kapat
10.03.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Azınlığın azınlıkları..

İki genç geldiler.. Pırıl pırıl iki genç.. Gözleri beklediğim kadar ışıl ışıl değil.. Işıklı da, hüzünlü.. Konuştuk uzun uzun.. İki dergi bırakıp gittiler.. Hobina adı.. İki sayı çıkarmışlar ikisini de verdiler bana.. Getronagan Lisesi'nden Yetişenler Derneği'nin yayın organı..

Getronagan İstanbul Ermeni Lisesi.. İstanbul Ermenileri bunlar..

Azınlık..

Gençler "Biz azınlık içinde azınlığız" dediler..

6 milyarlık dünyanın 60 milyonluk Türkiyesi'nde, 60 bin İstanbullu Ermeni, azınlık biliyoruz.. Peki azınlık içinde azınlık ne?..

Geçmişte yaşananlar var.. İkide bir de deşilip önümüze konan.. İlişkiler ne zaman biraz toparlanır gibi olsa, sanki kaşımak, kanatmak istercesine, yurt içinden, yurt dışından tezgahlanan..

Geçmişte birşeyler olmuş.. Gizlenecek yanı yok.. Ama herkesin öyküsü farklı.. Bu farklı öyküleri bugün ortaya atıp, kan davası sürdürmenin kime yararı var?..

Olmuşu kabullenip bir kenara bırakmak ve bugünün Anadolu, bugünün İstanbul çocukları olarak bir arada yaşamak, bu ülkenin ortak evlatları olmak daha güzel, daha anlamlı, daha doğru değil mi?..

Atatürk, daha işin başında "Ayrılık, gayrılık yok.. Azınlık, çoğunluk yok" dememiş mi?.. 1924 Anayasası'na "Türkiye ahalisine, din ve ırk farkı olmaksızın, vatandaşlık itibarı ile Türk ıtlak olunur" diye yazmamış mı?.

Gerekçesini "Memleket dahilinde hukuku mütesaviyeyi haiz başka ırktan gelme kimseler bulunduğundan, bunların ırki mübayenetlerini, manii milliyet tanımak caiz olmaz. Kezalik hürriyeti vicdan musaddak olduğundan, ihtilafı din de manii milliyet addedilmemiştir" diyerek, Türk Milliyetçiliğinin ırka ve dine bağlı olmadığını açık açık söylememiş mi?.. Bu ülkenin yetiştirdiği en büyük Atatürkçü'lerden Ahmet Taner Kışlalı, yıllarca bu tezi işlemedi mi.. Yıllar yılı her yazısında, her toplantısında "Farkların altını çizerek bölüneceğimize, benzerlikleri sıralayarak kucaklaşmalıyız" demedi mi?..

1915 yılında, yani benim babam 5 yaşında iken olanlar mı önemli, yoksa benim en sevdiğim yemeklerin Ermeni annelerin mutfağından, en keyifle dinlediğim şarkıların Ermeni müzisyenlerin ruhlarından, en gururla baktığım yapıların Ermeni mimarların ellerinden çıkmış olması mı?.. Zevkleri, keyifleri, yaşamları bibirine bu kadar uymuş iki milleti ille de ayırmak, ille de düşman etmek niye?..

Anadolu, bizim değil mi, yüzyıllardır; tarihi, sanatı, kültürü, uygarlığı ile..

Bizim..

Biz..

Ne kadar güzel sözcükler bunlar.. Ve dergide Hayko Bağdat'ın satırları, içime işliyor:

"..ve sen ne kadar kabullendiysen, bil ki o kadar sendenim!.."

Onlar ayrı.. Onlar uzak duruyorsa.. Onlar "Asimile oluyorsunuz" gazına kolay geliyorlarsa.. "Ermeni ırkını korumanın tek yolu, onlara ortak bir düşman göstermektir. Pratikteki en kolay düşman da, Türkiye ve Türkler'dir" diyenlerin tuzaklarına düşebiliyorlarsa..

Kabahat sadece onlarda mı?..Biz ne kadar kabullendik onları "Biz" olarak, acaba?.. Vicdanımız rahat mı?.

