kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 23 Mart 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Ceyn'i kapatma davasında yeni iddialar

Evrim ALTUĞ
Şubat ayında Türkiye'ye kaçak sokulmak istenirken yakalanan maymun Ceyn, yeni evinde ziyaretçi akınına uğruyor. Geçen hafta firar eden Ceyn'i aradık, kaçma öyküsünün perde arkasını ondan dinledik.....
13 Mart'ta Doğan Haber Ajansı mahreçli, Mehmet Ezer imzalı bir 'fikritakip' haber düştü; internet dolaylarından 'masaüstü'müze. Beraberinde 'vatandaş gazeteciliği' mamulü olağandışı müthiş cep telefonu görüntüleriyle. Arkasından gittik. Haberin odağında, Antakya Belediye Parkı'ndaki yeni ahşap yuvasından özgürlüğe kucak açan Afrika kökenli çaycı ve sabıkalı maymun 'bacımız' Ceyn vardı. Müjgân Halis'in Ceyn'le ilgili izlenimlerini, foto muhabirimiz Erkan Sevenler'in kadrajları eşliğinde, ay başında zaten SABAH Pazar'da okurlarımıza sunmuştuk. Haberimizden sonra sessiz kalmayan Ceyn'in sürpriz firarından anladık ki, hak haberciliğini çok iyi bilen Müjgân, 'hayat memat' meselesi ettiği bu durumda yine halis gazetecilik örneklerinden birini göstermiş ve Ceyn'e sosyal haklarını anımsatmayı bilmişti! Hal böyleyken, Reyhanlı ilçesindeki Cilvegözü Sınır Kapısı'ndan Türkiye'ye Suriye üzerinden kaçak sokulmak istenirken ele geçirilen ve yeddiemin olarak Antakya Belediyesi'ne teslim edilen Ceyn, firarını ilk kez yine SABAH Pazar'a anlattı.

- Belediye sizin için ahşap bir ev yaptı ama ilk fırsatta kaçtınız, neden?
- Asıl niyetim küresel ısınma nedeniyle tavan yapan muz fiyatlarını protesto etmekti. Yanlış anlaşıldım. 5 YTL'lik muz fiyatını görünce bitlerim tepeme çıktı. A, bir de çayım bitmişti. Fındık fıstık almaya çıktım haliyle. Kafeste paso bisküvi-çay baymıştı. Gündüz Caddesi'ndeki manava uğramam ondandır. Tabii marul hastasıyım; bunun da etkisi büyük. E ne yapmışım ki? Dağa kaçmayıp halkın arasına indim. Oysa herkes bir şeyleri açıp 'kapatmaktan' bahsediyordu. Sadece ben kapatıldığımı sanmakla yanılmışım.

KİMSE 'DONUN VAR MI' DEMEDİ
- Kafesten kurtulur kurtulmaz, ipe serili temiz çamaşırlara koşmanızı anlayamadık...
- Tabii anlayamazsınız, kaç zamandır Antakya'dayım, kimse kıçın başın açıkta, al şunu üstüne geçir demedi. Üstte yok başta yok, cepte para olmadığına göre, ben de yıkanmış temiz çamaşırlardan birini gözüme kestirdim. Bir don aldım, ama o harala gürelede kaybettik... Birkaç parça daha ödünç alacaktım ama evsahibi hanım "Diğerlerinin bedeni sana gelmez," deyince oradan kederle uzaklaştım. Bu arada sizin de bizi kapattığınız gibi kafesleriniz varmış ve onlara 'ev' diyormuşsunuz. Merak edip bakayım istedim.

- Sizi çocuk parkında görünce şaşırdık. Niçin gittiniz oraya?
- Yıllardır gitmediğim için. Ne biçim soru bu? Çocuklar mezbahadayken beni sürekli ziyaret ediyordu, iade-i ziyaret yapayım dedim. Maymunsak, düşüncesiz değiliz. Hadii (tespihini sallıyor) sallanmayın, başka soru.

- İnsanların cep telefonlarıyla fotoğrafınızı çekmesini neye bağlıyorsunuz?
- Hem beni yakalamak istiyorlar hem de cep telefonlarında saklayacak kadar seviyorlar. Olay sırasında bir manav arkadaşı ziyaret etmiş, kalite kontrol yapıyordum. Herhalde insanlar maymunları sadece ormanda muz yer sanıyor ki, gariplerine gitti.

ANTAKYA BENİM YENİ EVİM

- Bir de sıcak künefe çekmiş canınız.
- Valla bunca zamandır Antakya'dayım, sağ olsunlar yedirdiler içirdiler ama biri de eline bir sıcak künefe alıp getirmedi. Hazır tabanları yağlamışken, geç de olsa künefenin tadına bakayım dedim. Fakat kardeşim, olmaz böyle lezzet, gerçekten de övüldüğü kadar varmış.

- Çay bahçesine uğradınız, simitçiye bakındınız, salıncakta bile sallandınız. Ama kimse sizi evinize dönmeye ikna edemedi, mecburen iğne ile uyuttular. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Aslında Antakyalıların benimle hiçbir problemi yok. Ama şu insanoğlu denen varlık, hayvanlarla yaşamaya alışık değil. Biz Antakyalılarla birbirimizi karşılıklı sever, sayarız. İğne biraz canımı acıttı ama kaderimdir, çekiyorum. Niye bilmem korkuyorlar, ama bana da arada bir hava değişikliği gerekiyor. Parka sevgililer gelip gidiyor, çocuklar simit alıp salıncağa koşuyor. 30 bardak çay verdiler. Tekinin aklına yanına katık olsun diye simit ikram etmek gelmedi. Ben ne yapıyorum? Elde tespih, çay, hücremi voltalayıp duruyorum. Böyle hayat mı geçer? Belediyeye bana sağladığı yuva için teşekkür ederim ama, şu fani mapuslukta benim de bir yoldaşa ihtiyacım oluyor. Yetkililerden bunun için bir çözüm bekliyorum. Tarzan'sız Ceyn olur mu? Siz olsaydınız kaçmaz mıydınız?
Haberin fotoğrafları