'Yaşlanmadım' diyerek kız peşinde koşacak değilim!

Engin Ardıç bu, her zaman az konuşur, öz konuşur... Öyle sık sık da röportaj vermez. O yüzden uzun uzun konuştuk; konuştuklarımız sayfaya sığmadı tabii. En renkli kısımlar bugün!

* Televizyon sayesinde parladınız ama sonra uzak kaldınız. Neden?
Kendimi özellikle uzak tuttum çünkü beni çok yordu ve yıprattı. Her akşam canlı yayın, pazar günleri 'Kırmızı Koltuk' falan çok yordu. 10 yıl kadar sürdü o iş, bıktım. İnsana para kazandırıyor, şöhret kazandırıyor ama aldatıcı bir şöhret. Çünkü insanlar üç ayda sizi unutuyorlar. İster istemez başka bir çevreye giriyorsunuz, gece hayatı başlıyor, ki ben sevmem ama kaçamıyorsunuz bundan. Evliliğinizi etkiliyor ister istemez falan. Bezdirdi.

* Evcimen bir adam mısınız yoksa siz?
Son derece evcimenimdir, hatta son yıllarda iyice eve kapandım.

* Nedir sebebi, yaşlılık mı?
Biraz yaşlılık, biraz enerji azalması, biraz da evimde oturmayı özlemişim. Program yaparken bütün gün evdeydim, akşam ezanıyla işe gidiyordum süslenip püslenip. Sonra saat on buçukta aç kurt gibi geliyordum eve. Bu kiloları da öyle aldım zaten! İstemiyorum televizyonu ama belki atv'de bir şey yapacağız...

* Kaç yaşındasınız?
57'den gün aldım.

* Yaşınızla mutlu musunuz?
Evet, her yaşın kendine göre güzelliği var. Hazımlı bir adamsanız yaşınızı kabulleniyorsunuz. Gençlik iddiasında değilim, 'hayır ben yaşlanmadım' diye kızların peşinde koşacak da değilim bu saatten sonra başkaları gibi...

* 57 yaşına gelen bir erkek ne düşünüyor?
Önünde artık çok az zaman kaldığını görüyor.

* Panik oluyor mu peki?
Hayır olmuyor ama yapamadığım şeyleri yapayım diye bir istek var tabii; birkaç ülke daha göreyim. Bir şeylere doymuşsanız onları tekrar aramıyorsunuz. Gece hayatına mesela doydum, o yüzden artık aramıyorum.

* Zampara mıydınız?
Yatılı okuldan gelen bir açlık vardı, elim ilk defa bir kızın eline 18 yaşında değdi. O zaman çok farklıydı insan ilişkileri tabii. Şimdi 14-15 yaşında insanlar yatıp kalkmaya başlıyorlar! Bir de biz erkek okuluyduk, it sürüsü, azgın! Tabii onu telafi etmek için insan bir çaba içine giriyor; 'et açlığı' der Kemal Tahir. Dönem dönem çok kadınlarla gezdim tozdum ama şu anda öyle bir eksiklik duymuyorum. İyi bir şarap, iyi bir yemek, iyi bir kitap, iyi bir kadın, insan başka ne bekleyebilir? Madrid ve Sevilla'yı görmek istiyorum şimdi.

* Bu kadar eleştiri alan bir yazarın çelik gibi sinirleri olmalı?
Maalesef sinirlerim çelik gibi değil; yıprandım tabii. Dayanabildiğim kadar dayandım. "Aldırmayacağım" diyorum ama hâlâ bazı küfürler beni sinirlendiriyor.

* 'Hayatta hiçbir şeye aldırmaz bu adam' fotoğrafı veriyorsunuz halbuki!
Aldırmamaya çalışıyorum ama aşırı duyarlıyım. Bu iyi mi, kötü mü bilmiyorum ama böyleyim, değişemem.