Oyy Karadeniz oyy... Bahtın açık olsun... Gözünü Karadeniz'de açmış, yüreğini Karadeniz'in renkleriyle boyamış biri olarak üzgünüm.
20 yılda zor biten, 4.5 milyar dolara malolan Karadeniz Sahil Yolu, güzelim Karadeniz'i yutmuş, ' Kayadeniz'e çevirmiş!
Ama olaya bir de ekonomik açıdan bakalım...
Yol; medeniyet, üretilen ürünün pazara ulaşması demek. Karadeniz Sahil Yolu da işsizlikten dolayı göç veren Doğu Karadeniz insanına refah getirecek.
Gelin görün ki, Karadenizli bunun pek farkında değil. Hafta sonu Karadeniz Sahil Yolu'nun açılışına gittik.
Meydanlar doluydu ama ortada ruh (!) yoktu. Başbakanı izlediğimiz SamsunTrabzon hattında çoğunluk seyirciydi. Küskünlük bitmemiş, üstelik gündeme 2090 ayrıcalığı damgasını vurmuştu.
Diyeceksiniz ki, nedir bu 2090?
2090 Sayılı Doğal Afet Zararını Karşılama Yasası.
Tarlanızı don vuruyor, devlet size babalık ediyor, zararınızı karşılıyor, işte o yasa. 2006'da Gölköy, Gürgentepe ve Kabadüz ilçelerini don vurmuş. Sahil yolu açılışından iki gün önce ise bu üç ilçeye 17.5 trilyon lirayı bulan don zararı ödenmiş. Don, 2004'te Ordu, Giresun ve Samsun'u da vurmuş, ama 250 trilyonu bulan zarar 2 yıl geçmesine rağmen hâlâ ödenmemiş. Meğer Gölköy, Gürgentepe ve Kabadüz ilçelerindeki coşkunun nedeni buymuş. Samsun, Ordu ve Giresun'da vatandaş, 30 Temmuz 2006'daki Fındık Mitingi sonrası şimdi de dondan dolayı cezalandırıldıklarını düşünüyor.
Açıkçası Erdoğan, hemşerilerinden Köşk vizesi isterken, fındık üreticisinin gönlünü alamadı!
Nitekim Rize-Sarp turunda Köşk konusunda kamuoyuna ilk sinyali verdi vermesine de hemşerileriyle dertleşti, ama arayı düzeltemedi! Acaba Köşk'e çıkarsa, fındık dargınlığı, biter mi?