Renkli bir kış bizi bekliyor

Modanın hareketli dönemi Paris Moda Haftası ile devam ediyor. Biz 2008 yazını bekler, podyumlar 2009 kış koleksiyonları ile hareketli günler yaşarken, moda dünyası da 2010 sezonuna hazırlanıyor. 2010'a dair renkler, dokular, ana fikirler şekilleniyor. Bunları tartışmak, paylaşmak için fuarlar, seminerler düzenleniyor. Bu etkinliklerden biri de geçen hafta ülkemizde düzenlendi. Aslında uzun yıllardır düzenli olarak yapılan, Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği'nin düzenlediği Intercolor semineri, Ümit Ünal ve Özlem Önal'ın anlatımlarıyla gerçekleşti. Benim ekibimin de dinleyici olarak katıldığı bu etkinlik; geleceğin modası, öne çıkması beklenen akımlar ve özellikle renkler, dokular üzerinde yoğunlaşan bir beyin fırtınası aslında... Dünyada bunun gibi birçok organizasyon düzenleniyor. Moda, podyumlarda sergilenmeden önce uzun araştırmalar yapılıyor. Ülkeler, kültürler, düşünürler ve tasarımcılar arası fikir birlikleri ile öngörülen akımlar, tasarımcıların koleksiyonlarını yaratmasına ışık tutuyor. Ben öncelikle, ülkemizde henüz öneminin yeterince anlaşılmadığını düşündüğüm Intercolor veya bunun gibi organizasyonlara katılımın daha çok olmasını diliyorum.

ÖNCE İNANMALIYIZ
Modada kendi kimliğimizi yaratmak, güçlendirmek ve dünyaya tanıtmak gibi bir yolda yürüyorsak, her şeyden önemlisi kendi içimizde modanın önemine inanmalı ve bu ciddiyetle çalışmalıyız.

Başta da yazdığım gibi Paris hareketli bir hafta yaşadı. Hazır giyim haftalarının en zengin ve renklisi olan Paris Moda Haftası'nda; Valentino, McQueen, Chanel, Dior, Hermes ve Chlogibi en büyükler yer aldı. Allesandra Faccinetti tarafından tasarlanan Valentino koleksiyonu merakla beklenenler arasındaydı. Kısaca söylemek isterim ki, gördüğüm kadarıyla çok başarılı bir koleksiyon. Basında da, acımasız moda dünyası tarafından da onay aldığına dair yazılar okudum. Valentino'nun, stili bozulmadan biraz daha modernleştiğini söyleyebiliriz.

MASALSI SİLUET...
Haftanın en yaratıcı koleksiyonlarından biri de Alexander McQueen'inki idi. Zaman içerisinde belki inişli çıkışlı dönemler geçirdi ama sağlam bir stil oluşturdu. Aslında zor, biraz karanlık, hatta bazen fazla fantastik olabilen McQueen'in sunduğu masalsı siluetleri; haftanın en ilginç, en çok konuşulan koleksiyonları arasındaydı. Modanın yaramaz çocuğu Galliano ise yine hayal dünyasından fırlamış siluetleriyle şaşırtmadı. Her zaman beklenen farklılığı sundu diyebiliriz. Biraz Las Vegas ışığı, Budizm ve biraz Poiret oryantalizmini karıştıran Galliano'nun koleksiyonu, özellikle renkler konusunda çok zengindi. Yani Galliano, renkli bir gelecek kış sezonu öneriyor.