kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 4 Kasım 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Gerçek hayatta dizideki gibi sabırlı olamayabilirim

MERVE YURTYAPAN
'Yaprak Dökümü' adlı dizide Fikret'i canlandıran Bennu Yıldırımlar başarılı oyunculuğu ve kayınvalidesi ile yaşadığı sıkıntılarla da çok konuşuluyor. Gerçek hayatta bu kadar sabırlı biri olmadığını belirten Yıldırımlar, rolünün etkisinden kurtulamayanların ruhsal sorunlu olduğunu düşünüyor..
* Oyuncuları çoğunlukla kalıplaşmış rollerde görüyoruz. Yapımcılar beğenilmiş, garantili karakterlerin üzerine gitmeyi mi tercih ediyor?
Ben çeşitli rollerde olmaya çalışıyorum, kendimi tekrar etmekten hoşlanmıyorum. Her şey oyuncunun elindedir. Kendini yenilemeden sürekli aynı şekilde karşımıza çıkan insanlar da var. Ancak oyuncunun derdi bu olmamalı. Hep yeni şeyler aramalı ve denemeli ki kendini de geliştirebilsin. Ben her sezon aynı şeyi yapmıyorum. Sürekli aynı oyunu sergilerseniz bu izleyiciyi de sıkabilir. Oyuncular arasındaki fark da budur.

SADECE ROL YAPIYORUM

* 'Yaprak Dökümü'nde canlandırdığınız 'Fikret' karakterinin kayınvalidesiyle ilişkisi çok konuşuluyor. Kimi eleştiriyor suskunluğunu, kimi onaylıyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Evet, bu iki karakterin ilişkisi çok ilgi gördü. Hayatta bu tarz olaylar yaşanıyor. Bu gerçeklik insanlara daha sıcak geliyor. Ben yazılanlar çerçevesinde bir karakteri canlandırıyorum.

* Gerçekte böyle bir kayınvalideniz olsa, Fikret'in gösterdiği sabrı gösterir misiniz?
Hayır, normal hayatımda bu kadar sabırlı biri değilim. Karşımda anlayan biri varsa ona kendimi anlatabilirim. Ancak beni dinlemeyen birine farklı yollardan kendimi ifade etmeye çalışırım.

* Senaryoyu okurken Fikret'in düştüğü duruma sinirlendiğiniz oluyor mu?
Hayır, olmuyor. Sadece rolün gerektirdiğini yapmaya çalışıyorum.

ETKİSİNDE KALMIYORUM

* Setten çıktığınız anda rolün etkisinden de kurtuluyor musunuz?
Tabii ki. Ben böyle bir sorun yaşamıyorum. Zaten rolün etkisinden kurtulamazsanız psikolojik sorunlarınız var demektir! Sadece kameranın önüne geçtiğim zaman Fikret karakteri başlıyor.

* Diziler arasında yaşanan rekabeti nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çok sayıda dizi var ve bazıları eleniyor. Hepsinde birçok insanın emeği var. Keşke bu kadar çok olup, çabuk tüketilmeseler... Bu sektörde herkese iş var gibi bir durum oluştu. Dizilerin beğenilmesiyle, halkın o dizide kendisinden bir şey bulması birbirine paralel gidiyor. Ben 'Yaprak Dökümü'nü şehir tiyatrosunda 4 yıldır oynuyordum. Bu hikayeye karşı toplum olarak bir zaafımız var. Dağılan aile hikayeleri dikkat çekiyor. Günümüz versiyonu da ilgi gördü. İnsanların aile gerçeğinde çok büyük değişiklikler olmuyor. O nedenle bu tarz senaryolara karşı algımız açık oluyor.

* Aynı sezonda hem dizide hem de tiyatroda rol almak oyuncuyu yorar mı?
Bu sezon üç ayrı karakter oynuyorum. İkisi tiyatroda diğeri de televizyonda... En verimli olduğum çağımdayım. Bu yaşlarımda zorlanmalıyım.

* Her sezon onlarca yeni dizi yapılıyor. Sizce bu kadar çok oyuncu, yönetmen, senarist var mı?
Her şeyin alıcısı ve satıcısı var. Kendi içimizde böyle bir denge oluşturmuşuz Ama talebin gerçekten oluştuğu konusunda şüpheliyim. Yönlendirme olduğunu düşünüyorum. Evdeki insana bir şey sunuyorsun ve onlar da sunulan her şeyi kabul ediyorlar. Genelde isyan eden bir toplum yapımız yok.

* Dizilerin çoğu birkaç hafta içinde yayından kalkıyor ama...
Bunlara yanıt bulamıyorum. Çünkü bu sektörün içinde değilim. Sadece oyuncuyum. Biten işlerim de oldu. Ancak ben tam olarak nedenini bulabilmiş değilim. Bir işin yürümesi için farklı etkenler var.

DEJENERASYONA YAKINIZ

* Oyuncu yer aldığı projenin tutup, tutmayacağına dair korku yaşar mı?
Bence yaşamaz. Herkesin kendine göre bir hayatı var ve bu da hayatımızın sadece bir parçasını oluşturuyor. Herkes iyi bir projede ve ekipte yer almak ister. Proje biterse yapabilecek bir şey yok. Ama hayatta yapacak çok şey var.

* Artık dizilerde geriye dönüş yaşıyoruz. Eski Türk filmlerinin yeni versiyonları çekiliyor. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Birçok insan bu filmlerin hikayeleriyle büyüdü. Hayat bu kadar naif mi bilmiyorum. Ancak eskiden çekilmiş filmlerin günümüzdeki uyarlamalarını görmek insanları rahatlatıyor.

* Yeni jenerasyonda çok fazla oyuncu olma isteği var ve bunun için tanınır olma yolunu seçiyorlar. Sizce bu oyunculuk mesleğini basite indirgiyor mu?
Bunun bir yöntem olduğunu düşünüyorum. Getirilen düzenin bir sonucu. Sorgulamayan bir gençlik yetiştiriyoruz. Şöhret peşinde koşan insanlar da var. Tarihi unutmayan ailelerin çocukları böyle değil. Ancak dejenerasyona yakın bir noktadayız. Köklü bir kültür bilincine sahip değiliz. Esen rüzgarın gücüne göre şekil alıyorlar. Ben bu düzenin değişeceğine inanıyorum. Ülkenin yaşaması gereken bir süreçtir. Bizler de şikayet etmeden bir şeyler yapmaya çalışmalıyız.

* Diziler bir fırsat kapısı mı?
Ben bir sanat dalıyla uğraşmaya çalışıyorum. Dizilerle dünyanın hiç bir yerinde oyunculuk anlamında bir yerlere gelindiğine inanmıyorum. Dizi oyuncusu çocukluğundan itibaren yetiştirilir. Tiyatroda rol alacaklar sahnede yetiştirilir. Okullardan mezun olanları tiyatrolarda gören yönetmenler seçer. Arka arkaya film çeken insanlara iyi oyuncu denilir mi orası şüphelidir.
Haberin fotoğrafları