kapat
10.03.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Al aşağı vur dizi.. Kimse görmesin bizi..

Bizim mesleğin profesyonelleri ile üniversiteli hevesliler arasında pek fark yok.. Bizimkiler de (ama) ayıracından sonra virgül koyar,
onlar da.. Aradaki tek fark bizimkilerin iki üç saatte bitirdiği işi onların bir haftada teslim etmesi..

"Yarınlar Umut Olsun" programının açık arttırmasında üzerinde kaldığım Mehmet Cem'den dün söz etmiştim.. Hani röportajını okumaya çalıştığım Mehmet Cem'den..

Bir kere baştan söyleyeyim.. Röportajı hemen yayınlıyamıyorum.. Biraz uzun.. Yani benim tapulu araziye sığmaz.. O yüzden haftaya Sabah Pazar için şansımızı deneyeceğiz..

Biz de bir gün daha yırtmış olacağız.. Röportajın nasıl yapıldığına gelince..

***
Bir kere oğlan "aşırı köpek yanlısı" çıktı.. Tanıştık, daha bismillah demeden belli etti.. Kurtboğan kangal cinsi bir köpeği varmış.. Evde bir olay yaşanmış o yüzden yüzünde bir hüzün tesbit ettim..

Anlattı.. Dişi Kangal'ı şöyle iyi, böyle duyarlı hayvanmış.. Evdeki kediyi boğmuş.. Üzüntüsü ondan..

Ortada ölüm olunca insan kasılıyor.. O yüzden her zaman tekrarladığım ve veciz sözlerle süslediğim "Hayvan aleyhtarı nutuklarımdan" birini atamadım.. Acısı paylaşır gibi yapıp teselli ettim:

- "Kedini kaybetmişsin ama Kangal'ın duyarlılığı yanına kak kalmış.." gibisinden bir iki laf salladım, faydası olmuştur..

"Asalet azmaz.."

Mehmet Cem, üniversitede okuyan sırım gibi bir delikanlı.. İyi bir ailenin çocuğu olduğu; oturup kalkmasından, davranışlarından belli.. Hani "asalet azmaz" lafı var ya! Ona yakışıyor..

Benimle röportaj yapmaya hazırlandıktan itibaren dersine de iyi çalışmış.. Hakkımda ne varsa öğrenmiş.. İstemezlerin çıkardığı dedikodulardan bile haberi var..

Hal böyle olunca soruları da can alıcı yerlerden vuruyor..

Önce "On parmağınızda on marifet.." tarifi ile lafa girip, hafiften kafa buldu.. Fakat bunu öyle usturuplu yapıyor ki övgü ile karışık.. Cümlesinin sonuna da getirip belalı bir soru takıyor..

Haydi beni öveceksen öv de "Bu özelliklerinizden dolayı sizi Hülya Avşar'a benzetebilir miyiz?" diye sormanın alemi ne..

- "Evet çok benzerim.." desem Hülya Avşar o saat avukatlarına koşar "Mesleğime sabotaj, kadınlığıma hakaret var.." diye maddi manevi tazminat davası açtırır..

İşin yoksa davayı kazanmak için "Hülya Avşar'a benzerim.." fikrinden gidip bıyıklarını kestir..

Zaten İstanbul bir tuhaf olmuş.. Onca yıl bıyıkla dolaştıktan sonra birdenbire kestiren kim varsa hakkında söylenti çıkıyor.. Parayı bastırıp Hülya Avşar'ın elinden kurtulabilirsin ama Omo Kadınlar Kulübü'ne fahri başkan adayı olmaktan kurtulamazsın..

***
Mecburen benzerlik ihtimalini aradan kaldırmak için Hülya Avşar'ı övme fiiline giriştim.. Soruyu böyle atlattım..

Bu sorudan iş çıkaramadı ya bu kez de eğitim konularına daldı.. Lise yıllarımı soruyor.. Nasıl bir talebey mişim?

