kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 19 Haziran 2008, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Kıvanç'la birbirimizi dengeliyoruz

'Menekşe ile Halil' dizisinin yıldızı Sedef Avcı, 'Yaprak Dökümü'nün Cem'ini canlandıran eşi Kıvanç Kasabalı ile aralarında büyük bir güven olduğunu söylüyor: En önemlisi güven. Yoksa sevgi, aşk herkeste var..
Tescilli güzel Sedef Avcı, başrolünde oynadığı 'Menekşe ile Halil' dizisi sona erdiğinden beri dinleniyor. Ama o evde oturmayı değil, çalışmayı sevdiğini söylüyor. "Boş olduğum zaman nereye saldıracağımı şaşırıyorum" diyen Avcı, dizinin kendine kattıklarını, eşi Kıvanç Kasabalı'yla ilişkisini ve gelecek hayallerini Harper's Bazaar dergisine anlattı.

* 'Menekşe ile Halil'in bitmesinin özel bir nedeni var mı?
36 bölüme denk geldi zaten. Her şey işlendi, zamanında bitti. Doğal bir süreç bu. Çok sevildi ama..

* Menekşe trajik bir karakterdi. Hatta bir seferinde "İçselleştirdiğim için çok acı çektim" demişsiniz...
Bir karaktere ne kadar önce girersem, o kadar iyi oyun çıkarıyorum. Menekşe'de de öyle oldu. Özellikle dizi ilk başladığında, Menekşe'nin başına gelenleri kabul etmek çok zor geldi bana. Zorla evlendiriliyor, sonra kaçıyor, tüm ailesinden şiddet görüyor. Öldürmeye kalkıyorlar, sevdiği adamla korkusundan beraber olamıyor. Daha sonra tecavüze uğruyor. Yani hayatında çok yoğun ve trajik şeyler yaşıyor. Çok ağır gerçekten. Dizi başlamadan önce, ön çalışma yaparken, bütün bunlar beni bayağı sarstı. Zamanla alıştım.

* Bu kadar vahşete rağmen Menekşe'nin ve belki de dizinin özü neydi sizce?
Aşk tabii ki. Menekşe, bu kadar zor günler geçirmesine rağmen pes etmiyor ve sevdiği adama kaçıyor. Tecavüze uğramasına rağmen yeniden hayata bağlanmayı başarıyor. Tek başına olsa belki bunları yapamayacak ama sevdiği insan uğruna her şeye göğüs geriyor, daha doğrusu tutunmayı başarıyor.

DİZİDE YÜKSEK BİR AŞK VARDI

* Böyle aşklar kalmadı galiba?
Yok tabii. Aslında belki de hâlâ bir yerlerde vardır. Bu dizide dozu yüksek bir aşk konu ediliyor. Sabrın sınırları zorlanıyor. Bir erkek açısından da çok zor, sevdiği kadının başına bunların gelmesi. Sonuçta erkek karakter de sevdiği kadını hiç eleştirmeden, onu sakinleştirip, kendi acısını bastırıp, yanında olmaya çalışıyor. Erkeklik gururu var. Zor bir durum.

* 15 yaşında Elite Model Look'u kazandınız. Yarışmaya katılma sebebiniz neydi?
Valla hep anlatıyorum ama inandırıcı geliyor mu bilmiyorum. Çok saf bir şekilde oldu. Bir arkadaşımla dergiye bakarken, Elite Model Look ilanını gördük. 'Hadi yollayalım, neden olmasın?' diye konuştuk. Gönderdim, ilk 20'ye girdim ve gerisi geldi. Gayet spontane gelişti. Model olacağım, oyuncu olacağım diye bir derdim yoktu. Hatta annem çok fotoğrafımı çekerdi küçükken, hep kapatırdım yüzümü. Sevmezdim yani.

* Peki şimdi?
Ben artık kamerayı görmüyorum, rolüm neyse onu yapıyorum.

* Oyunculuk devam edecek mi?
Evet. Kocaeli Üniversitesi'nde okurken reklamlarda oynamaya başladım, sonra dizi oyunculuğu başladı. Oyunculuk dersleri alıyorum. Mahşeri Cümbüş topluluğu var, onlardan ders aldım. Daha sonra da İpek Bilgin'den. Şimdi dublaj dersleri alıyorum.

* Bu işin en zor tarafı ne?
Zaman kavramınız yok, program yapamıyorsunuz. Yarınınız yok, gecenin 12'sinde aranıp, ertesi gün sete gelmeniz istenebiliyor.

* Bu tempo yormuyor mu?
Ben keyif alıyorum. Sürekli çalışmak hoşuma gidiyor. Boş olduğum zaman nereye saldıracağımı şaşırıyorum. Bir gün oturuyorum, ertesi gün sıkılıyorum evde olmaktan. Benim çalışmamam mümkün değil. 24 saat çalışabilirim.

* Burcunuz ne?
Kova.

* Kovalar yeni fikirler üretmeye meraklıdırlar...
İnsanlar bana, 'Ne kadar sakinsin' falan derler hep. Halbuki içimde öyle değilim. Yapı olarak çok inişli çıkışlı değilim ama içimde yaşıyorum. Ben direkt ileriyi düşünürüm. Bundan sonraki hedefimi bilmezsem, tatile çıksam da bana zehir olur. Dinlenmek benim için çekici değil.

KENDİMİ ÇOK ELEŞTİRİYORUM
* Yeni projeniz var mı?
Var ama net değil.

* Tercihiniz sinema mı, dizi mi?
Çok farklı. Televizyon gündelik ama sinema öyle değil, isteseniz de kopamazsınız. Arşiv olarak kalıyor. Ben filmimin (geçtiğimiz mart ayında gösterime giren 'Hayattan Korkma') galasına gidene kadar; herkese çok çektirdim. Kendimi o koca ekranda görmek istemedim. Çok eleştiriyorum kendimi. Bir de insan her gün gelişiyor. Mesela bu dizide, ne kadar kendimden bir şeyler bularak, ne kadar doğal oynayabileceğimi öğrendim.

* Nasıl mesela, bir örnek verir misiniz?
Diyelim ki kendi odanız varsayılan bir mekânda çekim yapılacak; çekimden önce, o mekânın gerçekten kendi odanız olduğunu hayal ediyorsunuz. Görsel olarak kafanızda canlandırıyorsunuz. İşte yatağım, abajurum diye. Oradaki saati kendi saatiniz gibi gördüğünüz zaman, başka bir boyuta geçiyorsunuz. Karşısında oynadığınız kişi için de bu geçerli. Tanımadığınız birine aşık rolü oynuyorsunuz; kendi hayatınızda aşık olduğunuz kişiyi gözünüzde canlandırınca, bu duyguyu hissetmeyi başarıyorsunuz. O zaman farklı oluyor. Rol yapmıyor, kendi hayatınızdan bir şeyler katıyorsunuz.

* Eşiniz de sizinle aynı mesleği yapıyor. Nasıl bir şey bu?
Benim açımdan çok rahat. Birbirimizi anlıyoruz. Gece geç saatlere kadar eve dönemiyorum bazen. Bunlar hiç sorun olmuyor aramızda. Bazen iki-üç gün bir çift laf edemediğimiz oluyor yani.
Haberin fotoğrafları