Üç adam ormanda yürürlerken karşılarına büyük ve vahşi bir nehir çıktı. Karşı kıyıya mutlaka geçmek zorudaydılar. Ama bunu nasıl başaracaklardı?

Birinci adam, dizlerinin üstüne çöktü ve Tanrı'ya dua etti:

"Ya rabbim, lütfen nehrin karşı kıyısına geçebilmem için bana güç ver!"

Pppppfffffuuuuuffffff....

Tanrı ona uzun kollar ve güçlü bacaklar verdi. Böylece nehrin karşı kıyısına geçebildi. Ancak bunun için 2 saat boyunca dalgalarla boğuştu ve neredeyse 3-4 kez boğulma tehlikesi geçirdi.

Bunu gören ikinci adam da Tanrı'ya dua etti:

"Tanrım, lütfen karşıya geçebilmem için bana da güç ver!"

Pppppfffffuuuufffff.......

Tanrı ona bir tekne verdi ve o da karşıya geçmeyi başardı ama birkaç kez teknenin alabora olma tehlikesiyle karşılaştı, canını zor kurtardı.

Olanı biteni izleyen üçüncü adam, dizlerinin üstüne çöktü ve Tanrı'ya şöyle yalvardı:

"Yüce Allah'ım... Bana karşıya geçebilmem için gerekli güç, araç ve zekâyı bağışla, ne olur..."

Ppppppfffffuuuuffff.....

Tanrı adamı, bir kadına dönüştürdü... Kadın haritaya baktı.... Nehrin biraz yukarısına doğru yürüdü ve köprüden karşıya geçti....

Evet, bu bir fantezi ama yine de teklif tekliftir:

Türkiye'yi kadınlar yönetseydi, bütün kararları kadınlar alsaydı, biz erkekler de, sadece verilen emirlere uyup çalışsaydık ve şimdi bir sürü budalalığa harcadığımız enerjimizi balık avlamaya, seyahate, spora vesair hobilere harcasaydık.

Türkiye, daha mı çabuk düze çıkardı, daha mı geç?..

Murphy'nin duyulmayan çok özel kanunları*

* Bir seyi fırlatmazsanız, kimseyi vurmazsınız!..

* Her işini başkasına yaptıranlar için imkânsız yoktur..

* Hangi kuyruğa girerseniz girin, diğeri daha hızlı ilerler..

* Takım çalışması, sorumluluğu başkasına yükleme formülüdür.

* Fırsatlar, en uygunsuz zamanda kapıyı çalar.

* Eğer her şey ve herkes karşı taraftan size doğru geliyorsa, yanlış yoldasınız demektir..

* Bir şeyi herkesin anlayacağı kadar açık anlattıysanız, mutlaka anlamayanlar vardır..

* Dükkandaki ayakkabı ayağınıza uyuyorsa, mutlaka en çirkin ayakkabıdır..

* Doğru kararlar tecrübenin ürünüdür.. Tecrübe ise yanlış kararların ürünüdür..

* Hayat ancak geriye giderek anlaşılır, ileriye doğru yaşanır.

* Parçalamak, birleştirmekten kolaydır..

* Iki monolog, bir diyalog etmez..

* Her komite, birden fazla midesi olan ama beyni olmayan bir yaratıktır.

* Aradığınız bir şeyi hemen bulmanın kestirme yolu, başka birşeyi aramaktır..

* Herkesi memnun etmek isterseniz, hiç kimse memnun olmaz..

* Bir işte vazgeçilmez olanlar terfi de edemezler.

* Eğer son dakika olmasaydı, hiçbir şey yetişmezdi..

Cebirsel sıfır
Türkiye'de neden süreçler hep sıfıra sıfır elde var sıfır şeklinde bitiyor:

Anlatayım:

Herkes ülke sorunlarını çözmek için uğraşıyor.

Kimse kişisel çıkar peşinde değil.

Fakat bu özveriye rağmen sorunlar çözülemeyince bir suçlu bulmak gerekiyor.

Bu suçlu, vatan haini olan başka insanlardır.

Türkiye'de yaşayanlar, "kendileri vatansever, ötekilerse vatan hainidir"

Bu sebeple, herkes hem vatan haini hem de vatansever olmaktadır.

Fakat vatanseverlikle vatanhainliği birbirini götürünce, ortaya cebirsel sıfır çıkmaktadır.

Sıfır hangi sayıyla çarpılırsa çarpılsın sonuç sıfırdır.

Eğer siz de kendinizi vatansever ama ötekileri vatan haini olarak görüyorsanız, bu sıfıra hizmet ediyorsunuz, demektir.

BÜYÜTEÇ

Demokratik mahkeme
Amerika, El Kaide militanlarını yargıç ve jüri üyelerinin asker olduğu temyize kapalı özel mahkemelerde yargılayacakmış... Demokratik bir yaklaşım!..