah kullananların kamu görevlisi olmaları halinde (Polis, asker, milletvekili, bakan) cezaların ağırlaştırılması, kamu görevlerinden men, seçilme hakkının yitirilmesine varacak cezalar konması..
Bu yasa çıkar ve uygulanmaya başlarsa, çok şeyin kısa zamanda değişeceğini düşünüyordum.
Sayın Bakan, gazeteleri benden evvel okuyor olmalı.. Çünkü okumakla kalmamış, kolları da sıvamış.. Hemen bakanlığındaki yüksek bürokrat hukukçuları toplamış.. "Bu konuda neler yapabiliriz, çalışmaya başlayın" emrini vermiş..
Bu şu demek..
Yakında "Ben neşelendim. Al sana takır takır.." saydırma işi artık eskisi kadar kolay olmayacak..
Şimdi bunlar hoş şeyler değil mi?.
Bu ülke bizim.. Hepimizin..
Birbirimizi sevmemiz de şart değil.. Anlarsak, dinlersek, hoş görüyle bakarsak, neler neler olabilir, oluyor.. Olacak!..