"..ve sen ne kadar kabullendiysen, bil ki o kadar sendenim" diyen Hayko, kendi azınlığı içinde azınlık olduğu bilincinde..

O "Biz" diyenlerden, demek isteyenlerden.. Geçmişin acılarını yaşamış tutucuların onları kabul etmesi mümkün değil. Böyle bir çabaları da yok zaten..

"Onlar öyle kalsınlar Hıncal Ağabey" diyor.. "Biz yeni kuşaklar artık biz olalım!.."

Olacağız be Hayko..

Olacağız.. Hem sizde, hem bizde fazlası ile olan kafatasçılara rağmen olacağız..

Anadolu'nun tüm gençlerinin "Biz Anadoluyuz" diye bağıracağı günleri "ben bile görürüm" diye geçiyor içimden.. Kaşımaktan menfaat uman sayısız tahrikçiye rağmen, "Biz Anadolu olacağız!.."

Bir gün mutlaka Hayko.. Bir gün mutlaka!..

Hakan&Utku'dan Tatil Keyfi
En baba röportaj!..

İlhan Şeşen geçenlerde Demirel'in kapısının önünden geçerken apar topar içeri davet edilmişti. Onun yine verilmiş sadakası varmış. Biz geçen gece uykumuzun en tatlı yerinde kaldırıldık. Ardından Güniz Sokak'ta Baba'nın huzurunda bulduk kendimizi. Biz sorduk o anlattı, biz sormadık o anlattı, biz kaçarken o hala anlatıyordu. İşte yılın en "Baba" röportajı

- Çocuklar gusura bahmayın, uyuyor muydunuz?

- Aman efendim ne demek?! Biz rüyaların en güzel yerinde uyandırılmaya sayenizde alışmış bir milletin ahvadıyız.

- Sizi de yorduk buraya kadar. Nazmiyeee.. Çocuklara gahvaltılık bi şeyler çıkar..

- Neyse siz bizi bırakın da kendinizden bahsedin. Sessizliğinizi nihayet bozdunuz. Biz de başınıza bi şey mi geldi diye endişeleniyorduk.

- Binaenaleyh nadasa çekmiştik kendimizi. Benim köylüm, benim çiftçim de dinlensin dediydik. Ama bir baktım baldırı çıplak mankenlerin babaları bile ekrana çıkmış konuşuyor.

Ben mi suscem?.

- Fazla TV seyrediyorsunuz anlaşılan. En sevdiğiniz şarkı hangisi bu aralar?

- Depresyondayım.. Unutuldum.. Koltuğumdan ayrıldım.. Binaenaleyh çok yalnızııııım.

- Nasıl görüyorsunuz ülkenin gidişatını?

- Ben her şeyi görüyorum. BSG. Yani Baba Sizi Gözetliyor. Halk fakirlikten inliyor. Geceleri inlemelerinden uyuyamıyorum. Uyusunlar diye masal anlatıyorum. Ama hangi birine yetişeyim. Yakında toplu masal seanslarına başlayabilirim.

- Siyasete geri dönüyorsunuz yani. Sizi tekrar meydanlarda görecek miyiz?

- Gerçekler meydana çıkmalıdır. Ben de gerçeğim. O zaman ben de meydana çıkmalıyım. Efsane geri dönüyor. Birileri artık meydanı boş bulamayacak.

- Neler oluyor bize Baba?

- Geçenlerde İlhan Şeşen'i çağırdım. O da aynı soruyu sordu bana. O şarkı bir mesajdır. Herkes beni çağırıyor. Çok fazla konuşma ihtiyacı hissediyorum. Geceleri uykumda bile konuşuyorum.

- Bir reklamda yavru kedinin ölmesi üzerine millet ayağa kalktı, buna ne diyeceksiniz?

- Benim tüyü bitmemiş Van kedim, benim Sivaslı kangalım perişandır. Haklarını yedirmem. Fırat'ın kenarında bir koyun kaybolsa sorumlusu benim. Mesleğe çoban olarak başladım. O zamanki koyunlarım hala arar sorarlar beni. Ama yeni koyunlarım vefasız çıktı.

- Ufacık bir çocuk Aborjin olmak için evden kaçtı. Duydunuz mu?

- Binaenaleyh benim öğrencim benim trendy and friendlyim Aborjin olmak istiyorsa olur. Ama Aborijin olmaktansa AB orijinli vatandaş olmak yeğdir.

- Sizi iyi gördük. Sevindik. Ama başka sorumuz yok. Tanık sizindir.

- Nazmiye balla kaymakla besliyor beni. Taşı sıksam suyunu çıkarırım. Ama taşı sıkmak kimseye hayır getirmez. Bundan sonraki aile fotoğrafımı uydudan çektiricem. Tüm Türkiye'yi o fotoğrafa sokmazsam namerdim.

- Hay Allah kapı ne taraftaydı?

- Bizim evin arkasında bir kuyu var. Suyu ısınmaya başladı. Demek ki birilerinin de suyu ısınmaya başladı. Baba onların depremi olacak. Depremin merkez üssü seçim sandığıdır.

İlk seçimde bütün partiler barajın altında kalır. Ben barajın üstünde kalırım. Çünkü ben Barajlar Kralı'yım, barajda batmam.. Ama ben batmam demek demokrasi eyi değildir demek deeldir. Heeey nereye gidiyorsunuz.? Daha anlatacaklarım var. Hoppala bunlar da gitti. Çabuk bana başka yazarlar bulun. Susturamıyorum kendimi. Anlatacaklarım var. hakanutku@hotmail.com

Pazar Neşesi
Bu hafta Pazar Neşemiz, Yıldırım Tuna'dan gene..

Doktorun bekleme odasında, son derece hasta oldukları her hallerinden belli üç adam oturuyormuş.. Hastalardan birisi 24 saatin 24'ünde de içen bir alkolikmiş.. İkincisi, sigaraları birbirine ekleyen bir tiryaki.. Üçüncü sevişmeden duramayan azgın bir eşcinsel..

Üçünü de uzun uzun muayene eden doktor, sonuçları açıklamak için adamları odasına çağırmış..

"Haberler kötü" demiş.. "Üçünüz de uçurumun kenarındasınız.. Bu alışkanlıklarınızı derhal bırakmanız gerek.. Sen bir yudum daha içersen, sen bir nefes daha çekersen, sen bir daha bir erkekle ilişkiye girersen bittiniz. Orada kalırsınız.. Bakın tane tane tekrar ediyorum.. Aranızdan herhangi biri bu alışkanlığını bir defa, sadece bir defa dahi tekrarlarsa ölecektir.. Hepsi bu kadar.."

Üç kafadar muayenehaneden birlikte çıkmışlar, Yürürlerken bir barın parlak ışıkları, yüksek müzik alkoliği kandırmış.. "Bütün doktorlar palavracıdır. Bayılırlar yasaklamaya" demiş, dalmış içeriye.. Ötekiler de peşinden.. Alkolik bir duble viskiyi kafasına dikmesiyle oraya yığılmış kalmış.. Diğer ikisi dehşet içinde bardan fırlamışlar.. Karmakarışık duygularla yürürlerken kaldırımda yeni yakılmış, dumanı tüten kocaman bir puro görmüşler.. Tiryaki aniden durmuş.. Derin derin bakmaya başlamış, yerdeki puroya..

Eşcinsel tiryakiyi dürtmüş.. "Eğer onu almak için eğilirsen.." demiş "Bil ki, ikimiz de öldük!"

EĞER
..hayatınızı bir şey için feda etseniz gerekse,

o ne olurdu?.

..yaşadığınız bir alkol,

ya da narkotik deneyini yeniden yaşamanız istense, hangisini seçerdiniz?.

..bir tek kişiyi, üzerindeki giysilere rağmen hep çıplak görme şansı size verilse, kimi seçerdiniz?.

SEVDİĞİM LAFLAR
En iyi asker, çarpışmaktan çok yürümesini bilen askerdir.

Napoleon Bonaparte



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır