kapat
03.03.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Biz gazeteciler...

Değerli okurlarımız, bugün sizlere bizlerin nasıl çalıştığımızı anlatmak istedik.. Çünkü, neredeyse, yabancılarla konuşmanın suç sayılması gerektiğine ilişkin bir hava var sanki..

Özellikle dış politika ile ilgilenen gazetecilerin yabancı ülke büyükelçileri ile ilişki kurmaları, yemek yemeleri, görüş alışverişinde bulunmaları gayet doğaldır.. Bu konularda yazı yazan kişiler, eğer bu tür ilişkileri yoksa, zaten işlerini iyi yapmıyorlardır.. Gazeteciler yabancılarla konuşurken, özellikle onların Türkiye'ye yaklaşımlarını dinler. Bu dinlediklerini de bazen isim vererek, bazen vermeyerek, bu karşı tarafın isteğine bağlıdır, yazar ve okuyucusuna duyurur.. Bütün dünyada bu iş böyle yürür..

Ben de defalarca, pek çok ülkenin büyükelçisi ile yemek yedim, konuştum.. ABD'de de, sadece yabancı diplomatların değil, ama CIA görevlilerinin de hazır bulunduğu konferanslarda konuşmacı oldum.. Londra'da da aynı işi yaptım.. İsrailli, İngiliz, Fransız, Alman, Amerikalı, Rus yani hemen her milletten yabancı diplomat tanıdım.. Zaman zaman sert tartışmalar da yaşanır bu tür görüşmelerde.. Yabancı büyükelçilerin Türkiye'ye yaklaşımında bir yanlışlık gördüğümüz zaman da, bunu hemen yüzlerine söyler gazeteci.. Hasan Cemal, Almanya'nın eski büyükelçisi ile Park Şamdan'daki yemeği mutlaka hatırlıyordur.. Bu yüzden de, bizim söylediklerimizin pek çoğu, şu anda yabancı ülkelerin Dışişleri Bakanlıkları arşivlerinde bulunmaktadır.. Kimsenin vatanı sattığı filan yok.. Gazeteci o büyükelçiye söylediklerini kendi sütununda yazmaktadır zaten.. Bizler de Ankara'nın bazı konularda politikasını eleştiriyoruz.. Yazıyoruz da..

Biz, Dışişleri Bakanlığı'nda düzenlenen beyin fırtınalarına katılma şansı bulan gazeteciler arasındayız.. Burada konuşulanları, o gazeteci, bırakın bir yabancıya söylemeyi veya gazetesinde yazmayı, kendine bile tekrar etmez.. Kendisine orada söylenenler, bir tür "yeni düşünce pencereleri açmak" gibidir.. Bu sayede gazeteci, ileride bir konuda yorum yaparken, bu pencerelerden görünen manzarayı da hatırlayarak, yorum yapar..

Türkiye'nin yurt dışındaki diplomatları da, bulundukları ülkelerdeki gazetecilerle görüşür, dostluklar kurarlar.. Bu da son derece doğaldır.. İşleri gereği bunu yaparlar ve sonucu, bizim Dışişleri'nin ilgili dairesine "Filanca gazetenin yazarı falanca ile görüşülmüş ve şu hususlar öne çıkmıştır" diye görüşmeyi anlatırlar.. Merkezi bilgilendirirler..

Karen Fogg olayına gelince, şimdi size bir bilgi verelim; Ankara, bayan Fogg'un e-mail rezaletinin ortaya çıkmasından önce, kendisinin geri alınması için gerekli girişimleri yapma kararı almıştı.. Çünkü, bayan Fogg'un bazı sözleri, davranışları ve girişimleri, "diplomatlık mesleği ile bağdaşmaz" olarak görülüyordu.. Tam bu girişimler başlayacaktı ki, meşhur e-mail işi patladı.. Bu yüzden de geri alınması girişimi, "diplomatik teamüller gereği" bir süre için donduruldu..

Ben, Karen Fogg ile bir kere Sultanahmet'te yemek yedim.. Söyledikleri, tahlilleri pek sağlıklı değildi.. Bunu da kendisine söyledim o yemekte.. Türkiye'de görev yapan bazı başka yabancı diplomatlar da yanlışlar yapmışlardır.. Toplumun sadece bir kesimi ile temas kurmuşlar ve bu yüzden de başkentlerine, Türkiye ile ilgili yanlış bilgi göndermişlerdir.. Bu geçmişte yaşandığı gibi bayan Fogg olayında da yaşanmıştır.. Ve hiç şüpheniz olmasın ki, ileride de yaşanacaktır..

Artık bu konuları bırakalım.. İsteyen fikrini rahatça söylesin.. Söyledikleri fikir bize ne kadar ters gelse de, komik gelse de, uygulanması mümkün olmasa da, onları dinleyelim.. ODTÜ'de Kemal Derviş'in gösterdiği olgunluğu hepimiz gösterelim.. Onlara, "Yanlış düşünüyorsunuz. Çünkü" diyerek kendi görüşlerimizi anlatalım..

AB Parlamentosu'nun saçma sapan kararı üzerine bu kadar çok konuşacağımıza, sakin sakin, "Kararı ciddiye almıyoruz.. Çünkü saçmalıktır ve ciddiye alınacak hiçbir tarafı yoktur" desek, iş bitecek.. Ama iç politikanın gözü kör olsun..

Bugün sizleri bizim dünyamız ile başbaşa bıraktık.. Zaman zaman da bunu yapacağız bundan böyle..



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır