kapat
10.03.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Baş sallamak

Molla Abdurrahman Cam”, "Baharistan" adlı kitabında bazı hikâyeleri "şaka-latife" başlıkları altında serpiştirmiştir.

Cahillerin "bilenleri" küçümsemeye çalışmaları bugünün meselesi değildir, yüzyılların meselesidir.

Molla Cam” bir dokumacı ile bir bilginin arasında geçen şu olayı anlatır:

Bir dokumacı bir bilginin evine bir emanet bıraktı. Birkaç gün sonra o bıraktığı emanete ihtiyaç hissetti. İstemek için bilginin evine gitti. Baktı ki bilgin kürsüsünde oturuyor, öğrencileri de karşısına dizilmişler.

Dokumacı, "Üstad, sana bıraktığım emanete ihtiyacım oldu, verir misin" dedi.

Bilgin de "Şimdi ders yapıyoruz, bir kenarda otur bekle, ders biter bitmez getirip vereyim" diye cevap verdi.

Öğrencileri bir şeyler okuyor, bilgin de başını sallayarak onları takip ediyordu. Dokumacı biraz izledi, okunanlardan bir şey anlamadı, sıkıldı. Ve zannetti ki ders yaptırmak, sadece baş sallamaktan ibarettir. Ders uzadıkça dokumacının sıkıntısı arttı, sonunda dayanamadı bilgine seslendi:

"Üstad sen bir zahmet benim emaneti getiriver, ben de bu arada senin yerine oturur başımı sallarım."

***
Körün biri gece elinde lamba, omzunda bir testi, yolda giderken karşısına bir zevzek çıktı ve köre şöyle seslendi:

"Behey cahil adam! Senin nazarında gece ile gündüzün ne farkı var? Senin için hepsi bir değil mi? İster karanlık olsun ister aydınlık, bu lambanın sana ne faydası var?"

Kör gülerek şu cevabı verdi:

"Bu lamba benim için değil. Senin gibi gözü görür fakat gönlü görmez ve kafasız kimseler içindir. Bana çarpmasınlar ve testimi kırmasınlar diyedir."

***
Bir halife çölde rastladığı bir bedeviyi sofrasına davet etti, karşısına oturttu. Birlikte yemek yemeye başladılar.

Bir ara halifenin gözü bedevinin lokmasına ilişti ve gördü ki lokmada bir kıl var. "Ey bedevi" dedi, "Dikkat et, yediğin lokmada bir kıl var, at onu."

Bedevi bir lokmasına baktı, bir halifeye baktı ve şöyle dedi:

"Yemek yedirdiği kimsenin lokmasındaki kılı görecek kadar lokmada gözü kalanın yemeğini yemek doğru bir şey değildir."

Sonra sofradan kalktı ve başka bir söz söylemeden uzaklaşıp yoluna gitti.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır