kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 23 Mart 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri

İnsan insanın kurdudur!.. Hem de doktoru..

"33 yaşındayım.. Üniversite mezunu, yurtdışında eğitim görmüş, yaşamış.. Sosyal statüsü yüksek, oldukça eğitimli bir ailenin tek kızıyım.. Her sabah sizinle başlıyorum güne.. Yazılarınızdaki umudu yakalamaya çalışıyorum ama 7 aydır karanlık bir kuyunun dibindeyim.. Depresyonun en uç noktası dediler. İlaca boğdular.. Daha kötü oldum.. Bir kere intihar etmeye yeltendim kurtardılar.. Biliyorum herkese, beni seven herkese haksızlık ediyorum.. Allah'a şükür birçok insanın sahip olmak isteyeceği kadar güzel, imkânlı, düzgün ve sevgi dolu bir yaşamım var.. Ama o kadar karanlık ki... Bir kuyudayım çıkabilmek için elimden geleni yapıyorum.. O duvarlar beni ışığa götürsün diye tırmanırken tırnaklarımı parçalıyorum.. Ailem, erkek arkadaşım, dostlarım.. Herkes yardım etmeye çalışıyor.. Bana bir tek kelime söyle lütfen yeniden umut olsun içimde.. Umutsuz yaşanmaz.. Ve ben onu tamamen kaybetmeden hiç tanımadığım ama her sabah beni yeni güne motive eden platonik dostum Hıncal Abimden yardım istedim.. Senin tek bir kelimen bile yetecek biliyorum.."
diyordu gelen e-mail..
Buraya bir nokta koyun..
Çarşamba öğleden sonra, Nebil'le Ege Üniversitesi Kültür Merkezi'nde öğrencilerle baş başaydık.. Gençlerden biri "Hıncal Ağabey" dedi.. "Nasıl oluyor da, bu kadar yaşam dolu oluyor, bu kadar dolu dolu yaşıyorsunuz?.." Kibardı.. ".. bu yaşınızda" diye bitirmedi cümlesini..
Yaşamın yaşla alakası yok.. Hayatımın en derin bunalımına düştüğümde, 19 yaşımı bitirip, 20'lere geçmek üzereydim ve halim aynen, bana yazan okurunki gibiydi. İntiharı düşünüyordum, ama denememiştim açıkçası..
Çok renkli, çok çekici, çok çarpıcı bir yaşantım vardı. Maddi sıkıntım yoktu. Harika bir ailem vardı. Okulun ve gazetemin en popüler kişiydim.. Kızlar etrafımda pervaneydi.
Ama ben yaşamdan zerre zevk almıyordum. Her şey boş, her şey anlamsızdı.
Yüzüm asla gülmüyordu.. Sabahtan akşama melankolik bir görüntü içinde dolaşıyordum..
Durum ailemin de dikkatini çekmiş.. Müdürümüz M. Ali Ağabey de aileden.. Yardım etmeye çalışmışlar, aralarında konuşup. Kara sevdaya yakalandığımı falan düşünmüşler. Sonunda profesyonel yardıma karar vermişler. Çaktırmadan yakınları bir ruh doktorunu peşime takmışlar.. Bunları hep sonradan öğrendim..
Peki nasıl mı kurtuldum?..
Bir sabah gene en abus yüzümle kalkmış, banyoda yüzümü yıkıyorum. Aynada o abus çehreyi gördüm birden.. Dehşet içindeydim..
"Senin mi ulan bu yüz" diye içimden bağırdım kendi kendime.. "Bu ne nankörlüktür?.. Tanrı sana herkesin gıpta edeceği bir hayat vermiş, şu haline bak da utan.."
Dedim ya, içimden bir şey gelmiyor ki, durum değişsin..
"O zaman zorla" dedim kendi kendime.. Yüzüme zorla bir gülme taktım.. Aynaya bakıyorum, nasıl sahte.. Nasıl maske..
"Ne olursa olsun böyle kalacak" dedim.. O maskeyi taşıdım altı ay.. Sonra maske yüzüme yerleşti.. Her sabah aynada gülen bir yüze bakarak güne başlamak, önce ailemin, sonra okul arkadaşlarımın, akşama doğru da meslektaşlarım güler yüzlü bir adamla konuştuklarını görünce, tavırlarını değiştirip çok daha hoş bakmaya başladılar bana.. Onların bakışları, tavırları da etkiledi beni..
İlaçsız, doktorsuz kendime geldim. Yaşamın tadını almaya başlayınca, daha dolu yaşamak için her türlü fırsatı değerlendirmeye, bu fırsatları arayıp bulmaya, olmayınca yaratmaya başladım..
Yani..
İşin başında kendiniz varsınız dostlarım.. Önce kendiniz isteyeceksiniz.. Siz istemez, siz yenilir, güne yenik başlarsanız, ilacın, doktorun da faydası olmaz..
Kendi kendinize kafa tutacaksınız.. Sizi bu yaşama mahkûm eden kendinize isyan ederek..
Birden mucize olmaz.. Ama yavaş yavaş.. O anki halinizden bir adım ötesi yaparsınız, durumunuz ne kadar feci olursa olsun..
Uzanıyorsanız, oturabilirsiniz, az bir zorlamayla.. Oturuyorsanız, ayağa kalkabilirsiniz.. Ayaktaysanız, yürüyebilirsiniz.. Yürüyorsanız, koşmaya başlayabilirsiniz..
Yapabileceğiniz kadarına karar verin ve mutlak yapın.. O zaman kararlarınızı uygulama gücünüzün geri geldiğini hissetmeye başlayacak ve bu güvence, bu moralle çok daha zorlu kararları alıp uygulamaya cesaret edeceksiniz..
Haydi başlayın.. Güne en güzel makyajı yaparak, en cazip kostümlerinizi giyerek başlayın, sokağa çıkma niyetiniz yoksa bile.. Bir adım ötesi için başlayın.. Öbür adımlar sizi fazla bekletmeyecek merak etmeyin..
Hemen başlayın!..