kapat
10.03.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Değişimin kanunu ne?

Türkiye her tür krizin acısını çekti, bedelini ödedi. Halktan yükselen yenilenme talebinin sebebi budur.

Fakat sistem, insanların devleti ve birbirlerini kazıklama alışkanlıklarına öylesine endeksli ki düzelme kolay olmuyor.

Ama artık yola çıkıldı, ya kendi irademizle veya titile kakıla şeffaf, adil ve namuslu bir yaşamın uygarlık lezzetlerini bizim kuşak da dünya gözü ile görebilecek.

Yolu kısaltmanın çaresi, herkesin istediği değişimi önce kendi hayatında gerçekleştirmeye başlamasıdır.

Sırf bu amaca yönelik sivil toplum örgütleri kuruluyor. Demokratik Değişim Derneği bunlardan biri. Derneğin bülteninde bir öykü okudum:

Kuzey Almanya'nın bir kasabasında bir kadın dolandırıcılıktan yargılanıyor..

Fırıncı Weber, kadının sattığı her kilo yağın 125 gramını çaldığını iddia ediyor.

- İftiradır sayın yargıç, ben her teslimatı, hassas terazimde tartarak yaparım.

- Peki gramlarınız standarda uygun mu?

- Torunum kiloluk dirhemi bahçede oynarken kaybettiğinden beri güvenilir başka bir ölçü kullanıyorum.

- Nasıl yani?.

- Biz ekmeği Bay Weber'in fırınından alırız. Ekmek bir kilo olduğu için bir kefeye onu, öbür kefeye tereyağını koyuyorum..

Yargıç bir terazi getirtiyor, Weber'in ekmeği tartılınca 125 gram eksik geldiği görülüyor. Ve fırıncının halkı kazıklarken kendini de kazıkladığı anlaşılıyor.

Türkiye'de de halâ herkes karşısındakinden namuslu olmasını bekliyor.

Rüşvetten en çok rüşveti verenler, vergi kaçakçılığından hiç vergi vermeyenler, lider sultasından da en çok Partiler ve Seçim yasalarını değiştirmemekte direnen siyasetçiler şikâyetçidir.

Oysa politikacıdan esnafa, bürokrattan sade vatandaşa kadar herkes bilmek zorunda ki, ne ekersen onu biçersin.

"Dünyayı nasıl görmek istiyorsan öyle ol" diyen Gandhi'ye rahmet..

Ölmek ya da ölmemek..

Banka soygunu sırasında öldürülen iki genç adam toprağa verildi.

İstanbul Emniyet Müdürü Özdemir de dediğini yaptı ve koruma görevlisini, yattığı hastanede ziyaret edip alnından öptü.

Bu takdirin sebebi, koruma görevlisinin işini yapıp "kahraman" sayılmayı hak etmesidir. Çünkü Türkiye'de böyleleri az..

Peki korumanın amacı, bankanın parasını çaldırmamak mı, yoksa niyetlenen kişiye bunu hayatıyla ödetmek mi?

AB gibi hedeflerimiz varsa, kaliteyi ayrıntıda arayıp bunun gerektirdiği uzmanlıkları kazanmaya mecburuz.

Soyguncuları kaçırmakla onları öldürmek arasında bin çeşit seçenek vardır.

Dileriz Emniyet Müdürü Özdemir, yakın bir zamanda soyguncuları öldürebilecekken onları ayaklarından vurarak yakalama becerisi kazanmış kahramanları kucaklama şansını elde eder.

Görevi gereği de olsa adam öldürenleri kahramanlaştıran bir toplum olmayalım..

Hayatı "Ölmek ya da ölmemek; işte bütün mesele bu!" basitliğine indirerek nereye gidebiliriz?



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır