kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 24 Haziran 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Nevin Teoman

Birbirimize hâlâ çekinerek sarılıyoruz

ŞENGÜL BALIKSIRTI
ŞENGÜL BALIKSIRTI
* Baban boşanırken tüm mal varlığını annene bırakmış. Seni bırakıp gittiğini düşünmüşsün ama aslında büyük bir fedakarlık yapmış olmuyor mu? Babam çok paralar kazanmış ama kumar illetine yakalanmış. Annem onun parasını tutmuş, onu o yerlere getirmiş. Anneme bir valiz tapu bırakmış. Ve "Bunlar bende kalırsa yok ederim" demiş. Gerçekten de öyle oldu çünkü; babam her şeyini kaybetti. Ama annem ömrünün sonuna kadar maddi manevi babamın yanındaydı. Her zaman "Benim param senin paran, 50 kuruşum varsa bunun 25'i senindir" dedi. Her türlü ameliyatında, her türlü zorluğunda babamın yanındaydı. Benim hiçbir şeyim yok hâlâ. Her şey annemin.

BEN HASAR ALMALIYIM

* Ama her zaman da annene her istediğini yaptırabilen bir çocuk oldun. Evler, arabalar... Maddi konuda her istediğimi yapmıştır. Hep kafama kakmıştır ama yapmıştır. Ama duygusal olarak tuhafız. Bir gazeteciye poz verme anında birbirimize sarılırken bile utanıyoruz. Çekinerek sarılıyoruz. Çünkü annemin böyle şeyleri hiç yok. Sadece neler yapmamı gerektiğini söyleyen bir anne.

* Annen evliyken ve iki çocuğu varken, aşık olmuş ve her şeyden vazgeçerek babana gitmiş. Aslında yaşam öykünüz birbirine benziyor. Bunu hiç konuştunuz mu? Evet öykümüz aynı. Cengiz'le evlendiğimde çok kızmıştı. Ama boşanmış olmasına rağmen o da babamı kurtarmak için Libya'ya gitmiş, onu bir gemiye bindirip Türkiye'ye kaçırmıştı. Ben de Cengiz için bir şeyler yapabilmek amacıyla böyle bir evlilik gerçekleştirdiğimde, "Sen bu adama giderken şöhretini, kariyerini hiç düşünmedin mi?" diye sordu. Ben de ona, "Senin bıraktıklarının yanında benimki hiç kalır" dedim. Üstelik o iki çocuğunu bırakmıştı. Demek ki aşk için ikimiz de dağları delmişiz. İkimiz de sevdiğimiz erkekler hapse düştüğünde, gidip onları kurtarmaya çalışmışız. Annem bende onaylamadığı her şeyi zamanında yapmış. Tamam ben onun çocuğuyum ama herkes ayrı bir kişilik, ayrı bir kimlik. Ben her zaman onun gözünde iskeleye bağlı bir sandal durumunda olamam! Bunu kabul etmesi lazım. Çünkü ben hasar almalıyım. Hasar alarak hayata karşı daha güçlenebilirim.

BU SENE GÜÇLENDİM!

* Bir hayal kurmanı istesem... Diyelimki; annen ve baban ayrılmadı ve sen onlarla birlikte büyüdün. Nasıl bir Seren olurdun? Yurtdışında okumuş olurdum. Belki çoktan bir çocuğum olurdu. Ama biliyorum ki, bu mesleğin içinde asla olmazdım. Aileleriyle birlikte büyümüş normal çocuklar gibi yaşayacaktım. Ayakları erken yaşta yere basan bir çocuk olurdum. Ben daha bu sene güçlendim. Düşünebiliyor musunuz ne kadar geciktiğimi? Neden? Sırf baban anneni aldattı; annen kıskançlık ve inat yaptı diye! İnsanlar ayrılabilir ama ayrılmayı da becerebilmek lazım.

* Keşke annem babamın çapkınlığını affetseydi diyor musun? Aldatmaksa, bunu her zaman yaşayabilirsin. Diyelim ki birinden ayrıldın, bir başkasıyla beraber oldun. Aynı şeyi yaşamayacağını nereden bilebilirsin ki? Ben bir kız çocuk annesi olsaydım şöyle düşünürdüm; "Gelen gideni aratır. Hiç değilse çocuğumun babası." Babamı her konuda yola getirmiş bir kadının, bu konuda bu kadar çabuk vazgeçmesini ben anlayamıyorum. Ama biliyor musunuz; annem hâlâ babamı anarak yaşıyor!