kapat
26.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
Limasollu
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
İkinci cemre, kar olup düştü başımıza..

Biz havalara bakıp "Tırılım tıştan, kurtulduk kuştan.." diye sevinirken, bayramın dördüncü günü tipiye yakalandık.. Hesapta "Yağmur yağarsa kış değil mi? Kişi halini bilse hoş değil mi?" deyip Meteoroloji'ye yüklenmek vardı ama..

Bayramı da hay huy ile geçirdik işte.. Arife günü bir bütçe yapmışım.. Cepte tam 67 milyon lira var.. Arabanın deposu dolu.. Rejim yaptığımızdan halis kıvırcık koyun gibi kendimizi ota mota vurmuşuz..

Hesaba göre mutfak masrafı olmaz.. Geriye gazete, ekmek neyim kalıyor.. Eve durduk yere gelip el öpmeye kalkışan mahalle çocukları olmazsa gül gibi idare ederiz, fikrindeydim..

***
Nitekim haklı çıktım.. Koca bayramı, sadece kendimle bayramlaşmak şartıyla bitirdik.. Cepte hala 24 milyon lira var ki ileride bunu anlatırken "paranın para olduğu zaman.." demek bile mümkün..

Bu bayram Bodrum'a üşüşme olmuş.. "Bu krizin ortasında ne bayramı?" diye soracak olan Yüce Rabbim sopa kullanmadığından başlarına bir yağmur musallat etmiş..

Yağmış ha yağmış..
Kar nerden çıktı?

Burada bir es verip meteorolojiyi de kutlamak lazım.. İstanbul dışında her yerde tahmini tuttu.. İstanbul'a yağmur bekledik.. Üç gün güneş, dördüncü gün hiç hesapta olmayan bir kar..

İstanbul karını meteoroloji bilemedi ama bizim komşular bildi.. Sokağımızın yokuşu diktir.. Neredeyse kırkbeş derece.. Buna yokuş da denmez, yarı ıslah edilmiş uçurum demek daha doğru..

Sevgilinden ayrıldın, bunalıma girdin, diyelim.. Kendini intihar etmek istersen yokuşun başından bırak, dibine vardığında imam karşılasın.. Bu yüzden kar ihtimali olduğunda yokuşa park eden otomobiller yarı yarıya azalır..

Herkes arabasını kaptığı gibi düzlük yer aramaya başlar..

Yörüğün yaylaya çıktığı gibi komşular da yaylaya çıkar.. Sair günler koca yokuşta araba park edecek yer bulamazsın.. Yer olmadığından değil kadın sürücüler yüzünden..

Dört arabanın rahat rahat sığacağı yere iki hanım sürücü park etsin, olay bitti.. Diğer iki araçlık yer battal olur.. O kadar usturuplu park ederler ki sağlarında sollarında ikişer metrelik yer kaldığı halde, kimse arbasını sokamaz..

Normal şartlarda böyle bir beceriyi edinmek için kursa filan gitmek lazım.. Bizim komşu hanımların ki "hüda-i nabit" dedikleri türden bir yetenek..

Hani internette dolaşan bir fotoğraf var ya! Yirmi kadar araç düz bir alanda birbirine girmiş gibi duruyor..

Altındaki lejantta da sorusu var: "Bu nedir?"

Meraklanan cevabı da buluyor: "Kadınların oto parkı!"

***
Bu durum özümü çok sinirlendiriyordu.. Çünkü onların akşam yemeğine geldiği saatte ben hayata başlıyorum, sabaha karşı döndüğümde de aracı koyacak yer bulamıyorum..

Yokuşun dibinde, yaklaşık atmış yetmiş metre ileride bir düz arazi var.. İstiyorsan oraya koy ama eve girmek için o yokuşu nasıl çıkacaksın.. AKUT üyesi olsan soluğun kesiliyor..

Birkaç kez aracı münasebetsiz yerde parkettim.. İstiyorum ki biri beni uyarmak için gelsin, ben de parkı devlet memuru savurganlığı ile kullanan hanım sürücüler hakkında bir iki laf edeyim..

Merak edip soran çıkmadı..

Onun yerine arabanın camına yapıştırılmış imzasız bir mektup.. "Aracınızı buraya park etmeyin, saygısızlık yapmayın.." Otoparkı olan apartmanların kadın sürücüleri yola çıkarken zorlanıyormuş..

İmzasız mektup bırakan o komşuya "İki araçlık yere tek başına park edenlere bir mektubunuz yok mu?" diye soramadım, nihayetinde yılıp teslim oldum..

Hava cıva işleri
Lafı biraz dağıttık.. Komşuların "güneşli havada kar kokusu alıp" otomobillerini yokuştan kaçırmasından söz edecektim.. Evet, olayın burasını çözemedim..

Meteorolojinin uzmanları yani bilim yanıldı, vatandaşın işgüdüsü kazandı..

Bir işin içine fazla bilim girdi mi kafam karışır, sonucundan korkarım.. Çünkü bilim bizim meşrebimize uymaz.. Neden derseniz, eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz da ondan..

Yine de itirazım yok.. Bizim meteorolojinin eski hallerini bildiğimden "Yaza çıkardık danayı, beğenmez oldu anayı.." durumlarına düşmek istemem..

Meteoroloji eskiden alay konusuydu.. Radyodan "Hava açık ve güneşli" yorumunu dinleyen şemsiyeyi kapmadan fırlamazdı sokağa.. İtibarı olmadığından koalisyon pazarlıklarında da para etmezdi..

***
Dünya durdukça uyumu bozulmayacası koalisyonumuzun başbakanı Ecevitim'iz dürüstümüz vaktiyle bir hükümet kuracaktı.. CHP'nin o zamanki Meclis gurubundaki kelle sayısı yetmediğinden karşı taraftan adam lazım oldu..

Her neyse parası verilip tedarik edildi.. Her birine bir bakanlık da hediyesiydi..

Okuması olmayan doğulu bir milletvekiline de devlet bakanlığı düşmüştü.. Adamı bakan yapmak neyse de eline yetki nasıl verilecek? Çaresi bulundu, para etmeyen meteoroloji bu bakanlığa bağlandı..

Lakin bakan huzursuz.. Herkes elindeki kadroyu partizanca dağıtıyor, bunun eşe dosta ikram edeceği bir kadro yok.. O da gözünü Meteoroloji İşleri Genel Müdürü'ne dikti..

Etrafı "Yapma ağam, adamcağız işini yapıyor, ayıp olur.." ama ağanın gözü kararmış bir kere.. Oraya illa ki bir yakınını getirip ağalığını yaşayacak..

O niyetle hergün genel müdürü çağırıp hava durumunu soruyor.. İşe bakın ki tahminler de hep tutuyor.. Eli kolu bağlanan bakan sonunda akıl edip kendi seçim bölgesini, özellikle de köyünü arıyor..

Hava nasıl, diye soruyor.. Yağmurluymuş..

Çağırıyor Meteoroloji Genel Müdürü'nü.. Türkiye'nin raporunu dinledikten sonra kendi seçim bölgesini soruyor..

Müdür bu soruya beklediğinden hazırlıklı.. "Hava açık ve güneşli.." deyince bakanlık koltuğunda şöyle geriye kaykılan ağa işaret parmağını müdüre doğru sallıyor:

- "Yakaladım seniii!"

Bakanın köyünde havanın nasıl olduğunu sormayı akıl edemeyen genel müdür böylece görevden alınıyor..

Diyeceğim o ki İstanbul'da kara yakalandık ama "Yakaladım seniii.." diye parmak sallamak haksızlık olur, oturalım oturduğumuz yerde..

Kıssadan hisse: Yağmur donar kar olur, o da bize kar olur..



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır