kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 23 Ocak 2008, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri

Gölgedeki güneş!..

EVDE hâlâ telefonun yanında duruyor faks. Yasemin her cuma çeker. Ertesi haftanın planı vardır her günün. Neler yapılacaksa.. Randevular, yemekler, gidilecek yerler, falan filan..
"19 cumartesi, Cüneyt Abi?" yazıyor..
Niye soru işareti var?. Çünkü 19 Ocak cumartesi Bosun Bosu, Ahmet Kurtaran'la eşini akşam yemeğe çağırmış. Beni de.. Ama ben hafta sonu İzmir'de olacağım. Olur da gitmezsem, Cüneyt Ağbi'nin yemeği var. Onun için "19 Cumartesi Cüneyt Abi?" Yasemin'in dilinde..
19 Cumartesi yanında soru işareti olan Cüneyt Ağbi, o yemeğin saatinde öldü.
Cüneyt Ağbi'ye gitmek için yola çıkan Ahmet'le Nihal, kapıda aldıkları haberle, hastanede buldular kendilerini..
Ahmet Kurtaran, tüm Modern Folk Üyeleri ve yakınları gibi bana "Boss" derdi. Cüneyt Ağbi de o sıralar benim patronum olduğundan Bosun Bosu diye anılırdı.
Ahmet o geceyi yazıp yollamış Yasemin'e..
Çağdaş anlayışımız, aklı ön plana alan insan kimliğimizle artık mucizelere inanmama eğilimi gündemdedir.. Ama, bugün nadir de olsa, bazı mucizelere hâlâ rastlayabilmekteyiz!.
Günümüzde mucize olarak bakabileceğimiz böyle bir olay, mütevazı kimliğiyle kendisi gölgede kalarak, çevresine ışık saçabilen ve adeta bir Güneş gibi parıldayarak, etrafını aydınlatan insanların hâlâ var olmasıdır. Bu kişiler, karanlıktaki aydınlıklar, "Gölgedeki Güneşler" dir.
40 yılı aşkın süredir, kendisinden feyz aldığımız, dara düştüğümüzde danıştığımız, erdemleri ile hepimize örnek olan, değerli bir ışık kaynağımızı, yani bugünlerde artık bulunmayan bir "mucize" insanı kaybetmenin dayanılmaz acısını yaşamaktayız...
Esasında; geçtiğimiz cumartesi gecesi, O'na sadece yemeğe değil, güzelliklerini, sevgisini, çevresi ve insanlık için her dem taze bilgilerini paylaşmaya da gidiyorduk eşim Nihal'le. Tam da çıkacakken, Yasemin'in acı telefonu ile onun o eşsiz ziyafeti yerine, Taksim İlk Yardım'a gittik. ...Ve acı gerçeği öğrenerek yıkıldık...
...Türkiye'ye; Halkla İlişkileri, Atletizm'i, Birinci olunmasa dahi bir yarışa katılmanın önemini ve "Olimpiyat Ruhu"nu, Asya'yı Avrupa'ya bağlayan Anadolu ile Türk İnsanını, evrensel ve çağdaş yönden tanıtmak amacı ile önerdiği "Avrasya Maratonu"nun fikir babasını, güzel ve erdemli insan, sevgili Cüneyt Abi'mizi kaybetmiştik.
Ne de çok olmaya başladı bu kayıplar son günlerde!.. Daha geçen gün bir masa etrafında toplanarak, Sevgili Boss'un 50. yıl partisindeki güzellikleri planladığımız, Orhan Mizanoğlu'nu ve şimdi de Cüneyt Abi'mizi üst üste kaybetmek, bizler ve onları sevenler için çok ağır oldu...
Ancak tesellimiz; her inançta olduğu gibi "Ruhun Ölümsüzlüğü"... Erdemleri ile insanlığa rehber olan bu Kâmil Varlıkların, Dünyadan göçseler dahi, hiçbir zaman ölmeyecekleri ve ölümsüzlük kimliği ile yollarına devam edecekleri...
Her iki ağabeyimize de, Sonsuzluklarda aydınlıklar, rahmetler... Kalanlara sabır ve uzun süre benzeri acılar yaşatmaması dileği ile...