Bizdeki sansür reyting kadar zalim değildi!

Kesişen yollar, ilginç tesadüfler, aşktan kaçarken kara sevdaya tutulanlar ve yaşamın şaşırtan mucizelerine tanık olanlar... Yakında yayınlacak olan 'Aşk Kapıyı Çalıyor' adlı dizi, Türk Sineması'nın unutulmayan yıldızlarından Bahar Öztan'ı hayranlarıyla buluşturacak! 100'den fazla film ile 80'lere damgasını vuran Öztan, bu diziyle 16 yıldan sonra yeniden ekrana dönecek. Evlenip anne olduktan sonra, mesleğini bırakan Öztan, ilk göz ağrısı sinemayı da çok özlediğini söylüyor. Şimdiki oyuncuların eskilere göre daha şanslı olduğunu dile getiren Öztan, "Onların düşünmesi gereken tek şey rolleri, oysa biz çok cefa çektik" diyor...

* Bunca yıl aradan sonra dizi teklifi nasıl geldi? Size 'evet' dedirten ne oldu? Yapım şirketinde arkadaşlarım vardı, onlar bu diziyi tavsiye etti. Senaryoyu okudum ve çok beğendim. Yapım şirketinin işlerine baktım; 'Geniş Zamanlar' ve 'Köprü'yü çekmişler. Böyle bir firmanın kötü bir iş yapmayacağını biliyordum. Artı oyuncu arkadaşlarım da kabul etmem de önemli etken oldu.

ŞİMDİKİLER BİZDEN DAHA ŞANSLI

* Diziler arasında kıyasıya bir rekabet var, yıllar sonra ekranlara diziyle dönen bir oyuncu olarak endişeleriniz oldu mu? Biz 13 bölüm olarak anlaştık, eğer işler güzel giderse devamı da gelecek. Reyting denen bir olay var ve bunu tüm oyuncuların kabul etmesi gerekiyor. Bence çok zalim bir şey reyting. Eskiden tek kanaldık ve ne verilirse o seyrediliyordu ama o zamanlarda da çok sert uygulanan sansür ve denetim vardı. O da zalimdi ama reyting kadar değildi. Çok güzel işler de kalkabiliyor ekrandan.

* Daha önce de TRT'de bir sürü dizide oynamıştınız. Değil mi? TRT'de Ünal Küpeli'nin çektiği 'Serçeler Göç Etmez', 'Kıbrıs'ta Vuruşanlar', Aytaç Arman ve Zuhal Olcay ile birlikte rol aldığımız 'Sönmüş Ocak' oynadığım diziler arasında. Aynı zamanda Ramazan ayı programları için çekilen mini dizilerde de rol aldım.

* Yıllar öncesiyle günümüzü kıyasladığınızda; bir oyuncu olarak o dönemle bugünün koşullarını nasıl buluyorsunuz? Şimdikiler çok şanslı... Çünkü setler teknik açıdan harika, çift kameralar, ışıklar harika... Biz bir kamera zor buluyorduk. Oyuncu olarak kıyafetlerimizi kendimiz alır, hangi sahnede ne giyeceğimize kendimiz karar verdik. Makyajımızı kendimiz yapardık, kuaförü kendimiz tutardık ya da yaptırır gelirdik. Olanaklarımız çok kısıtlıydı. Şimdi öyle mi... Sadece rolünüzü düşünüyorsunuz gerisi sette yapılıyor. Biz çok cefa çektik!

FİLMLERDEN TELİF ALAMIYORUZ

* Maddi olarak çektiğiniz bu zorlukların karşılığını aldınız mı peki? Filmleriniz hâlâ oynuyor ama telif almıyorsunuz galiba değil mi? Maddi olarak almadık tabii ki. Telif olarak beş kuruş almıyoruz. O zaman da aldığımız para üste-başa, kuaföre gidiyordu. Ben sahneye çıkınca para kazandım. Sinemada bir yatırım yapabilecek kadar para kazanmak çok zordu. Hele de ben çok çalışan bir sanatçıydım. Biri biter, birine başlardım. Altı aylık programım dolu olurdu.

* Sinemayı özlediniz mi, var mı yeni projeleriniz? Çok özledim, sinema bambaşka. Öyle bir teklif olursa çok sevinirim. Bekliyorum, olursa oynarım. Herkes döndüğümü yeni öğreniyor zaten.

* O dönemden görüştüğünüz arkadaşlarınız var mı hâlâ? Çok sevdiğim arkadaşım Pembe Mutlu var. Biz onunla hiç kopmadık. Dostluğumuz sürüyor. Pembe de evli ve 17 yaşında bir kızı var, dönmeyi de kesinlikle düşünmüyor. Onun dışında görüştüğüm başka kimse yok. Çünkü bizim işin içine girdiğiniz zaman inanılmaz yoğun oluyorsunuz. Boşa ayıracak zamanınız olmuyor. Ben de bunu yaşadığım için biliyorum, o yüzden hiçbir arkadaşıma alınmıyorum. Ben o ortamda değilim zaten karşılaşma fırsatım da olmuyor. Eskiden daha çok şansım oluyordu. 6 yıldır da Amerika'da yaşadığım için hiç olmadı.