kapat
24.03.2002
 GÜNAYDIN
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 İSTANBUL
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 SABAH
 FOTOMAÇ
 GÜNAYDIN
 ŞAMDAN
 CİNSELLİK
 EMİNE BEDER
 SABAH PAZAR
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Merhaba meslektaşlarım!

Oyuncularla seyirciler suç ortaklarıdır.. Yani bizler meslektaşız. sayın seyirciler!. Perde açılır... Perde kapanır... Perde kalkar, perde iner.. Peki, perdeci kim?

Perde örter, öykünün üstünü örter perde..

Birileri gelip kaldırsın diye bekler. Birileri seyircilerdir.. Onlar gelirler, perdeyi çekerler, arkasındaki öyküleri izlemek için. Perde sahnede gibi durur ama onun uzantısı salona yayılmış izleyicileri de örtmüştür... Bir açtın mı perdeyi, altından dünyalar çıkar; curcuna başlar. Yaşama Merhaba Şenliği'dir başlayan. Yaşama, bütün evren'e merhaba.

Görmek isteyen, paylaşmak isteyen, anlatmak isteyen açar perdeyi.. Gülüp eğlenirken düşünmek isteyen, komikle trajik arasındaki kıl payında, sırat köprüsünde dolaşmak isteyen perdeyi kaldırır.. Açar perdeyi, altına bakar, inceler, düşünür, güler eğlenir.. İzlediklerini içinde biriktirir. Biriktirilenler paylaşmak içindir; paylaşmayacaksan niye biriktireceksin ki? Perde açılır, öykü anlatılır, iner perde.. Sizin olmuştur artık öyküleri anlatılan insanlar.. Tutkuları, nefretleri, sevinçleri, yalnızlıkları, kırgınlıkları, açgözlülükleri, aşkları, kavuşmaları sizin öykülerinize karışmış, yaşamınızın bir parçası olmuştur.. Sahnede öyküleri anlatılanlar çok yakınlarımız olurlar. Akrabalarımızdır onlar.. Yakın akrabalarımız.. Hamlet, Romeo ve Juliet, Cimri, Hastalık Hastası, Vanya Dayı, Ferhad ile Şirin, Kösem Sultan akrabalarımızdır.. Yaşamlarının en önemli kısımlarını biliriz.. Yunus Emre, Kral Lear, Şeyh Bedrettin, Pembe Kadın, Canavar Cafer, Jül Sezar, Toros Canavarı akrabalarımızdır.. Onların traji-komik yaşamları sizin yaşamınıza eklenmiştir artık..

Bir yün çilesidir tiyatro
3 gün sonra bayram. Tiyatro bayramı.. 27 Mart Dünya Tiyatrolar günü.. Dünyanın her yerinde kutlanır.. Sahnede olsam da olmasam da benim için her gün tiyatro bayramıdır. Mesleğimle bir kucaklaşıp, sevgi tazeleme günüdür Dünya Tiyatrolar Günü.. Bu özel günler, "Nedir bu benim yaptığım?" sorusunu sorup; yeniden birşeyleri yerli yerine oturtma günü olmalıdır.. Öyleyse nedir bu "tiyatro, tiyatro" dediğimiz şey?

Bir yün çilesidir tiyatro.

Hani küçükken annelerimizin, büyükannelerimizin ellerimize taktığı yün çileleri vardır ya.. Hah, o işte.. "Aç bakayım iki kolunu" deyip aralarına rengârenk yün çileleri takıp, onları örmeye hazır hale gelsin diye top yaparlardı ya. Hah, aynen öyle..

Biz oyuncular, her gün geliriz sahnenin üstüne, ellerimize insanla ilgili bin bir düğümü olan yün çilelerini takarız, başlarız açmaya... Çilenin bir ucunu aşağıya salona, seyircilere uzatırız.. Seyirciler alırlar, önce iki parmaklarına dolayıp minik bir koza yaparlar sonra onu parmaklarından çıkarıp başlarlar sarmaya, top yapmaya.. Biz açarız rengârenk yün çilelerini, onlar sararlar, örmeye hazır top yaparlar.. Biz açarız, onlar sarar.. Biz de çok çekersek yün kopar, onlar asılırsa da.. İki taraf da gülerek eğlenerek ve de büyük bir dikkatle izleyerek işini sürdürür.. Gösterinin sonunda ellerimizdeki yün çileleri boşalır, yünün ucu sahnenin üstünden salınıp gider salona, izleyicilere doğru.. Onların zihinlerine doğru..

İzleyiciler kafalarının içinde insanla ilgili bin bir düğümü olan toplarla keyif içinde giderler.. Kimi bir topla, kimisi üçü de başka renkli üç topla.. Hani masalların sonunda gökten düşen 3 elma gibi.. Kimi zihnindeki tek topu havaya atar tutar, kimi de 3 yün topunu jonglör gibi, birbirine çarptırmadan, düşürmeden atar tutar, çevirir kafasının içinde.. Bunu on topla bile yapmasını beceren izleyiciler vardır.. Tiyatro'dan çıkarken hep deriz ki: "Ne kaldı oyundan bende?" Zihin kaydetmiş, hafızaya almıştır.. Başlar bilinç altının ve de bilinç üstünün kaydettikleriyle oynaşma şenliği.. Kendi yorumunu da eklersin izlediklerin üstüne.. Bakmışsın bir gün kafanın içindeki yün topçuğunun ucunu yakalamışsın, boşaltıyorsun.. Çekmişsin yünün ucunu, atmışsın bir başkasına, o da yakalamış ucunu bağlamış parmağına.. Açmış iki kolunu yeniden çile haline getiriyor yünü. Başkalarına aktarsın diye.. Tiyatro tiyatro dediğimiz, elden ele, zihinden zihine dolaşan bin bir renkli yün çileleridir. Bu işin yarısı biziz, tiyatrocular: yarısı da sizler, izleyiciler.. İkimiz biraraya gelmeden tiyatro dediğimiz mucize gerçekleşmiyor. Biraraya gelip insan üstüne düşünüp, eğlenme, coşup yeni bakışlar üretip, yaşamı kutsama şenliğidir her oyun.. Tiyatroda eğlenirken düşünülür, dünyaya meydan okunur, birarada olmanın coşkusu yaşanır..

Seyircilerle oyuncular her akşam insanı öldüren yalnızlığa, tekbaşınalığa nanik yaparlar tiyatroda..

Oyuncularla seyirciler suç ortaklarıdır..

Ve perde iner..
Yani bizler meslektaşız sayın seyirciler.. İyi bir tiyatro seyircisi benim meslektaşımdır; o da tiyatrocudur. Tiyatroya emek veren, izleyen, özveri gösteren, paylaşan, önceden düşünen okuyan araştıran, izlediklerini başkalarıyla paylaşan, tartışan canım meslektaşlarım.. Başkalarının da anlattıklarıyla tiyatroya gitmesini sağlayan canım tiyatro seyircileri.. "Türk tiyatrosu benim tiyatromdur" deyip iyi günde de kötü günde de yanımızda olan sayın seyirciler meslektaşlarımdır, evet. Üç gün sonraki bayram Dünya Tiyatrolar Günü, sizin de bayramınız.. Kutlu olsun.

Nice oyunlara..

Ve perde...

Not: Bu yazıda "seyirci" ve "izleyici" sözcüklerini bilerek birarada kullandım.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır