Benim tek dostum tabancam

Özcan Deniz patladı: Kaset yap, film çek, git bir mankenle çık ayrıl, git bir kebapçı dükkanı aç, onunla bununla kavga et sonra da bol bol haberin çıksın. Ben bunlardan kustum artık!
Bir zamanların 'Üç Silahşörleri'i Özcan Deniz, Alişan ve Mahsun Kırmızıgül şimdilerde neredeyse birbirlerine düşman oldular. Mahsun iflasın eşiğine gelip hayata sıfırdan başlarken, Alişan sahnelerden çok gece kulüplerinde görülmeye başlandı. Özcan Deniz ise, alışık olmadığımız bir portre çiziyor. Çırılçıplak soyunan Deniz, bir filmde de 'yumuşak' görünümlü arabesk şarkıcısını canlandırmak için saçlarını sarıya boyadı. "Arabeski ve onu yorumlayanları acılı hayat standardından çıkartıp, onlara kalite kazandırmak iştiyorum" diyen Özcan Deniz, "Tarkan soyunsaydı 'bravo' derlerdi. Bizden sadece çiğ köfte yoğurup, manken dövmemizi bekliyorlar, çünkü onlar elit, biz taşralıyız" iddiasında...

* Bu ülkede 'soyunan' ender erkeklerden birisiniz. Son televizyon dizinizde de, imajınıza ters düşen bir stil gördük...

Nedense arabesk ve türkü söyleyenlere bu tür şeyleri yakıştırmıyorlar. Sanki bunları daha zeki, kültürlü ve eğitimli elit insanlar yapabilir sadece. Bize "Siz gidin çiğ köfte yoğurun, türkü söyleyin, kebap dükkanı açın, arada sırada da birbirinize girin, üç beş mankeni dövün" diyorlar. Benim bu yaptığımı Tarkan yapsaydı, herkes ayakta alkışlardı. Neden? Çünkü onu Sezen Aksu destekledi, çünkü o elit!

* Hiç tereddüt etmediniz mi, 'imajı çizerim' diye?

Hayır, ben radikal davranıyorum ve insanların bunu anlayabilmesi için zamana ihtiyaçları olduğunu düşünüyorum.

* Yakın çevrenizden tepki aldınız mı?

Ailemden almadım ama asıl fikirlerini öğrenmek istediğim kişilere mikrofon uzatmadılar. Şener Şen'e, Sinan Çetin'e sorulsun isterdim ama gittiler eski sevgilime, mankenlere sordular! Yani bu iş hakkında ahkam kesmesi mümkün olmayan insanlara sordular...

* Anlıyoruz ki, çıplaklık sizin için bir tabu değil.

Ben, yıllardır süregelen ve gitgide gerileyen arabesk türkücü imajını 'roketlemek' istiyorum. Arabaların torpidolarında en arkada duran kasetleri önlere çıkartmak istiyorum. Beş tane adam çıktı; İbrahim Tatlıses, Ferdi Tayfur, Orhan Gencebay, Müslüm Gürses ve Emrah. Bu isimlerden sonra çıkan herkes, bunlardan biri oldu. Çok insan çıktı zannediliyor ama aslında hepsi, bunların birer tıpatıp kopyasıdır. Ben, altıncı alternatifi yarattım.

'ARABESKÇİ' İMAJINI ROKETLEYECEK
* Sizin o isimlerden farkınız nedir?

Onların çektikleri filmler, albümlerinin klibiydi. 'Batsın Bu Dünya' diye albüm yapıp, ardından aynı isimde bir film çekiyorlardı. Amaç film yapmak değil, albümü tanıtmaktı. Şimdi niye film çekmiyorlar, çünkü klipler çıktı ortaya. Benim amacım albümümü tanıtmak değil, film yapmak.

* Peki, sesinizde de bu kadar iddialı mısınız?

Ses, albüm yaptıkça, sahneye çıktıkça profesyonelleşir. Sesimin rengine, gücüne çok güvenirim, kimse de benimle aşık atamaz. Ama ustalık ve tavırdan bahsediyorsak, beni duvara çakacak birçok isim vardır.

* Camianızda pek dostluk olmuyor...

Dost, bir delikanlının belindeki tabancadır. Onu çekmezsin ama yine de elini attığında hep oradadır. Ben elimi attığımda dostlarımı bulamadım. Ama yine de canları sağolsun; onlar ellerini attıklarında ben orada olacağım. Şu anda sadece merhabalaşıyoruz. Zaten müzikal anlamda da kulvarlarımız farklı, başka yönlere gidiyoruz. Çok yakın olduğumuz zaman gördük ki birbirimizi yıpratıyoruz.

BENİM DELİKANLILIK ANLAYIŞIM FARKLIDIR
Mahsun, Alişan, Özcan üçlüsü bir ticari stratejiydi. Bir amatör sanatçı çıkar ve onu desteklersin. Çünkü sen isimsindir ve sana ihtiyacı vardır. Alişan'a yaptığımız da budur. Yeni gelmiş, kimse onu tanımıyor, Mahsun bir programa çıkarttı, ben bir programa çıkarttım, yanımızda gezdirdik ve Alişan oldu! Ama ben hiç bir zaman delikanlılık provakötörlüğü yapmadım. Zaten benim delikanlılık anlayışım, hepsinden farklı.

Vecihe ASLAN