kapat
26.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HIGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Gitmek zamanı..

Son günlerde pek bir arttı kedi köpek muhabbetleri.. Köşe yazarlarının çok zamanlar baş köşelerini işgal ediyorlar.. Anlatı üzerine anlatı.. Aman ne güzel, ne iyi..
Ama sadece kedi köpekler mi? Örneğin atara ne demeli..

Ayla Atal bir at sevdalısı.. Ama şöyle böyle değil.. Onları hem seven hem anlayanlardan.. Dertleriyle dertlenenlerden. Veliefendi çayırını avucunun içi gibi bilenlerden..

Bugün bu köşeyi Ayla Atal'a bırakıyorum.. Anlatı onun anlatısı:

GİTMEK ZAMANI

"Gökyüzü kurşuni bulutlarda kaplıydı. Serpeleyen kar, giderek tipiye dönüşüyor, bıçak sırtı bir ayaz adeta iliklere işliyordu.

At, endişeliydi gözlerini ahırının az ilerisinde hırbani kılıklı bir adamla pazarlık yaparcasına konuşan sahibinden ayıramıyordu. Her nedense satışa çıktığına dair bir önseziye kapılmıştı. İşin kötüsü, adamın tipi, davranışları "Arabacı"ları çağrıştırıyordu. Yoksa... Evet evet yoksa... Soğuktan değil de korkudan ürperdiğini hissetti. Demek ki "Araba beygirliğine" soyunmak da vardı kaderinde. Konuşma uzadıkça uzuyordu. Sahibi, kendisine daima "Oğlum" diyen babacan insan kimbilir kaçıncı sigarasına yaktı. Hayır asla kırgın değildi ona, haklıydı. Çünkü bir kere "Atçılık" zor meslekti, masraflar çok ağırdı. Özveri gerektiren bir uğraştı. Eski bir şampiyon da olsa doğaldı bir kenara itilmesi..

Kırgın değildi sahibine. Hem yaşlanmıştı da. Son aylarca sadece bir yarış koşmuştu. İki hafta önceki o müthiş yarışı anımsayınca hüzünlü bir gülüş belirdi dudaklarında. Şaka maka birinciliği burunla kaybetmişti. Sürpriz ikinciliği ise, ne yazık ki "dörtlü bahiscilere" kupon yırttırmaktan başka işe yaramamıştı. Yarışseverlerce epey kalaylandığı muhakkaktı. Oysa bir zamanlar nasıl da alkışlarlardı.

"Hey gibi günler hey" diye mırıldandı. Görkemli yaşamı bir film şeridi gibi geçti gözlerinin önünden. Doğduğu gün, insanların sevinç çığlıklarıydı ilk duyduğu sesler. Ve de kocaman adamların havalara sıçramasıydı ilk görüntüleri dünyadan.

İlgilileri özenle büyütmüş, yarışlara hazırlamışlardı. İlk koşusunu kısa mesafede hem de boxtan üç boy geç çıkmasına karşın rahat kazandığında, sansasyon yaratmıştı camiada. Ve hepsi de birincilikle noktalanan diğer koşusuları. Otoritelerce "Banko at" konumunu korumuş, hatta "Gazi Koşusu"na en büyük aday gösterilmişti. Çevresindeki uzak yakın herkesin yaklaşımı sevgi kokuyordu, şefkat kokuyordu... Yüreği burkuldu, sahibinin eşini düşününce. Kürklü giysileri boykot eden, hayvan dostu o şeker kadın ilginçtir ki yanına pek sokulmazdı. Elleriyle değil de gözleriylme okşardı sanki. Ailenin tek evladı, sevimli afacana gelince ta ahırlar bölgesine girişte duyardı, kendine özgü ıslığını. Başını iki yana sallayarak selamlar, o da "Bakın beni nasıl tanıdı" diye çaka satardı etrafa. Acaba ne tepki gösterecekerdi, satışa çıktığı anlaşıldığında. Eşi ağlayacak oğlu ise küsüp odasına mı kapanacaktı?

Kimbilir belki de duyarmazdı olayı.

Hayır kırgın değildi sahibine. Sevgisinden en ufak bir azalma yoktu. Dünyanın kanunu böyleydi, yaşlanan canlılar solan çiçekler misali elbette bir yere atılacaktı günü geldiğinde. Her neyse anılardaki gezintisini bitirmeliydi artık. Tam Gazi Koşusu'na hazırlanırken geçirdiği talihsiz sakatlığını ardından yanlış tedavi sonucu yitirdiği parlak dönemini unutmalıydı. Zirveden hızla düşüşünü, kenter geçebileceği safkanlara uzak ara geçilişlerini unatmalıydı. Eskiden kendisi çılgıncasına alkışlayan yarışseverlerin acımtırak bakışlarını unutmalıydı. Yeni ve zavallı bir yaşama başlamasına çeyrek kala, zehirli iğneyi yeğ tuttuğunu duyumsadı araba beygiri olup, çingene çocuklarının elinde sürünmeye... "Ah keşke 'Yılkı'ya bırakılsaydım, hiç değilse doğanın kucağında ölürdüm" diye içini çekti.

Birden seyisinin ortalıklarda görünmediğini farketti. Trajik gidişini görmemek için mutlaka kaçmıştı ahırdan. O sevecen insanın, üzüntüsünden kahrolduğunu adı gibi biliyordu. "Babam benim" diye hıçkırdı. "Hakkını helal et." Sahibinin ahıra girmesiyle düşüncelerinden sıyrıldı doğruca yanına gelip alnından öptü.

Demek Gitmek Zamanı gelip çatmıştı. Buğulu gözlerini ahırının dört bir köşesinde gezdirdi, götürecek hiçbir şeyi yoktu, acı ve tatlı anılarının dışında.

"Ben hazırım" dedi kırık sesiyle.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap


Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır