İdam cezasının kaldırılması tartışmasında ortaya konulan "idamlık" düşünce ve yaklaşımları müstehzi bir tebessümle izlemekteydim ve asla bulaşmamaya kararlıydım ki, SABAH'ın dünkü manşetindeki "İdam Kalsın" şeklindeki asker düşüncesini öğrenince, galiba iki satır şart oldu diye düşünmeye başladım.
Açık ki, tartışılan konu "idam" değil, Öcalan'ın asılıp asılmaması...
Kâr-zarar hesabı...
Asarsak ne olur, asmazsak ne olur?
Aslını ararsanız, Öcalan'ın asılıp asılmaması önemli bir hadise değil...
Asılırsa "efsane" olur, diyenler de yanılıyor.
Efsaneler çağı bitti artık.
Öcalan gibi, kabul edilebilir hiçbir düşünceye dayanmayan bir kişiliğin efsane olması zaten imkansızdır.
Öcalan'ı, Ortadoğu coğrafyasında binbir hesabın peşinde olanlar besleyip destekledi.
Apo yaşasa da bu hesaplar devam edecek, asılsa da...
Öte yandan, Öcalan'ın "elde koz olarak tutulmasının" yararları olacağı gibi zararları da olabilir.
Normalde, kendi ülkesine savaş açmış birinin bedelini ödemesinden daha doğal ne olabilir?
İnsanlık tarihinde de bu hep böyle olmuştur.
Fakat...
AB kriterlerini savunduğumuz halde, şunu açık yürekle söylemeliyiz:
Herhangi bir olayda Avrupa öyle istiyor diye, öyle yapmak kişilikli bir tutum değil.
Sadece Öcalan meselesinde de değil, birçok meselede...
İlkeli ve kişilikli davranmalıyız.
İlle kişilikli görüneceğiz diye sehpa kuralım da demiyorum.
Bu, hesap işidir, düşünce işidir.
Önemli olan yönümüzü düşüncelerin tayin etmesi...
Örneğin "idam cezası"nın kaldırılmasının uygarlık olduğunu düşünüyorsak, Öcalan'dan bağımsız olarak bunu tartışmalı ve kaldırabilmeliyiz.
"Apo'yu asalım sonra idamı kaldırırız" şeklindeki düşünce, "idamlık" bir düşüncedir.
Çünkü ilkeli bir bakış değil.
Türkiye'nin yanında, ne Apo önemli ne de bir başkası...
Toplumun gelişmesi, ülkenin stratejik çıkarları, insanların aydınlanması ve refahı neyi gerektiriyorsa, onu yapmalıyız.
Apo asılsa da asılmasa da Türkiye önemli bir şey kaybetmez.
Çünkü Apo, Türkiye'yi derinden etkileyecek kadar önemli bir hadise değildir.
Son sözüm şu:
TSK, tam da Yaşar Büyükanıt paşanın dediği gibi mi düşünüyor onu bilemem ama ben farklı düşünüyorum.
İdam cezası kaldırılabilir. Çünkü:
1- İdam cezası, artık çağdaş ülkelerin modern hukuklarında bir ceza olmaktan çıkmaktadır.
2- Hem idam var diye teör ne zaman durdu ki? Kaldı ki, DHKP-C örneğinde olduğu gibi örgütler, açlık grevi kararları ile militanlarının idam fermanını imzalayabiliyorlar.