kapat
26.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
Limasollu
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Güvenilmeyen Güvenlik Güçleri!..

Cuma sabahı erkenden gazetede idim.. Bayramlarda Yasemin izin yapar, ben çalışırım ya.. Telefona Ercan oturdu ve akşama kadar, polislerden, özellikle trafik polislerinden gelen kutlama mesajlarına cevap vermekten yoruldu..

Sayın İçişleri Bakanım,

Sebeb, tahmin edersiniz.. Bayramın birinci günkü yazım.. Emniyet Genel Müdürlüğü'nün kendi polislerini, kendi evlatlarını nasıl küçük düşüren rüşvet şovunu yazmıştım. Bir de Mersin Valisi ve Emniyet Müdürünü..

Bu ülkenin, en horlanan, en aşağılanan meslek gurubunu, bu defa kendi patronları iki gün içinde rezil etmeye kalkınca, size Bayram Mektubu yazmıştım hatırlarsınız..

Salı günkü yazımı planladım, kafamda, pazartesi gelip yazmak için..

"Bu yanlışları düzeltmeniz gerek Sayın Bakanım.." diyecektim ve devam edecektim..

"Adları üstlerinde.. 'Güvenlik Güçleri.."

Güvenilmeyen güvenlik gücü mü olur?..

Emniyet Genel Müdürlüğü, polisin nasıl rüşvet aldığının şovunu televizyonları davet ederek yaparsa.. (Emniyet Genel Müdürü, bu rezil şovu kimin düzenlediğini de soruşturup açıklama yapmalıdır aslında..)

Valisi, Emniyet Müdürü, kendi oğullarına ayrıcalık tanımadıkları için bu çocukları "Şerefsiz" diye damgalar ve cezalar verirse, Güvenlik Gücü olur mu?.. Bu çocukların kendilerine güveni kalır mı?.. Bunlara ulus güvenir mi?..

Pazar sabahı erkenden kalkıp gazetemi alınca, gönlüm birden neşeyle doldu.. Bana, binlerce rütbesiz polise ve bu ülke ulusuna gerçek bir bayram yaşattınız, Sayın Bakanım..

Mersin'e gittiniz.. Müfettişleriniz soruşturmayı sürdürürken işe bizzat el koyup, Emniyet Müdürünü görevden aldınız. Bunu yaparken de oğluna ceza yazan polisleri "Şerefsizler" diye azarlayan müdürün şeref ve onurunu, ve de polislik mesleğinin itibarını düşünerek, en uygun çözümü buldunuz. Emniyet Müdürünün merkeze alınmasını istemesini sağladınız.

Teşekkürler Sayın Bakanım.. Teşekkürler ve bu defa yürekten "İyi Bayramlar!.."

Hadi bakalım bundan sonra, birisi kalksın da, makamına, babasına, dayısı(!)na güvenip, kural ihlal etsin ve polise saldırsın, görelim.. İki kere düşüneceklerdir.

***
Nihayet geldi.. Mavi Tepe Lambaları ile ilgili bilgi, İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Vali Muzaffer Ecemiş imzası ile geldi..

Bakın Mavi Tepe lambası kullanma hakkı olanlar kimler:

1- "Görev anında" ambülans, itfaiye ve polis arabaları.. Sadece görev anında.. Yolda boş giderken değil.

2- Alarm sırasında sivil savunma araçları.

3- Koruma görevli eskortlar, sadece koruma yaptıkları sırada.

4- Karayollarının sadece trafik hizmetlerine tahsis ettiği araçlar..

Hepsi bu.. Ve bunların hepsi önceden özel izin alarak mavi lamba takabiliyorlar ayrıca..

Mesela "Ben ambulansım" demek yok.. Ambulanssan önce izin alacaksın.

Tümü bu.. Bunun dışında mavi tepe lambası kullananların hepsi, kanunsuz ve haksız bir eylem gerçekleştiriyorlar. Trafik polisleri bunları durdurup ceza yazmak zorundalar..

Müsteşar Vali "Görüldüğünde cihazları sökün, cihazın takılması emrini veren yetkili hakkında da yasal işlem yapın" emri vermiş, teşkilata..

Böyle emirlerin verildiğini çok duyduk, Sayın Müsteşar alınmasın.. Mesele uygulanması.. Mersin olayı meydanda iken, hangi polis içinde kimbilir hangi güçlü, ya da torpillinin olduğunu bilmediği mavi tepe lambalarının üzerine cesaretle gidebilir?. Bakanlık, Müsteşarlık, Emniyet Genel Müdürlüğü polisine bu güvenceyi verdiğinden emin mi?.

Sevgili Okurlar,

Açıkça ifade edeyim.. Polisimizde bu güvence yok.. Daha uzun zaman da olmaz.. O zaman işe siz, biz sahip çıkacağız.. Yollarda gördüğünüz tüm mavi tepe lambalarını bana iletin. Ben teşhir ve takip edeceğim.. Bakalım ne ceza yazılıyor, hangi yasal işlem yapılıyor?.

Kendi haklarımıza kendimiz sahip çıkmazsak eğer, bize kimse sahip çıkmaz, bu ülkede..

***
İçişleri Bakanlığı Basın Müşaviri İbrahim Saraçoğlu kardeşim..

Bana bir de Trafik Yasası, Trafik Yönetmeliği ve 12.9.1995 ve 1.8.1996 tarihli genelgeleri yollarsan, ikide birde seni rahatsız etmem..

Tantan!..
Türkiye'nin yeni "Doğruluk anıtı" Sadettin Tantan!..

Eski bakana birkaç ufak sorum var..

Hani hep şikayet ederler ya, "Sormadan niye yazdın" diye.. İşte soruyorum..

Yazılı yanıt gelsin. Gerisini o zaman kaleme alacağız. Yazılı istememin sebebi, belge olsun ki, yarın "Öyle demedim, yanlış anlaşılmış, falan" olmasın. Zira konu hassas..

"Şu anda oturduğunuz evi, kimden kiraladınız?."

"Aylık kirası kaç para?.."

"Civarda benzeri evlerin rayiç kirası hakkında fikriniz var mı?."

"Bugüne kadar ev sahibinize toplam kaç para kira ödediniz?."

"Bakanlığınız döneminde sizi eleştirdiğim günlerde Ankara'dan İstanbul'a 'Hıncal Uluç'u izleyin, devamlı gittiği yerlere kapatma cezası verin' diye bir uyarı gitti mi?. Uygulandı mı?"

Teşekkürler!..
M.Ali Erbil'in akıl almaz şımarıklığını yazmıştım. İlker Sarıer kardeşim, yanımda yer almış.. Teşekkürler.. Ama iki nokta var önemli.. Bir.. M. Ali Erbil'i görünce boynuma atlamasını beklemedim.. Ben onun boynuna sarılmaya hazırlanıyordum ki, geri çekildi ve "Bir geçmiş olsun yazısı yazmadın" diye herkesin içinde bas bas bağırdı. Hayat boyu kimsenin boynuma atlamasını beklemedim. Herkesin sevincini ifade tarzı farklıdır, ne karışırım. İki.. Hastanede iken yazdım.. Nasıl üzüldüğümü ve iyileşip çıkmasını nasıl beklediğimi yazdım. M.Ali'nin ona teşekkürü yok.. Hastaneden çıkınca niye bir de "Geçmiş olsun" yazısı yazmamışım, ona kızıyor..

Bir Tavsiye

Söz Savunmanın!..
"Kurtuluş Savaşı'nda Kuzey Kafkasyalılar denildiği zaman Kuzey Kafkas (ortak isimleriyle Çerkesler) kökenli olsun olmasın Cumhuriyet çocuklarının aklına hemen Çerkes Ethem ve Ahmet Anzavur gelir. Ve her ikisi de hain olarak hatırlanır. Sanki Kurtuluş Savaşı'nda rol alan Çerkesler sadece bu iki kişiymiş gibi düşünülüp, bu iki kişi hakkındaki yanlış bilgilerden hareketle Çerkes halklarının tümü için asla hak etmedikleri sözler sarfedile gelir. Çoğu zaman da yanlış veya eksik bilgilerden dolayı farkında olmadan gaflar yapılır ve Çerkes kökenli insanlar incitilir."

Muhittin Ünal "Kurtuluş Savaşı'nda Çerkeslerin Rolü" adlı kitabına böyle başlıyor!.

Kim Muhittin Ünal; 1864 yılında Kuzey Kafkasya'dan göçen Abaza kökenli Agace ailesinin bir ferdi... Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinin Kazancık köyünde doğmuş, öğretmenlik, yöneticilik, müfettişlik, teftiş kurulu başkanlıkları yaptıktan sonra emekli olan ve halen Kafkas Derneği Genel Başkanlığı'nı yürüten bir eski bürokrat!. Kitapta, Rauf Orbay başta olmak üzere Kurtuluş Savaşı'nda Atatürk'ün en yakınında bulunan Çerkeslerden başlayarak, Osmanlı'nın son döneminde "Anadolu'ya yardım eden" paşalardan, vezirlerden, sadrazamlardan, Kurtuluş Savaşı'nda büyük yararlıklar gösteren askerlere kadar bir çok Çerkes tanıtılıyor ve anlatılıyor!. Çerkeslerin, Kurtuluş Savaşı'ndaki önemli yerleri ve görevleri, bizzat tanıklarıyla konuşularak ve belgeler konuşturularak kitaba alınmış!.

Ve doğal olarak sonunda, sıra "Çerkes Ethem Olayı"na geliyor!. Çok kişinin ve resmi tarihlerin apaçık olarak "Hain" dediği Çerkes Ethem!..

Kimdir, ne yapmıştır, Kurtuluş Savaşı'nda yeri nedir, neden "Kahraman iken", sonradan "hain damgası yiyeceği" yolu seçmiştir? Kimlerle, nasıl anlaşmazlığa düşmüş, olaylar nasıl gelişmiş ve nasıl sonuçlanmıştır?

Tarihçi Cemal Kutay'a "Ethem hain değildir" ve romancı-yazar Tağrık Buğra'ya "Ben hala Çerkes Ethem olayının o günkü şartlarda önlenebileceğine inanıyorum. Bunda İsmet Paşa'nın sert tavizsiz tutumunun etkisi olduğunu düşünüyorum. Ethem mağrur bir insandır. Hatasını anlamıştır ama dönememiştir" dedirten olayların arkasında neler vardır? Ali Fuat Paşa "Ethem, yakınları ve karşısındakiler tarafından ihanete zorlanmıştır. Fakat hain olmamıştır. Türk Milli Mücadelesi'nde ayrı bir emeğin sahibidir" derken, kimlerden söz etmektedir?

Ya Celal Bayar'ın "Ethem kurban gitmiştir" demesi..

Kitapta bunların cevapları var!..

Okunmalı!..

SEVDİĞİM LAFLAR
Kırk yaş gençliğin ihtiyarlığı, elli yaş ihtiyarlığın gençliğidir. Victor Hugo

TEBESSÜM
Yeni evliler Karayip denizinde balaylarını geçirecekleri gemiye giderlerken damat, "Şu eczanede duralım da prezervatif alayım!" demiş.. "İyi fikir!" demiş gelin, "Madem gemiye biniyoruz, bana da mide bulantısı hapı al! Ne olur ne olmaz.." Girmiş eczaneye damat, "Bir kutu prezervatif, bir kutu mide bulantısı için hapı!" demiş.. "Hay hay efendim!" demiş eczacı, "Kızmayın ama bir özel soru sorabilir miyim?.. Bu iş midenizi bulandırıyorsa, neden yapıyorsunuz?"

ocaluluc@beko.net



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır