Benim torunum popçu anlamaz bu işlerden!
Torunu Mustafa Sandal ile oynadığı reklam filmindeki 'çapkın'lığıyla herkesi kendine hayran bırakan Hüseyin İleri 55 yıllık TRT sanatçısı. Bir dönem darbukasıyla fırtınalar estiren ve şimdi yeniden meşhur olan İleri: Bizim torun makamları bilmez, anlatsam da anlamaz çünkü popçu o! Çapkınlıkta da elime su dökemez. Gölgem bile değil!..
İLİŞKİLİ HABERLER
Benim torunum popçu anlamaz bu işlerden!
Hüseyin İleri adı, torunu Mustafa Sandal ile birlikte rol aldığı 'Muhabbet Kart' reklam filmiyle yeniden gündeme geldi. Reklamda kızlarla gününü gün eden 55 yıllık radyo sanatçısı ritim ve darbuka üstadı İleri şimdi 83 yaşında. Radyonun TRT anlamına geldiği dönemi bilenler, Hüseyin İleri adını da çok yakından tanıyor. Döneminin en meşhur sanatçılarından olan, radyoda bile 'Ve Hüseyin İleri!' diye anons edilen ritm ustası, reklam filmiyle birlikte ikinci baharını yaşıyor... 70 yaşından sonra motosiklet kullanmaya başlayan, jet-ski yapan, otomobile ve hıza düşkün, çapkın mı çapkın sanatçı, torunu Sandal için "O çapkınlıkta benim elime su dökemez" diyor. Beş yaşında kekeme olan İleri konuşurken ayağıyla ritim tutuyor ve böylece takılmıyor...
* Yeni nesil reklam filmiyle tanıdı sizi ama özellikle 50'li yaşlar ve üstü sizi zaten çok yakından tanıyor... Tabii tanımaz mı, Hüseyin İleri adını duyan, 'Sizinle büyüdük' diye boynuma sarılıyor. O zamanlar Türk Sanat Müziği çok iyiydi.
HAYAL KURARDIM
* Darbuka çalmanızın ritim tutarak konuşmanızla bir ilgisi oldu mu? Yok, hevesliydim ben. Adana'da, Antep'te evlerde hep toprak darbuka bulunurdu. Deblek denirdi ona. 16-17 yaşımdayken akşamları masanın altına girip fasıl dinliyordum. Onlar peşrev ile başlardı ben de ritim tutardım darbukayla. Kendi kendime, 'Allah'ım bir gün bu radyoda ben de çalacak mıyım' derdim.
* O zaman okul filan da yok galiba? Yok tabii. Askerden dönünce komşumuz, "Sana buralarda istikbal yok. Kaç git buralardan" dedi. Adana'da kalırsam düğün çalgıcısı olacaktım. Dönemin en büyük isimlerinden Ahmet Yatman, bir kaza geçirdi. Ben de duydum bunu hemen hastaneye koştum. Beni oğlu gibi sevdi. Sonra gazetede Ankara Bomonti'de onun idaresinde fasıl musikisi ilanı gördüm. Atladım gittim Ankara'ya. Matina vardı. Sahneden gördü beni. Fasıla taksim verdi, hop indi geldi yanıma. Dedi ki, "Seni aldırayım mı buraya?" Ellerini öptüm.
* 'Bir gün ben de burada çalacak mıyım' dediğiniz radyoda nasıl 'Ve Hüseyin İleri' oldunuz? Tabii, radyoda öyle anons edilirdim ben. Türkiye radyosuna ilk darbukayı koyan kişiyim. 21 yaşında jilet gibi gençtim. O zamanlar darbuka yoktu. Oda müziği yapıyorlar. Ben bir başladım, fasıla can geldi, heyecan geldi. Yurttan seslere de soktular beni oraya da can geldi. Zaman geçti, ismim çok büyüdü sonra nesiller değişti. Kayboldu gitti. Gençler tanımıyor şimdi. "Mustafa'nın dedesi Hüseyin İleri" oldum.
SEVMEM Mİ KIZLARI!
* Reklam filminin senaryosunun sizin üzerinize yazıldığı söyleniyor. Çapkın mısınız o kadar? Ohooo! Ayıp olacak şimdi. Sevmem mi kızları, ölürüm! Araba kullanmayı da seviyorum, ralliciyim. Bazen 170'e geliyorum otobanda, sonra kendime diyorum ki, "Hüseyin, ya lastiğin patlarsa!" hemen yavaşlıyorum. Motora da biniyordum ama kaza yaptım, bıraktım motoru.
* Torununuz mu daha çapkın, siz mi? O benim gölgem bile değil! Güldürmesin beni... Elime su dökemez, ben gençken...
* Ne kadar dinç ve hayat dolusunuz. Kendinize dikkat ediyor musunuz? Kandil ve ramazan dışında her akşam üç duble içerim. Ama benim bir panzehirim var, maden sodasıyla yoğurdu mikserde çırpar, buzluğa koyarım. Her akşam Ankara'daki Göksu Restoran'a giderim. Kordiplomatik bir restorandır. Oraya böyle helloları celloları almazlar. Büyük muhitimiz var. 22.30'da eve gelirim, ayranımı bir daha mikserden geçiririm. İçerim, 23.00 gibi uyurum. Saat 02.00 gibi kalkarım. TV seyrederim, kitap, gazete okurum. Yatar kalkar o ayranı sabaha kadar bitiririm. Ne baş ağrısı bilirim ne de başka bir şey. Bir de yazları Lara'daki kampımıza giderim bol bol yüzerim. İşte böyle geçer hayatım.
* İstanbul'a yerleşmeyi düşünmediniz mi? 56 yıldır Ankara'da eşimle oturuyorum. Mezarımı da 45 sene önce oradan aldım. Ankara'yı çok seviyorum. Ama İstanbul'da oturursam çok zengin olmam gerekir. Ayda 800 bin YTL emekli maaşı alıyorum. İstanbul'da yaşamam için Boğaz'da evimin, cebimde de paramın olması lazım... İstanbul 60 sene önce çok güzeldi, nezihti artık bitti yavrum...
İLİŞKİLİ HABERLER
Benim torunum popçu anlamaz bu işlerden!
Yayın tarihi: 29 Ağustos 2007, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/08/29/gny/haber,0D5EA1A17AB948B48134732AB718EEFE.html
Tüm hakları saklıdır.