kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 6 Haziran 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
NAZLI ILICAK

İlk zenci başkan

Barack Obama, Demokrat Parti'nin Cumhurbaşkanı adayı oldu. Eğer Demokratlar kazanırsa, ilk defa bir zenci, başkanlık koltuğuna oturacak.
Nereden nereye...
ABD'de zenci hakları mücadelesinde bazı önemli isimler ön plana çıkıyor.
1950'li yıllardan başlayıp 1960'lara uzanan süreçte, şiddet yanlısı Malcolm X ile Gandi'nin " sivil itaatsizlik " felsefesini benimseyen Martin Luther King'i ön saflarda görüyoruz. Malcolm X, ABD'den ayrı bir Afrika Birliği kurmak isterken, King, "Günün birinde 4 çocuğunun, derilerinin rengiyle değil, kişilikleri ve karakterleriyle değerlendirilecekleri" günün hayalini görüyordu.
Bu arada, 1996'da Başkanlık Özel Ödülünü alan, 1999'da da Kongre tarafından altın madalya ile ödüllendirilen Rosa Parks'ı da anmak isteriz. 1950'li yıllarda, Jim Crow yasaları gereği, toplu taşıma araçlarında zencilerle beyazların koltukları ayrılmıştı. Sadece trende, otobüste değil, ayırımcılık, otelleri, tiyatroları, lokantaları, kütüphaneleri, hatta asansör ve kiliseleri bile kapsıyordu. 1 Aralık 1955'te, Alabama eyaletinde, Parks, beyazlara ait otobüs koltuğuna oturmuş, şoförün ikazına rağmen erinden kalkmamıştı. Kanunlar, siyahların beyazların koltuğuna oturmasını yasakladığı için şoför, polis çağırdı ve Parks tutuklandı. Martin Luther King bu fırsatı değerlendirdi; 382 gün süren Montgomery otobüs boykotunu başlattı. Zenciler otobüse binmediler, her yere yürüyerek gidiyorlardı. Bazı beyazlar da onlara destek veriyordu. Sonunda Amerika Federal mahkemesi, ırk ayrımcılığını yasakladı.
ABD Başkanı Bill Clinton, Rosa Parks'a madalyasını takarken " İyi ki, o gün o koltuktan kalkmadın" diyordu.
ABD Dışişleri bakanı Condoleezza Rice, bir toplantıda, Rosa Parks'ı anarak, " O olmasaydı, ben bugün bu koltukta oturamazdım" diye konuştu.
Ve elbette, Rosa Parks olmasaydı, Barack Obama da olmayacaktı.
Ayrımcılığa karşı direneler, kendilerinin olmasa bile, sonraki nesillerin daha iyi bir hayat yaşayabilmesinin şartlarını hazırlıyor. Öyleyse umudumuzu kaybetmeyelim.