- "Kardeşim bana her şeyi sor, lise hayatımı sorma.." diyemiyorsun.. Milli Eğitim camiası benim yüzümden orta eğitimi ıslah etme derdine düştü.. O gün bu gündür taşları oynayan klasik eğitim sistemi bir türlü düzen tutturamadı..

Benim lisenin iki sınıfında yıllarca okumamın bana hayatta bir faydası olmuştur.. O yıllarda geçen bir olay konuşulduğunda tarih hatırlanmadı mı atılırım, hesabı ben yapardım:

- "Ben o zaman lise birdeydim.." diye başlarım lafa, sağ elimi ortaya çıkarıp saymaya başlarım:

- "Lise bir.. Lise bir.. Lise iki.. Lise iki.. Lise iki.. Demek ki beş yıl olmuş.."

Kim kazanıyor?
Konuşulan olayın tarihine "matematik bir kesinlik" kazandırma çabam nedense babamın sinirini bozar; üstünde konuştuğumuz nostaljik olayı dayakla süslemeye kalkışırdı..

Ben de bir yandan kaçar diğer yandan parmak gösterip, hesabın kesinliğinde ısrar ederdim:

- "Lise bir.. Lise bir.. Lise iki.. Lise iki.. Lise iki.."

Koskoca bir mütehassıs doktor tarafından kovalanmak bana zarar vermezdi.. (Yakalanmadığım sürece..) Ama tırnak kadar bir lise talebesine karşı "şiddet uygulama isteğini" kontrol edemeyen karşı taraf için aynı şeyi söyleyemeyeceğim..

Röportaj vesile oldu da hatıralarım tazelendi.. Mehmet Cem'in bu sorusundan da diplomatik manevralarla kurtulduk.. Tabii ne kadar kurtulabildiysek! Okuyunca göreceksiniz..

***
Sonunda röportaj bitti sıra birlikte fotoğraf çektirme faslına geldi.. Benim ikili kırmızı kanepeye yanyana oturduk.. Diğer tek koltukta da sarı ağırlıklı bir minder var..

Seçil'e "Şu minderi uzatır mısın?" dedim Mehmet Cem itiraz etti.. "Minderi koymayalım.."

Sebebini anlamadığımdan saf saf iknaya çalışıyorum.. Fotoğrafta kontur renkler iyi çıkar, diye.. O direniyor, minderi koymayalım.. Direnmesinin sebebina daha sonra anladım.. Bizim oğlan hasta Fenerli.. Kırmızı koltuğa sarı minder koyarsak Galatasaray şekli yapmış oluyoruz bu da kanına dokunuyor..

Fanatik yani.. Tabii Fenerli olmayanlara göre.. Karşı taraf için doğal..

Zor bela ikna ettik.. Galatasaray şekli yapmıyoruz Göztepe veya Malatyaspor seşkile say, dedik..

Mal sahibi ben olduğumdan fazla diretemedi ama bu kez de poz verirken arıza çıkardı.. Profilden iyi fotoğraf vermezmiş.. Seçil'in elindeki alet dijital.. Deklanşöre bastıktan üç beş sanniye sonra gekilen kareyi görebiliyorsun..

Gayet de güzel çıkmış pozlarımız.. Ama Mehmet Cem bir daha çektirelim, diye tutturuyor..

Oysa işin icabı böyle.. Yanyana oturup birbirimizin sıfatına baktığımızdan poz mecburen profilden olacak.. Türk filmi değil ki bu kameraya dönüp, arkamızda kalan kişiye bakmadan konuşalım..

Çektirebilirdim..

Aklıma sorduğu sıkıştırıcı sorular geldiğinden ben de inatlaştım..

Fotoğrafı çektirmedim.. "Manita beğenmeyecek.." korkusunu ceza-i karşılık olarak içinde bıraktım.. Zafer inananlarındır!

Kıssadan hisse: Kızını seven kocaya, oğlunu seven hocaya vermesin..



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır