kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 3 Temmuz 2007, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Büyükanıt: Terör mücadelemize destek yok

Yeni Haber
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Ortadoğu ve Avrupa'daki ulus ötesi bağlantılarından beslenen ve Irak'ın kuzeyindeki kaotik durumdan faydalanan PKK/Kongra-Gel adlı terör örgütünün Türkiye'deki terörist eylemlerini sürdürdüğünü belirterek, ''Biz bu terör örgütüyle mücadelemizi sürdürürken ve bu mücadelede uluslararası işbirliği beklerken, karşılaştığımız bazı durum ve tavırları anlamakta güçlük çekmekteyiz'' dedi.

Genelkurmay Başkanlığı'nın ev sahipliğinde düzenlenen ''İpekyolu-2007 General/Amiral Semineri'' Antalya'nın Serik ilçesine bağlı Belek'te başladı. Seminerin açılışında konuşan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, konuşmasının önemli bölümünü, terörist faaliyetlerle mücadele ve bu konudaki uluslararası işbirliğinin önemi konusuna ayırdı. Orgeneral Büyükanıt, terörizmin kasıtlı ve siyasal amaçlı bir şiddet, insanlığa karşı işlenen bir suç olduğunu vurguladı.

Büyükanıt, terörizmin etnik ve dine dayalı çatışmaları toplum içindeki ideolojik ayrılıkları ve her çeşit istikrarsızlığı kullandığını, eylemlerini meşrulaştırma mekanizmasını da bu gerekçelere dayandırdığını kaydetti. Küreselleşen dünyada terörizmin daha küresel, terörist örgütlerin teşhisi daha zor ve terörist eylemlerin daha ölümcül bir hal aldığına dikkati çeken Büyükanıt, şöyle konuştu:

''Bugün neredeyse tüm ülkeler, terörist tehdidin büyüklüğünü ve terörizmle mücadelede uluslararası işbirliğinin gerekliliğini kabul etmektedir. Ancak terörizmle mücadelede kararlı bir uluslararası işbirliğinin önünde ciddi bir takım engeller bulunmaktadır. Bu engellerden biri, ulusların hangi eylemin terörist eylem olduğu konusunda bir türlü anlaşamamalarıdır. Bu gerçek, ne yazık ki uluslararası işbirliğini engellemekle kalmamakta, aynı zamanda terörizmin gelişmesi için de uygun bir zemin yaratmaktadır.''Orgeneral Büyükanıt, bunun yanı sıra terörizmle mücadele yöntemlerini geliştirmede farklı yaklaşımların hala önemini muhafaza ettiğine değindi.Hiçbir ulusun siyasi ya da ideolojik hiçbir düşünceyi terörist eylemleri savunmak için bir gerekçe olarak gösteremeyeceğinin altını çizen Büyükanıt, bugün pek çok uluslararası ve hükümet dışı organizasyonun terörizmin ağına düştüğünü vurguladı. Büyükanıt, ''Maalesef teröristlerin haklarını savunan pek çok hükümet dışı organizasyon bulunmaktadır. Ancak terörizmi araç olarak kullanan hiçbir amaç meşru olarak kabul edilemez. Bu bağlamda size iyi bilinen hukuki bir vecizeyi hatırlatmak istiyorum: Doğrular yanlışlardan elde edilemez'' diye konuştu.

TERÖRÜN BUMERANG ETKİSİ

Orgeneral Büyükanıt, terörizmle uluslararası mücadelenin önündeki bir diğer engelin de terörizme devlet desteği olduğuna işaret etti. Terörizmin hedefinin tek bir toplum, kültür ya da medeniyetten ziyade insanlık ve uygarlığın bütünü olduğuna değinen Büyükanıt, ''Terörü desteklemek ya da başka ülkelere yönelmiş terörist faaliyetler karşısında sessiz kalmak, ulusal politikaların bir parçası olarak görülmemelidir. Küreselleşme çağında duvarlar o kadar saydam ki teröristlerle kurulan hiçbir ilişki sır olarak kalmamaktadır'' dedi. Orgeneral Büyükanıt, unutulmaması gereken bir diğer hususun da terörizmin ''bumerang etkisi'' olduğunu bildirdi. Bir dış politika aracı olarak kullanılması halinde terörün ''bumerang etkisinin ortaya çıkacağını'' ifade eden Büyükanıt, bir ülkenin herhangi bir yerde teröre müdahil olması halinde farkında olmadan kendi ülkesinde de terörizme zemin hazırlamakta olduğunu hatırlattı. Büyükanıt, ''Zira bugün terörizm tamamıyla küresel bir tehdit halini almıştır. Hiçbir ülke kendi topraklarında barış ve güvenliği, diğer ülkeleri hedef alan terörist tehdidi göz ardı etmek suretiyle sağlayamaz. Bu nedenle terörizmle mücadelede ortak bir anlayışa dayanan uluslararası işbirliği hayati önem arz etmektedir'' diye konuştu.

''HAYALKIRIKLIĞI''

Genelkurmay Başkanı Büyükanıt, Türkiye'nin yılladır terörizmle mücadele ettiğini hatırlatarak, bugüne kadar binlerce vatandaşın PKK terörü yüzünden hayatını kaybettiğini, yaralandığını veya sakat kaldığını bildirdi.

Büyükanıt, PKK terör örgütünün bugün dahi Türkiye'nin güneydoğusundaki dağlarda değişik usul ve yöntemler kullanarak alçakça saldırılarına devam ettiğine işaret etti.

Terör örgütünün saldırılarını en çok, mayın ve el yapımı patlayıcılar kullanarak gerçekleştirdiğini belirten Büyükanıt, şunları söyledi:''Bunlar sadece güvenlik güçlerine değil, sivil halka da zarar vermektedir. Ortadoğu ve Avrupa'daki ulus ötesi bağlantılarından beslenen ve Irak'ın kuzeyindeki kaotik durumdan faydalanan PKK/Kongra-Gel, Türkiye'deki terörist eylemlerini halen sürdürmektedir. Biz bu terör örgütüyle mücadelemizi sürdürürken ve bu mücadelede uluslararası işbirliği beklerken, karşılaştığımız bazı durum ve tavırları anlamakta güçlük çekmekteyiz. Bu tavırlar sadece bizi hayal kırıklığına uğratmakla kalmamakta, daha iyi işbirliğinin gerektiği terörle mücadelenin temel esasını oluşturan anlayışa da ciddi biçimde zarar vermektedir.''

''YENİ TAKTİKLER''

Orgeneral Büyükanıt, terörizmle mücadelede kararlı bir uluslararası işbirliği yolunda zaman kaybettikçe teröristlerin de birbirlerinden yeni şeyler öğrenip, yeni taktikler geliştirmiş olarak ortaya çıktıklarını vurguladı. Büyükanıt, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu nedenle, her ülkeden, her türlü terör örgütünü hiçbir ayrıma tabi tutmaksızın, ortak hedef olarak tanınmasını ve 'senin teröristin - benim teröristim' yaklaşımlarını bir kenara bırakarak, hepimizin değerlerine, yaşamına ve istikrarına karşı olan tek bir terör türünün olduğunu kabul etmesinin önem ve gerekliliğini bir kez daha vurguluyorum. Bu platformda bir hususu daha belirtmek istiyorum; terörle mücadele, bütün ortaklık programlarında temel işbirliği alanlarından birisi olmalıdır. Tüm ortaklarla birlikte müşterek bir terörle mücadele stratejisi belirlenmeli ve kararlı bir şekilde uygulanmalıdır. Bu kapsamda küresel boyutta, NATO'nun temas ülkeleri ile ilişkilerini geliştirmesini anlamlı bulduğumu ve desteklediğimi ifade etmek isterim.''

''YURTTA BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ''

Büyükanıt, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ''Yurtta barış, dünyada barış'' özdeyişiyle hayat bulan geleneksel dış politikası gereği Türkiye'nin her nerede ihtiyaç duyuluyorsa barışı tesis etme çabalarına katkıda bulunmaya devam edeceğini bildirdi.

İçinde bulunulan asimetrik tehditler çağında hiçbir ülkenin terörizme karşı kendisini güvenlik içinde düşünemeyeceğini anlatan Orgeneral Büyükanıt, şöyle konuştu:

''Atatürk'ün 'Bütün insanoğlunu bir vücut ve ulusları onun birer organı gibi düşünmeliyiz. Herhangi bir parmaktaki acı tüm vücutta hissedilecek' özdeyişine benzer bir şekilde bugün, içerisinde yaşadığımız ve ülkelerin birbirine azami bağımlı hale geldiği dünyamızda en ücra köşedeki bölgesel bir çatışmanın tüm dünyayı derinden etkileyebileceği kaçınılmaz bir gerçektir.''

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, ''NATO ittifakı ile Avrupa-Atlantik Ortaklık Konseyi, Akdeniz Diyaloğu, İstanbul İşbirliği Girişimi ve Temas Ülkeleri arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde, ortaklık, diyalog ve işbirliği politikalarının ne kadar gerekli olduğu ortadadır'' dedi.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, bu yılki seminerin ana konusunun, ''2008 Zirvesi Öncesinde Riga Zirvesi Sonuçlarına Göre NATO'nun Ortaklık Programlarının ve Temas Ülkeleri ile Olan İlişkilerin Geleceği'' olarak belirlendiğini bildirdi. Bu konunun Riga Zirvesi'nde elde edilen ana sonuçlardan birini ele alarak incelemek maksadıyla seçildiğini belirten Büyükanıt, ''Hatırlayacağınız gibi ittifak ülkeleri zirve görüşmelerinde, arzu eden diğer ülkelerle belirlenen konular temelinde, NATO'nun etkin olarak birlikte çalışma yeteneklerinin güçlendirilmesini kararlaştırmışlardır'' diye konuştu.Büyükanıt, zirve sonuçları temelinde NATO'nun ortaklık programlarıyla ilgili bazı düşüncelerini paylaşmak istediğine değinerek, bu suretle seminer esnasında yapılacak tartışmalar için uygun bir zemin oluşturmak istediğini ifade etti. Orgeneral Büyükanıt, şunları söyledi:

''NATO ittifakı ile Avrupa-Atlantik Ortaklık Konseyi, Akdeniz Diyaloğu, İstanbul İşbirliği Girişimi ve Temas Ülkeleri arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde, ortaklık, diyalog ve işbirliği politikalarının ne kadar gerekli olduğu ortadadır. NATO'nun Barış İçin Ortaklık (BIO) Programı ele alındığında, programa dahil 10 ülkenin NATO'ya tam üye olarak kabul edilmesini sağlamakla kendi başarısını ispat ettiğini söylemek mümkündür. Son olarak üç yeni ülkenin (Bosna Hersek, Karadağ ve Sırbistan) BIO Programı'na dahil edilmesi ve 2008 yılında daha fazla ülkenin sözkonusu programa katılmaya davet edilmesine yönelik niyet beyanları, uzun vadede özellikle Balkanlar'da sürdürülen güvenlik ve istikrarı sağlama çabalarına önemli ölçüde katkı sağlayacak, buna ilave olarak, yoğun diyaloğun genişletilmesi, Kafkaslar'daki işbirliği imkanlarını artırabilecek ve bölgedeki barış ortamını daha fazla güçlendirebilecektir. Türkiye, BIO Programı'nın sahip olduğu dinamik niteliğini muhafaza etmesinin de yeni gelişmelere karşı kendisini hazır bulundurmasının gerekli olduğuna inanmaktadır. Bu vesileyle bugün aramızda bulunan, yeni BIO üyesi ülkelerden Bosna Hersek, Karadağ ve Sırbistan'ın değerli temsilcilerini aramızda görmekten mutluluk duyduğumu belirtmek istiyorum. Aramıza hoşgeldiniz.''

AKDENİZ DİYALOĞU

Genelkurmay Başkanı Büyükanıt, NATO'nun bir diğer işbirliği programı olan Akdeniz Diyaloğu'nun düzenli olarak gelişim gösterdiğini ve karşılıklı menfaatleri gerçekleştirme, birlikte sahiplenme, her bir ülke için uygulama farklılığı sağlama, bütünleyici olma ve sürekli gelişime açık olma gibi esaslara dayalı etkin bir ortaklık aracı haline getirildiğini kaydetti. Büyükanıt, şöyle konuştu:

''Bugün Akdeniz Diyaloğu'na üye olan ülkeler, silahlı kuvvetleri arasında işbirliği, terörizme karşı mücadele, sınır güvenliği, bir acil durum planlaması ve savunma reformu gibi konularda NATO ile kendi ülkeleri arasında ikili ilişki tesis etme imkanı veren Bireysel İşbirliği Programları'na dahil olma şansına kavuşmuşlardır. Bazı Akdeniz Diyaloğu ülkelerinin NATO barışı destekleme harekatlarına önemli katkılarda bulundukları dikkate alındığında birlikte çalışabilirlik yeteneklerinin geliştirilmesinin önemi ortadadır.''

Orgeneral Büyükanıt, diyaloğun sürekli gelişime açık olma niteliğiyle uyumlu olarak, üye ülkelerin seçecekleri belirli alanlarda Akdeniz Havzası'nın güvenliğine katkıda bulunabileceklerini de gözönüne alan Türkiye'nin NATO'nun bu politikasını şeffaf ve kapsayıcı bir anlayışla desteklediğini vurguladı. Büyükanıt, şöyle devam etti:

''Dikkatimizi Körfez bölgesine çevirdiğimizde, İstanbul İşbirliği Girişimi'nin geliştirilmiş Akdeniz Diyaloğu mantığını takip ettiği ve ortak ilgi alanlarına odaklandığını söyleyebiliriz. İstanbul İşbirliği'ni esasen politik bir girişim olarak görmek mümkün ise de sözkonusu girişimin uygulamaya yönelik askeri bir boyutunun olduğunu da değerlendirebiliriz.''

ORTAKLIK PROGRAMLARINDA BAŞARI

Orgeneral Büyükanıt, NATO'nun ortaklık politikalarında elde edilen başarıların, NATO ile daha yakın temas tesis etmek ve işbirliği imkanlarını geliştirmek isteyen diğer ülkeler için de dikkate değer bir ilgiyi ortaya çıkardığına işaret etti. Buna ilave olarak Temas Ülkeleri ile ilişkilerin geliştirilmesinin NATO'nun devam eden dönüşümü için bir gereklilik olduğunu da söylemenin mümkün olabileceğini kaydeden Büyükanıt, bu açıdan bakıldığında NATO ile aynı hedefleri paylaşan ve önemli askeri kabiliyetlere sahip olan Temas Ülkeleri ile NATO arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinin gereğinin ortada olduğunu belirtti.

Orgeneral Büyükanıt, ortaklık programlarının geliştirilmesi kapsamında üç günlük seminer süresince üzerinde durulacağına inandığı birkaç konu hakkında daha görüşlerini belirtmek istediğine değinerek, şöyle devam etti:

''Birinci konu, NATO Ortaklık Programları'nın coğrafi boyutuyla ilgilidir. Sadece coğrafya odaklı bir yaklaşımla NATO'nun amaçlarını gerçekleştirip gerçekleştirmeyeceğini merak ediyorum. NATO'nun dünyadaki diğer ülkelerle daha yakın bir ilişki tesis etmesi NATO için uygulanması gereken bir seçenek mi, yoksa bundan da öte bir zorunluluk mudur?Bir diğer konu da NATO İşbirliği Programları'nın etkinliğinin daha iyi sonuçlar sağlayacak şekilde artırılmasıyla ilgilidir. Bugün NATO Ortaklık Programları birbiriyle örtüşen birçok işbirliği alanına sahiptir. NATO'nun küresel boyuttaki işbirliği gayretlerini yıpratmadan, uygulamada azami etkinlik ve verimliliği sağlamak için ne türlü tedbirler alınabilir?''

Orgeneral Büyükanıt, ele alacağı son konunun ise Akdeniz Diyaloğu ve İstanbul İşbirliği Girişimi Ülkeleri ile NATO arasındaki mevcut ilişkilerin muhtemel gelişimine ilişkin olduğunu vurguladı. Büyükanıt, şunları söyledi:

''Sizce bölge ülke kamuoylarındaki NATO ile ilgili mevcut önyargıları ortadan kaldırmadan bu ilişkilerin geliştirilebilmesi için uygun ortam oluşturulabilir mi? Bölge ülkelerindeki işbirliği ve güven duygusunu artırmak için ne yapılmalıdır? Seminer süresince bu ve buna benzer bir kısım sorulara uygun cevaplar bulmamız halinde Ortaklık Programları'nın geliştirilmesi konusunda önümüzdeki NATO Zirvesi için çok değerli girdiler sağlayabileceğimizi düşünüyorum.''

Türk Silahlı Kuvvetleri Barış İçin Ortaklık Eğitim Merkezi (BIOEM) Komutanlığı tarafından gerçekleştirilen seminere NATO ve Avrupa Birliği Askeri Komite Başkanları ile NATO, Barış İçin Ortaklık Akdeniz Diyaloğu, İstanbul İşbirliği Girişimi ve Temas Ülkeleri'nden aralarında genelkurmay başkanı, savunma bakanları, general, amiral ve büyükelçilerin de bulunduğu 80'in üzerinde konuk katılıyor.

Seminerin bu yılki konusu, ''Riga Zirvesi Sonuçları ve 2008 Zirve Hazırlıkları Kapsamında NATO Ortaklık Programlarının ve NATO'nun Temas Ülkeleriyle İlişkilerinin Geleceği'' olarak belirlendi.Seminer, 5 Temmuzda sona erecek.

(AA)