kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 11 Ocak 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Evlenmek için bir delilik anı gerekiyor

'Bıçak Sırtı'ndaki başarılı performansının yanı sıra, yaşam tarzıyla da yaşıtlarına örnek olan Melisa Sözen, aşk ve ihanet hakkındaki düşünceleri ile geleceğe dair tüm planlarını 'Marie Clarie' dergisinin ocak sayısına anlattı..
Bazı oyuncular vardır, her rolü rahatlıkla oynayabilirler. Deli aşık, araştırmacı gazeteci, anne ya da asi genç... 22 yaşındaki Melisa Sözen de işte o oyunculardan biri. Oyun gücü ve değişik yüz hatlarıyla her rolün üstesinden gelebiliyor. 'Bıçak Sırtı'nda canlandırdığı 'Nisan' karakteri ile dikkat çeken genç oyuncu, son günlerin en çok konuşulan isimleri arasında yer alıyor. Oyunculuğa 14 yaşında başlayan Sözen için özellikle sinema bir yaşam tarzı... Kendisi; her ne kadar içinde bulunduğu sektörde sandalye kapmaca oyunu oynandığını düşünse de mesleğine aşık. Yaşının verdiği enerjiyle çalışıp, kendini geliştirmek adına elinden geleni yaparken, gençliğini yaşamayı da ihmal etmiyor. Seyahat etmek ve resim yapmak iki büyük tutkusu... Sözen bütünüyle dile getirmese de; geçmişte derin bir aşk acısı yaşadığını da ima ediyor. İşte kendi kelimeleriyle Melisa Sözen...

Yıpratıcı kariyer savaşı
14 yaşındayken başladım oyunculuğa. Küçükken sürekli televizyon karşısına geçer film seyrederdim. O zamanlar bunu bir meslek olarak düşünmesem de, içimdeki istek herhalde çok güçlüymüş ki, bugün bu işi yaparak karşınıza çıkıyorum. Sekiz senedir bu işi yapıyorum ve bence doğru projelerde yer aldım. 'Asmalı Konak'ta küçük bir rol; 'Okul', 'Eve Giden Yol' ve tabii ki beni ben yapan projelerden biri olan 'Çemberimde Gül Oya'... Hepsi şu an karşınızda bulunmamı sağlayan işler. Ama bu işi yapmak göründüğü kadar da kolay değil. Bizim meslekte yıpratıcı bir kariyer savaşı var. Aynen sandalye kapmaca oyunu oynamak gibi... Oynamayı seven ve işini sadece para kazanmak için değil de, sevdiği için yapan insanlarla çalışmak beni mutlu ediyor. Rutin bir şekilde her hafta sırf reyting uğruna bir dizi çekmek çok sıkıcı. Bu yüzden ilgimi çeken ve sonunu bildiğim projeleri tercih ediyorum.

Sinemadan vazgeçmem
Bir oyuncu için sinemanın yeri apayrı ama şimdi dizilerden zaman bulup da sinema yapmakta zorlanıyoruz. Şimdiye kadar içime sinen iki sinema projesinde yer aldım. Sonuçları da gayet olumluydu. Keşke hiç maddi kaygımız olmasa, diziden çok sinema yapabilsek ama olmuyor işte... Biz de bu duruma ayak uydurmaya çalışıyoruz. 'Bıçak Sırtı' film gibi bir proje olduğu için beni tatmin ediyor ve böylece sinemaya olan özlemim azalıyor. Belki yaz aylarında bir film çekerim. Sonuçta sinema benim için bir tutku, ondan vazgeçemem. Umarım kimse de vazgeçmeme neden olmaz.

Aşk mutlaka olmalı
Aşk denilince aklıma 'Un Jeu D'enfant' ile 'Yes' filmi geliyor. 'Un Jeu D'enfant' aşkın masumiyetini ve çocukken başlayan bir ilişkinin zamanla egolar yüzünden ne kadar hastalıklı bir duruma yönelebileceğini anlatırken; 'Yes' ise tamamen tutkuyu ele alıyor. İkisi birleşince, ortaya aşk çıkıyor işte. Bence insan yaşadığı her ilişkide kendine yeni deneyimler ediniyor. Belki yaşanan hatalar insanı yaralıyor ya da biz başkalarını yaralıyoruz ama bunların da yaşanması lazım. Bizim ileride daha sağlam ilişkiler yaşamamız için... Ben de artık yaşadığım ilişkilerden ders aldım ve insanlara savunma mekanizmalarımı kullanarak yaklaşıyorum. Ayrıca ilişkiler hakkında planlar, programlar, küçük hesaplar yapmanın, yeni taktikler uygulamanın aşka zarar verdiğini düşünüyorum. Birine baktığınızda; bakmanın da ötesini görmeniz, onun gözlerinde kendinizi bulmanız lazım. Ama artık işin içine sığma durumunu bile yok etmeye çalışıyoruz. Bunun nedeni de korku ve eski deneyimler... Bence aşk eğer karşılıklıysa kendinizi bıraktığınız noktada kurallar olmadığı zaman yaşanıyor. Aşk yaralar açsa bile yaşanması gereken bir duygu.

Evlilikten korkmuyorum
Benim önümde dizide oynadığımın tam tersi bir örnek var. Annemle babamın evliliği çok güzel. Bu yüzden konuya birçok yaşıtım gibi korkuyla yaklaşmıyorum. Yaşadığımız koşullar ve güven kaybından dolayı insanlara evlilik korkutucu geliyor haklı olarak. Bir insanla bir ömür geçirmek tabii ki zor. İki insanın uzun yıllardır flört ettikten sonra bir anda; 'hadi evlenelim' demesi de çok ilgi çekici değil. Bu daha çok görev gibi oluyor. Evlenmek için bence bir delilik anı gerekiyor. Bir insana baktığınızda 'Evet bu insanla bütün hücrelerime kadar yaşamak istiyorum' demek gibi... Günümüzde ilişkiler zor kuruluyor, ihanetler ise sürekli artıyor.

İhanet bir parçamız oldu
Artık konu ihanet olduğu zaman hiç şaşırmıyorum. Umarım ileride bir anda bana 'al sana işte, belki buna daha çok şaşırırsın' diyen biri çıkmaz karşıma. Daha önce yaşadıklarım nedeniyle soğukkanlı biri oldum. Öfkeli yaklaşamıyorum. Bu yüzden de, 'ben aldatılmam' gibi büyük sözler sarf etmeyi de sevmiyorum. Yani alışkanlık haline geldi de diyebiliriz. İhanet; hayatımızın bir parçası oldu. Çok üzülsem de, kızsam da içimde bunları yaşıyorum; dışa kesinlikle yansıtmıyorum. Bazen önüne geçemeyeceğimiz olaylar oluyor ve ne yazık ki bu durum, karşınızdakinin seçimi oluyor. Size düşen ise sadece seyretmek.

Tuval yerine duvara...
Boş zamanlarımda resim yapmaktan çok hoşlanıyorum. Tuvallerim ve boya setlerim var ama nedense tuvale yapmaktansa duvara ya da başka yerlere çizimler yapmak daha çok hoşuma gidiyor. Mesela geçenlerde halıma boya döküldü, üzüleceğime oturdum ve boyamaya devam ettim. Süper bir duygu, rahatlatıyor insanı. Eğer bana 'bir hobin var mı?' diye sorarsanız; resim yapmak ve seyahat diyebilirim. Asos, Cunda, Ürgüp ve Kaş'a gitmekten çok keyif alıyorum. Buraların gerek coğrafi konumu gerekse ortamı beni çok etkiliyor. Yaşadığım anılar da etkili tabii...

Başarı bir cadı kazanı
Mutluluk ile başarı benim için doğru orantılı. Yaptığım işi hem yaparken hem de bitirirken mutluysam, başarılıyım demektir. Ancak başarılı olmak adına hırslanmak beni çok ama çok korkutuyor. Adeta cadı kazanında kaybolacakmışım gibi... Ben hırslı bir insan değilim, bu yüzden de bu sandalye kapma oyununda yer alırsam başarılı olamazmışım gibi geliyor.

Disiplinliyim
Kendime bir hayat kurdum. Savaşa girmeden, disiplinsizliğin içinde disiplin olan... Hayatımda farklı dönemler var ve bu dönemler ruh halime göre değişebiliyor. Başkalarının çok da anlayamayacakları bir karmaşa oluşuyor. Böyle dönemlerde bile savrulurken disiplinli olmayı becerdiğimi düşünüyorum. Ben hırslı değil fakat disiplinli bir insanım.
Haberin fotoğrafları