İlk maç sonrasında, sonuçtan memnun olmayan Liverpool, rövanş için, "Galatasaray'da Mondragon bir kez daha böyle oynayamaz" diyerek, bu maçın altyapı tesellisini üretti. Ama ilk maça göre öyle hipnotize oldular ki, kendi gazetelerine verdikleri beyanatlarda vurguladıkları gibi, "Kaleye şut bile atamazlar. Biraz daha yaklaşalım" derken pozisyonları bozulabilir. Nitekim takıma moral kazandırmak için maç sonrası akıllı yolu şöyle buldular: "Ümit Karan ve Emre Aşık'ın oynayamaması lehimizedir."

Galatasaray ilk maçta rakip kaleye doğru dürüst şut atamadı. Ama İngilizlerin kulağında, "Ali Sami Yen Cehennemi" Leeds maçından beri kaybolmuyor. Galatasaray'ın da bu maçta en büyük şansı, İngiltere 21 Yaş altı Milli Takım kalecisi Kirkland'ın acemi olarak bekçilik yapmasıdır. Onu bu maçta da oynatmaya mecbur kaldılar. 6 gün önce kaledeki bütün müdahalelerde adalelerini yumuşatamadı, rahatlayamadı. Ve ayrıca kaleden degaj yaparken topu Ümit'e çarptırdı. Ümit biraz kurnaz olsaydı, bu gol pası olabilirdi.

Liverpool, son zamanlarda kendi sahasında başarılı değil. Ama 2 deplasman maçında 10 gol attı. Ayrıca Şampiyonlar Ligi'nde Sparta Prag'dan sonra en az sarı kart gören takım.

İsabetli paslar bitirir
Ama Liverpool'un bu maçta belgesel bazı sıkıntıları var; birincisi, İngiliz Milli Takım antrenörü Ericksson, maç kazanmak için çabuk kontratak, yani en hızlı şekilde topu rakip alana ulaştırmak istiyor. Ve bu düşüncenin gözbebekleri de Gerrard&Owen ikilisi. Ama Gerrard sakatlandı. Owen da zaten oynayan değil, oynatılan bir futbolcu.

Üstelik Galatasaray maçında da topa çok ürkek vurdular. Orta alanda da rakibe pres anlayışları top oynamaya müsait bir rahatlık sağlıyor. Nitekim çabuk top çeviren takım karşısında bocalıyorlar. Barcelona, 66 saniyede 29 pas yaptı ve golü attı. Bu özellikle sahalarında ilk kez yenildiler. Galatasaray da ilk 20 dakika benzer isabetli pasla top çevirince duraladılar.

Bir de, sahip oldukları dünyanın en gözde antrenörü Houllier'in geçirdiği kalp rahatsızlığı yüzünden ilk maçta ikinci bir üretici taktikle Galatasaray'ı zorlamayı deneyemediler. O kadar ki, oyun kurmak için sahaya çıkardıkları Xavier, Hasan tarafından boğuldu, geriden ikinci bir şut ayağı taşıyamadılar.

Galatasaray, inanılmaz eksiklerine rağmen gerçekten çok takdir edilecek bir moral güçle hem usta rakiplere, hem de maalesef her gün kendilerini kötüleyen bazı yazarlara karşı direniyor. Üstelik her maçlarında doğa şartları bile aleyhlerine değişiyor. Onların bu ülkeyi sevindiren başarılarını alkışlıyoruz. Bu morale ihtiyaçları var, onu vermesini bilelim.