kapat
03.03.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

78 yılda 1956 kişiyi ipe gönderdik

Kanuna karşı çıkarak şapka takmamanın cezasının bile idam olduğu dönemlerden gelen Türkiye, 19 yıldır idam sehpası kurmuyor. İnfazların 1286'sı İstiklal Mahkemeleri döneminde
Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne giriş sürecinde yeniden tartışılmaya başlayan idam cezası siyasi kriz haline geldi. Siyasiler idamın kaldırılıp kaldırılmamasını tartışa dursun, biz Türklerin tarih sahnesinde devlet olarak varolduklarından beri uygulanan idam cezasının bilançosunu gözler önüne sereceğiz. Bunu yaparken de önce kısaca Türk tarihinin derinliklerine inmeyi tercih ettik. İdam cezası, Türk devlet geleneğinde öncelikli olarak vatana ihanet suçuna karşı ve hanedanın devamını sağlamak için uygulandı. Türk hakanları çocuklarına "hükümdarlığında gözü olan oğlun da olsa kökünü kurut" şeklinde vasiyetnameler bıraktı. İslamiyetin kabulüyle birlikte ölüm cezası dini bir kimlik de kazandı. Osmanlı Devleti döneminde padişahlar tahtını sağlama almak için 63 hanedan üyesini boğdurdu. 44 sadrazam da padişahın gazabına uğrayarak idam edildi.

GENÇ TC VE İDAMLAR
Türkiye'de idamın tarihinin incelenmesi konusunda avukat ve insan hakları savunucusu olan eski SHP Ankara Milletvekili Kamil Ateşoğulları'nın "Ölüm Cezası-Bir İnsanlık Suçu" adlı kitabı önemli bir kaynak oluşturuyor. Ateşoğulları'nın bu araştırması, Cumhuriyet döneminde 1956 kişi hakkında idam kararı verilerek devlet eliyle "ipe gönderildiğini" ortaya koyuyor. Cumhuriyet dönemindeki idam kararlarının 1286'sı özel yetkilerle donatılmış ve anında infaz yetkisine sahip İstiklal Mahkemeleri tarafından verildi. Bir dönem şapka kanununa muhalefet etmenin bile idamla cezalandırıldığı genç Türkiye Cumhuriyeti'nde idam edilenler arasında bir başbakan ve 15 milletvekili de bulunuyor.

19 YILDIR SEHPA YOK
Ancak idam cezası son anayasa değişiklikleri ile terör, yakın savaş ve savaş hali suçları dışında kaldırıldı. Bugün ise tümüyle kaldırılması tartışılıyor. Türkiye'de son yıllarda idam kararı verilmesine rağmen tam 19 yıldır cezalar infaz edilmiyor. En son 6 Kasım 1983 tarihinde biri Buca Kapalı Cezaevi diğeri Bursa Kapalı Cezaevi'nde iki darağacı kuruldu. Türk Ceza Yasası'nın 146. maddesi uyarınca idama mahkum edilen politik suçlu İlyas Has ile Hıdır Aslan, devlet eliyle asılan son mahkum oldu.

Bugün halen TBMM Adalet Komisyonu'nda ise 35'i siyasi olmak üzere toplam 63 idam tezkeresi bekliyor. Terör suçları hariç idam cezası Anayasa'dan çıkarıldığı için bu dosyaların yarısından fazlası Adalet Bakanlığı tarafından geri çekilecek. İdam cezasının temelli kaldırılması durumunda ise kalan 35 tezkere de düşecek.

DARBELER İDAMI ARTIRDI
Türkiye'de idam cezaları genellikle askeri darbelerin olduğu dönemlerde yoğunlaşıyor. 12 Eylül 1980 askeri harekatının ardından da bir süre askıya alınan idam kararları hızla uygulandı. 12 Eylül 1980 ile 6 Kasım 1983 tarihleri arasında 30'u politik suçlu, 24'ü adi/adli suçlu, 1 Asala militanı olmak üzere olmak üzere toplam 56 kişi hakkında idam cezası verildi. Mehmet Ali Ağca ve Hasan Karaköse firar ettiğinden dolayı, bazı hükümlüler ise cezaevinde öldüğü için bu dönemde ancak 50 idam kararı infaz edilebildi.

12 Mart 1971 ile 14 Ekim 1980 döneminde ise 3'ü politik hükümlü olmak üzere toplam 17 idam cezası uygulandı. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, 12 Mart'ın kurban aldığı politik hükümlüler olarak tarihe geçti. Siyasi tarihçiler, bu üç idamı 1960 ihtilalinde idam edilen Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'a misilleme olarak yorumladı. 27 Mayıs 1960 ihtilali de Türkiye'nin tarihe "Başbakanını asan ülke" olarak geçmesini sağladı. Bu dönemde Milli Birlik Komitesi döneminde 13, Kurucu Meclis döneminde 3'ü siyasi hükümlü olmak üzere 12 kişi idam edildi. Bunlardan Başbakan Adnan Menderes, ve bakanlar Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ın infazları 17 Eylül 1961 tarihinde gerçekleştirildi. 27 Mayıs'tan sonra 15 Eylül 1961 ve 12 Mart 1971 tarihleri arasında ise toplam TBMM 45 idam kararına onay verdi. TBMM'nin onayıyla 1922 ile 1960 yılları arasında toplam 500 idam infazı gerçekleştirildi.

Halka açık idam
Türkiye'de idam cezaları 1955 yılına kadar "ibret olsun" diye halka açık alanlarda infaz edildi. Cezaların İnfazı Hakkında Yasa'nın yürürlüğe girdiği 15 Temmuz 1955'te bu uygulama kaldırıldı. En son açık infaz ise 14 Nisan 1955'te casusluk suçundan Hayati Karaşahin'e uygulandı. Ankara Samanpazarı meydanında kurulan darağacında cellatlık görevini gönüllü olarak Keskin Adliyesi odacılarından Sadi Saçık yaptı. Meraklıların hıncahınç doldurduğu meydanda, Rus casusluğuyla suçlanan idam mahkumunun önce vasiyeti gereği altın dişleri söküldü. İdam edilen casus, kızına bakması için Hamiyet Yüceses'e de bir mektup bıraktı.

Rolü bile büyük bir acı verdi
"Hoşçakal Yarın" isimli sinema filminde Deniz Gezmiş rolünü üstlenen oyuncu ve CHP Parti Meclisi üyesi Berhan Şimşek, idam sahnesinin çekildiği dakikaları, "Hayatımda duyduğum en büyük acılardan biriydi" sözleri ile tarif etti. Filmin idam anını yansıtan son sahnesinde boynuna ip geçirilen Şimşek, üstlendiği rolün kendisine tipi ve siyasi görüşleri nedeniyle teklif edildiğini belirterek şunları anlattı: "Bana ne hissettiğim çok soruldu. Bence böyle bir soru abesle iştigal. Ne hissedebilirim ki? Hayatımda duyduğum en büyük acılardan biriydi. Sakallarımın uzadığını hissettim. O'na bir kez daha saygı duydum. Sette 250 kişi vardı. Kimse nefes almıyordu."

Hücrede 8 yıl idamı bekledim
1979'da Bahçelievler katliamı nedeniyle idam cezasına çarptırılan ve 8 yıl hücrede kaldıktan sonra serbest kalan ülkücü İbrahim Çiftçi psikolojik olarak yıkılmaktan siyasi mücadele sayesinde kurtulduğunu düşünüyor. Çiftçi, yaşadığı 8 yılı ise şöyle anlatıyor: "1979 yılının 3 Ağustos günüydü. Saat 11.30. Kıdemli Albay Hamdi Sevinç başkanlığında toplanan Ankara 1 Numaralı Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi, önceden hazırladıkları gerekçeli kararı elime tutuşturup idam cezası verdiklerini söylediler. Ben de gülerek, 'Canınız sağ olsun. Karar uygulama safhasına girmeyecek, ben yaşayacağım ve sizi yöneteceğim. Türksüz bir dünyanın mevcudiyetini düşünmekten çok dünyanın Türklük tarafından batırılmasını daha uygun bulurum, bu fikre sahip olmaktan da gurur duyarım. Ya tam susturacağız, ya kan kusturacağız' dedim. Kelime kelime, saniye saniye hatırlıyorum. Gazeteler ölümle alay etti diye yazdılar. Gerçekten verilen kararla alay etmiştim. Hukuk ve adaleti, vicdanlarını bir yana itip siyasi karar vermişlerdi.

İŞKENCE CABASI
Hücrede 8 yıl idamı bekledim. Kolay iş değil tabii. Yeise kapıldığım günler oldu. Ancak siyasi mücadele, psikolojik mücadele beni ayakta tuttu. İşkence, eziyet gördük, falakaya yatırıldık, köpeklerle boğuştuk. Her gün bir subay gelip 'hazır mısın asılacaksın' diyordu. Kapıya vurup 'idamlıklar, gidiciler' diyordu. Bu atmosferde etkilenmemek mümkün değil. Ama ümitsizliğe düşmedim hiç. Genciz o zaman, istikbal yerine ölümü düşünmek, umutlarımın tükenişi, ölüme gidip gelmek ancak yaşanılınca anlaşılacak duygular. Ama, bizleri Allah ve ideolojik inancımız ayakta tuttu ve içerdeki psikolojik mücadelemizi perçinledi. O ortamda ağlanıp sızlanabilirdik ama, bunu o zaman zaaf olarak gördüğümüz için askerlerle de mücadele ettiğimiz için hiç ağlamadım."

Hiçbir savcı idama sevinmez
Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın idamını talep eden savcı olarak tarihe geçen DYP eski Milletvekili Baki Tuğ'un, "Denizler'den APO'ya" adlı kitabında dile getirdiği görüşler, bir insanı ipe götürmenin, siyasi görüşü ne olursa olsun herkesi duygusal anlamda "çelişkiye" sürüklediğini ortaya koyuyor. Tuğ kitabında, idam cezasını ısrarla savunmasına karşın, "Hiçbir savcı talep ettiği idam isteminden, hiçbir hakim de verdiği idam kararından mutlu olmaz" vurgulamasını yapıyor. Tuğ, kitabında, idam cezası ve Gezmiş ile arkadaşlarının idamına ilişkin şu görüşleri dile getiriyor:

"TCK'nın 146. Maddesi demokratik sistemin, hukuk devletinin, anayasal düzenin ve TBMM'nin teminatıdır. Bu suçu işleyenler kim olursa olsun, bu suçun cezası idamdır. Savcı ve hakimler de ona göre görev yapar. Olay bu kadar açık ve nettir.

Şu hususu aklı başında her insan bilmelidir. Hiçbir savcı talep ettiği idam isteminden, hiçbir hakim de verdiği idam kararından mutlu olmaz. Olması da mümkün değildir. Savcı da insandır, hakim de insandır. Onlar da ister ki, cenabı hakkın verdiği canı, emaneti, yine cenabı hak alsın. Ancak acı da olsa, zor da olsa bu görev birileri tarafından millet adına yerine getirilecekti. Kötü veya iyi şans bizim karşımıza çıkmıştır."

"VİCDANIM RAHAT"
"Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının davasında Baki Tuğ ikinci savcıdır. Davanın asıl savcısı vardır. Düşünce yapısı itibariyle sosyal demokrat bir yapıya sahiptir. Adalet anlayışı konusundaki davranışı, Hz. Ömer adaletidir.

Bu görevli iddianamesini yazmış, dosya mahkemeye gönderilmiş, mahkeme karar vermiş. Yargıtay kararı tasdik etmiş, TBMM kararı onaylamış, infaz savcısı da infazları yapmıştır. Bu olayda Baki Tuğ'un katkısı nedir? Özde katkısı yoktur. Ancak hedefte Tuğ vardır. Neden vardır? Baki Tuğ kendilerine vasıta olmamıştır, Tuğ'u kullanamamışlardır. Milliyetçi düşünceyi öz olarak yaşamaktadır. Ancak Tuğ'un bir özelliği vardır. Göreve başladığı anda düşünce yapısı donar. Görev anlayışı aslan pençesi, düşünce yapısı ise bayrağıdır. Bu iki anlayış adalet duygusunu imbikten damıtık su süzer gibi süzer. Adalet duygusunu kristalize eder. Vicdanları rahattır. İşte Tuğ ile arkadaşlarının gönül rahatlığı buradadır."

Yarın:

* Ülkücülerin avukatı Can Özbay gecenin 12'sinde dönemin Adalet Bakanı Menteş'in kapısını neden kırdı?
* Özbay'ın müvekkili Bülent Orkan'ın idamı neden durdurulamadı?
* 12 eylül döneminde bir eri vurmaktan ölüm cezasına çarptırılan Erdal Eren nasıl asıldı?
* Türkiye'de idamlarda hangi kurallar geçerli?
* Hangi milletvekilleri asıldı?



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır