kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 10 Haziran 2008, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
MEHMET BARLAS
BAŞYAZI

Venedik Kriterleri 8 asır önce İstanbul'a gelmişti...

Üç günlüğüne Venedik'teyim.
Kanallarda gondol ile dolaştığımı görenler benim, Avrupa Birliği'nin parti kapatma kurallarını belirleyen "Venedik Kriterleri"ni aradığımı sanabilir.
Yahya Kemal'e ait bir anekdotu belki hatırlarsınız.
Sıcak bir yaz günü Bebek'te bir yokuşu çıkarken yorulmuş. Bir bakkal dükkânının önündeki sandalyeye oturmuş. Mendili ile terini silerken bakkal çıkmış,
- Bir şey mi alacaksınız, diye sormuş kapısının önünde oturan şaire.
Yahya Kemal şöyle bir bakmış adama,
- Evet, biraz nefes alacağım, demiş.
Ben de biraz nefes almak için Venedik'teyim.
Ayrıca Venedik Kriterleri'ni bulmak için Venedik'e gelmeye, Kopenhag Kriterleri'ni bulmak için de Kopenhag'a gitmeye hiç gerek yok bu zamanda.
Bunları Türkiye dışında her Avrupa ülkesinde bulabilirsiniz.
Bizde ise sadece "Ankara Kriterleri" bulunur.
Örneğin Venedik Kriterleri'ne göre siyasi partiler ancak aşağıdaki koşullara dayalı olarak kapatılabilir:
- Siyasi partiler, Anayasa'da belirtilen hak ve özgürlüklerin, devletin yapısı, bekası ve düzeninin ihlali için şiddete başvurmuşlarsa...
- Siyasi partilerin açıkça şiddeti kullandıkları ve demokratik sistem için tehlikeli oldukları ispat edilmişse...
- Irkçılık ve yabancı düşmanlığı şiddet eylemleri ile bir tutulmaktadır. Siyasi partilerin kapatılabilmesi için bu tür eylemle bağlantı kurulması gerekmektedir...

Babayasal demokrasiler
Tabii bunlar "hukukun üstünlüğü"nü esas alan anayasal demokrasiler için geçerli kriterler.
Hukukun üstünlüğü yerine "üstünlerin hukuku"nu esas alan babayasal demokrasilerde ise, ileri gelenlerin ve ileri gidenlerin "Ben bu partiden hoşlanmıyorum" diye düşünmeleri yeterlidir...
Venedik'te kanallarda dolaşırken, bunları pek düşünmemeye çalışıyorum.
Neticede çifte standartlar burada da ve üstelik tarih boyutunda bile var.
San Marco Katedrali'nin damındaki "Bizans Atları", bunun en somut kanıtı değil mi?
Venedik Doçu (Bir nevi cumhurbaşkanı) Dandelo'nun komutasındaki Haçlılar, 1204 yılında Konstantinopolis'i (yani İstanbul'u) basıp soymuş ve yağmalamışlar. San Marco Katedrali'nin damındaki Bizans Atları o yağma sonucunda Venedik'e gelmiş.
Daha sonra Napolyon, 1798'de Venedik'i basmış ve yağmalamış. Bu atları da Paris'e götürmüş.

Venedik Kriterleri
Napolyon Waterloo Savaşı'nda yenilince, 1815'teki Viyana Konferansı'nda Venedikliler Bizans Atları'nı Paris'ten geri almışlar ve San Marco'ya taşımışlar.
Şimdi Venedikli gondolcular bile Napolyon'a ağızlarına geleni söyleyip, "Bizi soydu, yağmaladı" diyorlar. Ama hiçbiri, kendilerinin İstanbul'u soyup yağmalamasına değinmiyor.
Ayasofya'yı ziyaret edenler, Venedik Doçu Dandelo'nun mezarının da Ayasofya'da olduğunu görmüştür.
Ayrıca Bizans tarihine ilgi duyanlar, 120464 arasında Venedik önderliğindeki Haçlılar tarafından Bizans'ın İstanbul'dan İzmit'e kovulduğunu, burada bir Katolik krallığın kurulduğunu ve alfabenin bile Latin alfabesi olduğunu bilirler.
Yani Venedik Kriterleri'ne yabancı bir coğrafyada yaşamıyoruz.
Bu da işin şaka yanı.