kapat
10.03.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Avrupa anlamıyor!

Mesut Yılmaz, "AB'ye girmiş bir Türkiye'de artık bir meslek okulu niteliğine gelmiş olan imam-hatip kız liselerinin önünde başörtüsü takıyor diye polisler 13 yaşındaki kızları kovalamayacaklar" demiş.

Bir politikacı aczini ancak bu kadar güzel ifade edebilirdi.

Üstelik bu politikacı, herhangi bir politikacı değil. Koalisyon ortağı bir partinin genel başkanı, Başbakan Yardımcısı... Dahası, sözünü ettiği kız çocuklarına kelepçe takan polis, kendi partisinden bir bakanının emrinde.

Polis imam hatip liseleri önündeki öğrenci kızların başörtülerini çekiştirip bileklerine kelepçe vuruyor; o ülkenin Başbakan Yardımcısı "AB gelsin de bu kızları zulümden kurtarsın" diye bekliyor!

Bekleyen sadece o mu?

Başörtüsü yasağını sadece ANAP değil; MHP de istemiyor. DYP de istemiyor. Saadet Partisi ve AK Parti de istemiyor. Bu partiler biraraya geldiklerinde bırakın Meclis'ten kanun çıkarmayı Anayasa'yı bile değiştirebiliyor. Ama bunu yapamıyorlar. Çünkü bu ülkeyi onlar idare etmiyorlar.

Hiç değilse açık yüreklilikle ortaya çıkıp kimin idare ettiğini söyleseler.

Bunu bile yapamıyorlar.

***
İşin bir başka tarafı da şu ki, aslında ben Avrupa Birliği'nin imam hatip lisesi öğrencilerinin derdine derman olacağından da şüpheliyim.

Çünkü Avrupalılar ne yazık ki bu konuyu hiç anlamıyor.

Kokoreçimizi bile dert ediyor da, Türkiye'nin en gaddar ve en yaygın demokrasi ihlali karşısında kılı kıpırdamıyor.

Şimdi, en temel ilkesi kişi hak ve hürriyetlerinin korunması olan Avrupa Birliği'ne sormak lazım; Din ve vicdan özgürlüğünün en temel insan hakkı olduğu sizin kitabınızda yazmıyor mu? Bir insanın inancı gereği başını örtmesi din ve vicdan özgürlüğünün bir parçası sayılmıyor mu? Özel olarak dini eğitim yapmak için kurulmuş okullarda dinin vecibelerinin yasaklanması sizin ilkelerinize sığıyor mu?

Öyleyse neden, sokak köpeklerine kötü muamele etsek kaşınızı çatıyorsunuz da, yıllardır gözünüzün önünde sürüp giden bu zulüm sizi hiç etkilemiyor?

Hadi daha iyi anlamanız için, sizden bir örnek vereyim: Yüzlerce polis ellerinde coplarla okuluna gitmek üzere toplanmış rahibelerin üzerine saldırıp üzerlerindeki siyah giysileri parçalıyor, ellerine kelepçe takıp gözaltına alıyor. Neden diye soruyorsunuz, "Bu kapkara giysiler, ortaçağın dinsel yobazlığının Aydınlanma'ya meydan okuyuşunun simgesidir" diyor.

Tutumunuz ne olurdu acaba?

***
Aslında AB'nin bu çifte standardının sebebi çok da meçhul değil.

Başörtülü kadın fotoğrafı, tıpkı bizim "yeminli laikçiler"imiz gibi, Avrupalı'ya da antipatik geliyor. Tıpkı onlar da bizimkiler gibi, başörtülü kadın gördüler mi, tüyleri diken diken oluyor, haçlı ruhları depreşiyor, şeriat paranoyasına kapılıyorlar.

Çokkültürlülük, tolerans, empati adına bildikleri ne varsa unutup şeriat paranoyasıyla titremeye başlıyorlar.

Türbanın, Türkiye'deki genç Müslüman kadınların kendilerine özgü bir modernleşme biçimi olduğunu; Müslüman kimliklerini reddetmeksizin, evlerinden çıkarak kamu hayatına atılmalarını; üretimde, politikada, sosyal hayatta yer almalarını sağladığını görmüyorlar.

Belki de bundan daha önemlisi; ne türbanın savunulmasının artık inanç özgürlüğünün savunulmasının sembolü haline geldiğinin farkındalar, ne de inanç özgürlüğünün savunulmasının Türkiye'nin özgürleşme mücadelesinde kilit mesele haline geldiğinin...

Türbanın serbest bırakılmasının, totaliter direncin kırılacağı, devlet/birey ilişkilerinde yeni bir döneme adım atabileceğimiz nokta olduğunu hiç mi hiç anlamıyorlar.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır