kapat
10.03.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Jiya (yaşa) Benazir

İkinci başkanlık seçimine hazırlanan Benazir'in Lahor'daki yürüyüşünde yanındaydım. Muhalİfler beni ve Benazir'i itip yerlerde sürükledi. Nasıl kurtulduğu-muzu hâlâ hatırlamıyorum

İki kere başbakanlık yapan, iki kere hapiste yatan ve birkaç yıldan beri yine sürgün hayatı yaşayan Benazir Butto ile ne zaman beraber olsam heyecanlı dakikalar yaşıyorum. İki gün önce Kadınlar Günü hengamesinden canımızı zor kurtardıktan sonra Benazir'le eski günleri andık. Kâh güldük, kâh hüzünlendik. "Ne şanslısın; annemle aynı yaştasın ama o Alzhaimer'den dolayı beni bile tanımıyor" dedi. Babası Zülfikar Butto ile hapiste aylarca yatarken iltihaplı kulağından akan kanlar yüzünden bile General Ziya'nın affını kabul etmeyen Benazir: "Babam asılmadan bir gün önce evden temiz giysilerini getirtmişti. Son gecesinde bile yanında kalmama izin vermediler. Onu götürürlerken çektiğim acıyı anlatamam" derken ağlamıştı. Başbakan olduktan sonra 34 yaşındayken annesi ve teyzesinin ısrarıyla evlenmeye karar veren Benazir, Asıf Zerdari'ye nasıl âşık olduğunu anlatırken yanakları pembe pembeydi. (Zaten bebekken çok renkli olduğundan ona Pinky -pembe- derlermiş)

Benazir: "Damat adayı Asıf, Londra'daki evimize girerken bir arı, yüzümü soktu. Daha oturmadan beni arabasına attığı gibi bir hastaneye götürdü. O ilgisi yetti; ona âşık oldum."

DÜĞÜNDE TAHT ÇÖKTÜ
Pakistan'da düğünlerin 3 gün 3 gece sürmesi geleneğine Benazir de uymak zorundaydı. Baba evinin muazzam bahçesi baştan başa halılarla kaplanmış, ağaçlar ışıklandırılmıştı.

Kadınların bir gece önce kına yakılan elleriyle giysileri uyumluydu. Erkekler rengarenk giysileri içinde bir maskeli baloya gelmiş gibiydiler.

Benazir harikulâde işlemeli kırmızı gelinliğiyle aileleri için kurulan tahtta eşiyle oturmuş, tebrikleri kabul ediyordu. Üçüncü ve son düğün gecesi Asıf Zerdari'nin evinde yapılıyordu. Orada da yerden bir metre yükseklikte kurulan tahtta Benazir, yine çok şık bir beyaz gelinlik içinde hediyelerini sunan konuklara teşekkür ediyordu.

Sıra tam bana gelmişti. Benazir'i yanağından öperken, Ecevit'in hatırını sordu. Ağzımı açamadan bir çatırtı oldu; konukların ağırlığını çekemeyen tahtın ön tarafı çöktü. Kendimi yaşlı bir Pakistanlı'nın kucağında buldum. O durmadan sanki kendi suçuymuş gibi benden özür diliyor; kaybolan gözlüğünü aramaya çalışıyordu.

Benazir ve eşi düğünden sonra İstanbul'a geldikleri zaman Boğaz'da yat gezisi yapmıştık. Orada herkese oturdukları koltuktan bizim düşüşümüzü nasıl seyrettiklerini Asıf Zerdari anlatmıştı.

Cuma günü buluşunca Benazir; "Hatırlıyor musun, Asıf ne şakacı bir adamdı. Sekiz buçuk yıldır hapiste. Ona suç uydurmaya çalışıyorlar ve mahkeme yapmıyorlar. Ben de senin tanıdığın üç çocuğumla sürgün hayatı yaşıyorum" derken çok mahzundu.

Taliban'a başbakanlığı zamanında yardım ettiği için şimdi çok pişman olan Benazir; "Siyaseti dinle karıştırmanın ne büyük facialar doğurduğunu gördük. Babam bana daima 'Atatürk'ün yaşamını incele; onun ilkelerine sadık kal' derdi. İslam adı altında böyle cinayetler işleneceği kimin aklına gelirdi?" dedi.

İkinci başbakanlık seçimine hazırlanırken Nawaz Şerif'e karşı harekete geçen Benazir, Lahor'daki uzun yürüyüşe gelmemi istemişti.

LAHOR'U UNUTTUN MU?
Kötü günlerinde yanında olmak için çok zor bir yolculuğu göze bugün alacağımı sanmam. Ama mecliste, kendi yokluğunda onu temsil eden annesinin de bu yürüyüşe katılacağını söyleyince bu davete "hayır" diyemezdim.

Benazir'in Türkiye'den her dönüşte 24 kutu baklava götürdüğünü bildiğim için bir valiz baklavayla Lahor'daki uzun yürüyüşe katıldım.

Binlerce kişiye, Jiya (yaşa) Benazir dedirten konuşmaları harikaydı. Ama beş dakika dinlenmek üzere çadıra giren Benazir "Leylâ, çabuk bana baklava yetiştir" diyor; 5-10 taneyi âdeta yutuyordu. Sonra göz kırparak hamile olduğunu kulağıma fısıldamıştı. Lahor, kendimi halkın yanında hissettiğim çok heyecanlı bir yürüyüştü. Ancak Benazir'le beni muhalifler yere itip sürüklemeye başlayınca nasıl kurtulduğumuzu hâlâ hatırlamıyorum. Hele annesinin kurşunlanan arabadan sağ salim çıkmasına aklım bir türlü ermedi.

O yüzden 8 Mart Kadınlar Günü arabaya yumruk, şişe, tekme atanlar hakkında ne hissettiğini soran genç meslektaşlarıma Benazir gülerek şu yanıtı verdi: "Leylâ, onlara Lahor'u anlat."

Anlatmadım ama bir daha Lahor'a çağırırsa gitmem; ancak şimdi yaşadığı Dubai'ye zevkle gideceğimi söyledim.

Leyla UMUR



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır