kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 10 Nisan 2008, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
MEHMET BARLAS
BAŞYAZI

Mahalle baskısı, gaza gelmek ve kullanılmak...

KUKLALAŞMAK.
Prof. Şerif Mardin'in gündeme soktuğu "Mahalle baskısı" olgusunun gerçekliğini artık anlamış olmamız gerekiyor.
Gerçekten de her "mahalle"nin kendine özgü baskısı var mahallelilerin üzerinde.
Bunun bir örneğine tanık olmuştum. 1980'lerde Turgut Özal "24 Ocak Programı"nı açıkladığında, ünlü bir solcu iktisat profesörü ile Milliyet'te yayınlanan bir söyleşi yapmıştım. Bu profesör Özal'ı ve açıklanan programı doğru bulduğunu söylemiş ve övmüştü.
Ertesi gün bu profesörle Beyoğlu'nda Jorj'un "Kulis" adlı barında buluştuk. Yanımıza ünlü bir ressam geldi ve profesörü solcu olmasına rağmen Özal'ı övdüğü için, medeni cesaretinden ötürü kutladı.
Biraz sonra yazarlar ve reklamcılardan oluşan bir sol eğilimli grup bara girdi. Doğru bizim masaya geldiler ve profesörü, Özal'ı övdüğü için yerden yere vurmaya başladılar.
Biraz önce profesörü kutlayan ressam bunları dinledikten sonra, profesöre döndü:
- Sana Özal'ı övmek yakışır mıydı, diye çıkıştı.
Mahalle baskısı gibi bir de "Gaza gelmek" var. Bu genellikle dar kadrolu ortamlarda ve hiç seçim kazanamayan siyasi partilerde çok görülür. Lideri çevresi "Bu millet seni anlamıyor, aman taviz verme" diye gaza getirirler.
Bunların arasında en kötü durum ise "Kullanılmak"tır.
Kullanılanlara bazen "bilgi" bazen de "silah" verilir. Sonunda sözel ya da gerçek tetikçi olmaya yönlendirilir.
Keşke sosyologlar ve psikologlar bir araya gelip, kuklalaşmış insanları ve kesimleri derinine incelese.