kapat
26.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
Limasollu
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
"Bugünlerin yarını var"

Kemal Derviş, geçtiğimiz günlerde bir konuşmasında, Türkiye' deki döviz kuru rejimine yönelik bir ifadede bulundu: "2-3 yıl daha böyle gidecek." Şimdiye kadar politikacıların her söylediğini ciddiye almamayı öğrendik ama söyleyen Kemal Derviş olunca durum biraz farklı. "2-3 yıl daha böyle gidecek" ifadesinden değişik anlamlar çıkarmak mümkün: Derviş döviz kurlarındaki oynaklığın 2-3 yıl daha devam edeceğini öngörüyor olabilir. Ekonomideki nominal değişkenlerin istikrar kazanmasıyla birlikte kurlardaki oynaklığın azalacağını, bunun da 2-3 yıl alacağını ima eden bir öngörü. Bir başka ihtimal ise, döviz kuru rejiminin 2-3 yıl sonra değişmesine yönelik bir isteğin, niyetin açığa vurulmasıdır.

Döviz kuru, faizler, ekonomik büyüme, şirketlerin beklenen kârları, göreceli fiyatlar, üretkenlik, istihdam gibi değişkenlerin kendi içsel dinamikleri, birbirleriyle olan ilişkileri ve etkileşimleri "iktisat biliminin" konu alanını oluşturuyor. Bu konularda yapılmış sayısız uygulamalı çalışma, çıkış noktasını uzun yılların birikimiyle oluşmuş "teorik iktisadi bilgi kümesinden" alıyor. İktisadi konularda yapılan iddialı analiz ya da önermelerin de temelinde, arka planında, bu "bilgi kümesinden" yeterince nasibini almış, disiplinli düşünme alışkanlığı edinmiş bir "kafanın" olması gerekiyor. Bu anlamda, ekonomiden sorumlu Bakan'ın profesyonel bir iktisatçı olması Türkiye için bir şans olarak değerlendirilebilir.

Son beş yılda anlamlı bir kişi başına reel gelir artışı sağlanamayan Türkiye ekonomisinde, yaşanan krizlerle birlikte pek çok insanın toplam varlığında ve reel gelirinde meydana gelen ciddi azalmalar "iktisat ve finans" konularına olan ilgiyi de artırdı. Başka bir deyişle, iktisat ve finans "popüler" oldu. Bunun sonucunda da; uzun yıllardır iktisatçıların anlayıp, algılayıp, formel bir çerçeveye koymakta zorlandığı pek çok konu ayak üstü sohbetlerde ve çay molalarında yüzde yüz 'kesinlikle' çözülmeye başlandı! Son aylardaki döviz kuru rejimi tartışmaları bunun en güzel örneği.

Bu tartışmaların çoğunda, uygulanmakta olan kur politikasının "bütün zamanların en iyi, vazgeçilmez, sorgulanmaz kur politikası" olduğunu öne sürenler bir cephede yer alıyor. Diğer cephede ise, belki de son yirmi yılın alışkanlığını terk edememekten dolayı, döviz kurlarına doğrudan ya da dolaylı müdahaleyi savunanlar var. Her iki tarafın da tezlerini savunurken öne sürdüğü argümanların pek çoğu, "profesyonel iktisatçıların" ağızlarını açık bırakacak düzeyde. Ortaya çıkan tablo "ilkokul münazaralarına" benziyor. Sesi daha çok çıkan ve şu ya da bu şekilde "seyirciyi yakalayan"; anekdot, fıkra, atasözü, vecizelerle konuşmalarını süsleyebilen ve gömleğinin kolası daha düzgün olanlar "kazanıyor".

Böyle bir ortamda, şimdi uygulanmakta olan kur rejiminin bugünlerde anlamlı olduğunu ama bir süre sonra değiştirilmesi gerektiğini öne sürenleri pek dinleyen olmayacak galiba. İçinde bulunduğumuz dönemde, özellikle "sıcak para" politikası alışkanlığını kırmak için elzem olan bu kur politikası 2-3 yıl sonra değişebilir. Hatta değişmelidir de. Bu program bir süre sonra malum nedenlerle sona erecektir. Bir süre sonra, geçen Mart ayında "seçenek" olan bazı şeyler artık "zorunluluk" olacaktır. Belki o zaman Türkiye, daha güçlü bir siyasi iradeyle, Avrupa Birliği'ne katılım için kendisine daha kesin ekonomik hedefler koyacak, bu hedeflerin gerçekleşmesiyle birlikte de para birimi olarak Euro'yu seçeceğini ilan edecektir. Yani, Türkiye bir süre sonra Merkez Bankası'nı kapatacaktır. Ama o zamana kadar, Kemal Derviş'in dediği gibi, "2-3 yıl daha böyle gidecek".



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır