kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 13 Ağustos 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Evde kalmış kızı oynarken evlendi!

ZEYNEP ALKAN GÜNAYDIN
'Hayal ve Gerçek' dizisinde evde kalmış Firuze'yi canlandıran İpek Tanrıyar gerçek hayatta çiçeği burnunda bir gelin... 40 gün önce dünyaevine giren Tanrıyar evliliğinin ayrıntılarını 'GÜNAYDIN'la paylaştı..
Modellik, sunuculuk ve son olarak dizi oyunculuğu yapan İpek Tanrıyar da evliler kervanına katıldı. 40 gün önce iş adamı Tunç Nazikoğlu ile hayatını birleştiren Tanrıyar, düğünü ile ilgili detayları, yeni dizisini ve yeni projelerini anlattı. Yaz sezonunda atv'deki 'Hayal ve Gerçek' dizisinde rol alan çiçeği burnunda gelin şu sıralar bulutların üstünde uçuyor.

* Mankenlik ardından sunuculuk ve birkaç senedir de dizi oyunculuğu yapıyorsunuz. Nasıl bir süreçti sizin için?
İnsan ister istemez yaşadığı hayatın şartlarına ayak uydurur. Mankenliğe başladığımda haftada dört, beş defileye çıkıyordum. Ama moda dünyası yıllar içinde sekteye uğradı. Artık podyum, 50 yaşını geçmiş insanların at koşturduğu ve reklam yaptığı bir yer haline geldi. Sunuculuk hayatımın başlangıcı 'Şahane Pazar'dır. Fatih Aksoy programa başlamadan önce 'Çok küçüksün, canlı yayını kaldıramazsın' deyip beni kovmuştu. Ama 6 ay geçtikten sonra tekrar çağırdı ve böylece 6 yıllık bir maraton başladı. Süheyl ve Behzat Uygur'dan çok şey öğrendim, onların tiyatrosunda çalıştım. Fırsatları gerektiği şekilde kullandım.

* Hayal ve Gerçek'te evde kalmış Firuze'yi canlandırırken evlendiniz. İlginç bir tezat!
Evde kalmış kızı oynarken evlendim. (gülüyor) Hâlâ kendimi evlenmiş gibi hissetmiyorum. Sadece annem biraz az aramaya başladı ona gocunuyorum, beni niye böyle yapıyor diye! Evdeki hayat evde, işteki hayat da işte kalmalı. Bizim işin matematiği, 'mış' gibi yapmak....

ÖZGÜR KIZ OLAMADIM
* Dizide fazla 'anneci' bir karakteri oynuyorsunuz. Sizin annenizle ilişkiniz nasıl?
Benim annem de çok dominant biridir. Emekli öğretmen çünkü. Mesela ben çok acı çektim!. Kabuğumdan çıkana kadar bayağı bir tırmaladım. Kendi ayaklarımın üstünde durana dek tek başıma hiçbir şey yapamadım. Çalışma hayatına çok küçük yaşta başladım. Ama elime geçen ekonomik özgürlükğe rağmen iki yıl annemle birlikte gezdim. Annem benim nasıl ayakta durduğumu görünce 'Evet İpek olmuş' dediği gün beni serbest bıraktı.

* 'İpek Böceği' diye şiir kitabı yazdınız. Gerisi gelecek mi?
Gerisi gelmesin inşallah.( gülüyor) O kitabı depresyondayken yazdım. O dönem çok büyük bir aşk yaşadım ve dokunaklı bir hikâyem var. O hikayeyi yaşarken içimden çağlayanlar akardı ve ben de o duyguları şiirimsi düz yazı halinde çoğalttım. Ardından da bunları bir kitapta doplayıp, arkadaşlarıma vermeye karar verdim. Sonra 'Neden bunu satamayayım?' dedim. 'Türk Böbrek Vakfı'yla çok iyi bir diyaloğumuz vardı. 'Kitabın parasıyla bir diyaliz makinesi alayım' diye düşündüm. Kitap basıldı ama gelir diyaliz makinesini karşılamadı. Allah yardım etti. Benim bu işe gerçekten gönül verdiğimi gören iki iş adamı. 'İpek Hanım bırakın biz diyaliz makinası alalım' dediler. Daha ne isteyeyim!

* Yeni kitap var mı? İstemiyorsunuz ama...
Ben o gazla bir roman yazmaya da başladım. Roman yazmak çok zor bir iş. Bir kere kafanın rahat olması lazım. Ama bitireceğim. Benim işim yarım kalmaz!

* Bir röportajınızda mankenlikle ilgili 'İtalya'da anlaşmalı olduğum ajansım tekrar çağırsa giderim' demişsiniz. Bu durum hâlâ geçerli mi?
'Şöyle güzel defile var' deseler yaparım Türkiye'de. Ama bizimkiler üç sezondur Banu Noyan'la birlikte alışveriş merkezi defilesi yapıyor. Artık bu noktadayız. Onları küçümsemek için söylemiyorum ama bunlar gerçekler. Yurtdışına giderim. Dedim ya, fırsatlar insanın karşısına her zaman çıkmıyor. Ama kocama da 'Hadi git yallah, ben İtalya'ya gidiyorum.' diyemem tabii. Bunun bir orta yolu bulunur. Hayatımı kökünden değiştirecek bir işe kalkışamam. Artık benim de bir hayatım, evim, eşyalarım var.