kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 21 Haziran 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Anavatanım tiyatro ama bir sinema manyağıyım

BÜLENT İPEK MAGAZİN
'Zeynep'in Sekiz Günü' adlı film için kamera karşısına geçecek olan Fadik Sevin Atasoy, kafayı sinemayla bozduğunu söylüyor: Tiyatro benim anavatanım ama ben tek arzusu sinema yapmak olan bir sinema manyağıyım!..
Genç neslin umut vaat eden oyuncularından Fadik Sevin Atasoy, yazı çalışarak geçirecek. Atasoy, yakında yönetmenliğini atv'de yayınlanan 'Yersiz Yurtsuz' adlı dizinin de yönetmeni olan Cemal Şan'ın üstleneceği, 'Zeynep'in Sekiz Günü' adlı sinema filmi için kamera karşısına geçecek.

10 GÜNDE 5 KİLO VERECEK
Filmde canlandıracağı takıntılı ve içine kapanık Zeynep karakterine bürünebilmek için 10 günde 5 kilo vereceğini söyleyen Atasoy, bukalemun gibi olduğunu dile getiriyor. "Zeynep silik bir karakter olduğu için 3 gündür elimde bana onu hatırlatan bir silgiyle dolaşıyorum" diyen oyuncuyla yeni projelerini ve sinemaya duyduğu aşkı konuştuk...

* Bir hafta sonra çekimleri başlayacak 'Zeynep'in Sekiz Günü' nasıl bir film? Beni çok etkileyen bir iş. Senaryoyu okur okumaz, "Ben bu işte varım ve derhal oynamak istiyorum" dedim. Benim başıma gelen en güzel senaryo bu. Bu güzel senaryo, güzel bir biçimde film olursa, dünyanın en mutlu insanı olacağım.

ELİNDE SİLGİYLE GEZİYOR

* Filmde nasıl bir karakteri canlandırıyorsunuz? Rolünüze nasıl hazırlanıyorsunuz? 'Zeynep' karakterini canlandırıyorum. O kadar kuru bir kız ki onu canlandırabilmek için 10 günde 5 kilo vermem gerekiyor. Bu yüzden 3 gündür cacık ve havuç suyuyla yaşıyorum. Zeynep, obsesif bir tip. Düzen hastası ve asosyal. Bu tip hastalar dünyayı kareler halinde görüyor. Mesela, bir masayı temizleyecekleri zaman küçük karelere bölüp temizliyorlar. Zeynep bu kadar ileri boyutta rahatsız olmasa da, kendini dışarıya karşı korumak için içine kapanan biri. Silgi gibi bir karakter.

* 'Silgi gibi'den kastınız nedir? Silik yani. Bu yüzden birkaç gündür elimde silgiyle geziyorum. Silik bir karakter olduğu için "Silgi elimde dursun ki gün içinde onu hatırlayayım" dedim. Kırtasiyeye girdim, kırtasiyeci, "Sana bir sınav silgisi vereceğim" dedi. Bir de kalem aldım, Zeynep yazıp üstünü silmek için. Kırtasiyeci, "Sana bir de sınav kalemi vereyim" dedi. Bu rolü kendime bir sınav olarak görüyorum yani. Bu sınavı geçemezsem ayıp olur. Geçenlerde vurdum kendimi İstiklal Caddesi'ne, 2 saat Zeynep olarak dolaştım. Film için kendimi zorluyorum. Mesela normalde tereyağında yumurta yemem ama Zeynep her gün yediği için, ben de yemeye çalışıyorum.

* Kendinizi zorlayacağınıza, filmde tereyağlı yumurta yiyormuş gibi yapsanız... Olmaz çünkü benim için oyunculuk kendi engellerini aşma işidir.

* Bir filme hazırlanırken 2 karakterli birine mi dönüşüyorsunuz? 2 farklı hayatınız mı oluyor? Hayır. Gün içinde kendi hayatımı yaşıyorum ama aynı zamanda kendime dışarıdan bakmaya başlıyorum. Kendi yaptıklarım içinde Zeynep'e de yer açıyorum. "Zeynep olsa böyle yapmazdı, şöyle konuşurdu" diyorum. Rolün içine girip kendimi kaybetmiyorum, o gibi yaşamıyorum. Kamera kapatıldığında Fadik yok artık. Kendi hayatımı, dertlerimi unutuyorum.

* Genelev kadınını oynamadan önce geneleve gidip hayat kadınlarıyla yaşamak gerekiyor mu, gerekmiyor mu sizce? Filmde beni yılan sokacak diye, gidip gerçek hayatta da bir yılanın beni sokmasını mı sağlayacağım? Bir laf vardır konservatuvarlarda, 'Gay'i oynamak için gay ilişki yaşamaya gerek yok!' diye. Zaten duyarlıysanız hayattaki her şeyin birikimini yapmışsınızdır. Oyuncu yürüyen bir kayıt cihazıdır. Zamanı gelince alıp o kayıttan yararlanıyorsunuz.

BEN KUL HAKKI YİYEMEM!

* Bu yüzden zevkli bir meslek demek ki oyunculuk? Meslek değil, yaşam biçimi. Bu işte tek bir hazırlık yöntemi yok. Nasıl futbolda Mustafa Denizli ile Fatih Terim'in yöntemleri farklıysa oyunculukta da böyle farklı hazırlanma yöntemleri söz konusu.

* Tiyatro artık ikinci planda mı kaldı sizin için? Ben hep sinema istedim zaten. 6 sene boyunca tiyatro yaptım. İlk filmimle ödül alınca motivasyon oldu. Tam bir sinefilim. Sinema manyağıyım. Günde 4 tane film izlemeyince uyuyamam. Kafayı sinemayla bozmuşum. Tiyatro benim anavatanım, sinema ise varmak istediğim yeni vatanım. Tek arzum sinema yapmak.

* Antalya Devlet Tiyatrosu'ndaki göreviniz devam ediyor mu peki? Orada müdür yardımcısı ve kadrolu oyuncuydum. 3 yıl önce istifa ettim. Gitmediğim yerden başkaları gibi para almayı kendime yakıştıramadım. İstanbul'da film yapıp orada kadro işgal edemem, bir de üstüne para alamam. Oraya girmek için sırada bekleyen onlarca genç var. Orada para alıp, burada çatır çatır dizi çekmek kul hakkı yemektir. Benim vicdanım ya da mesleğe bakış açım buna izin vermez. Ne hayrı dokunabilir ki o paranın bana?
Haberin fotoğrafları