Molla Abdurrahman Cam”, "Baharistan" adlı kitabında bazı hikâyeleri "şaka-latife" başlıkları altında serpiştirmiştir.
Cahillerin "bilenleri" küçümsemeye çalışmaları bugünün meselesi değildir, yüzyılların meselesidir.
Molla Cam” bir dokumacı ile bir bilginin arasında geçen şu olayı anlatır:
Bir dokumacı bir bilginin evine bir emanet bıraktı. Birkaç gün sonra o bıraktığı emanete ihtiyaç hissetti. İstemek için bilginin evine gitti. Baktı ki bilgin kürsüsünde oturuyor, öğrencileri de karşısına dizilmişler.
Dokumacı, "Üstad, sana bıraktığım emanete ihtiyacım oldu, verir misin" dedi.
Bilgin de "Şimdi ders yapıyoruz, bir kenarda otur bekle, ders biter bitmez getirip vereyim" diye cevap verdi.
Öğrencileri bir şeyler okuyor, bilgin de başını sallayarak onları takip ediyordu. Dokumacı biraz izledi, okunanlardan bir şey anlamadı, sıkıldı. Ve zannetti ki ders yaptırmak, sadece baş sallamaktan ibarettir. Ders uzadıkça dokumacının sıkıntısı arttı, sonunda dayanamadı bilgine seslendi:
"Üstad sen bir zahmet benim emaneti getiriver, ben de bu arada senin yerine oturur başımı sallarım."