kapat
26.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
Limasollu
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HIGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Etraf Niçeci dolu!

Arkadaşımız Elif Ergu'da galiba filozof tüyü var. Baksanıza Orhan Gencebay'a bile Nietzsche'den (1844-1900) etkilendiğini söyletmiş. Halbuki bırakın Nietzsche gibi zorlu bir filozofu, bizim lise mezunlarımız dahi ne Eflatun'dan çakar, ne de Kant'tan.
Üstelik bu Ergu'nun ilk 'vukuatı' da değil. Sosyetik eğlence mekanlarının başarılı işletmecisi Metin Fadıllıoğlu da, Ergu'ya, "Nietzsche'nin Tanrı'yı öldürdüğünü" söylemişti... Ben Nietzsche'nin (hadi gelin eski usul, okunuşuyla analım pos bıyıklı Alman filozofu: Niçe) aforizmalarıyla köşe yazılarına şık ve ezoterik bir süs olmaktan öteye pek geçmediğini sanırdım. Bir de bunalımlı delikanlılar okur onu daha çok ("Kadına mı gidiyorsun, kırbacını unutma" demişti ya...) ve bir sevgili bulunca da unutuverirler. Meğer Niçeciler düşündüğümden daha fazlaymış. Hatta devletin zirvesine tırmanmışlar. MGK'ya bile girip çıkıyorlarmış. Örnek mi? Geçenlerde, çaptan düşmekte olan ekonomik krizle ilgili olarak Devlet Bakanı Kemal Derviş, Fransız Le Figaro gazetesine verdiği demeçte, "Bizi öldürmeyen kriz; güçlendirir" demedi mi?

İşte gerçek Niçeci böyle konuşur: "Beni yok etmeyen, beni daha da güçlendirir." Hoş, bizim basın dalgınlıkla bu sözün Niçe'nin en ünlü yapıtı olan Böyle Buyurdu Zerdüşt'te yer aldığını yazdı ama... Ziyanı yok, doğrusunun 'Zerdüşt' değil Putların Alacakaranlığı olduğunu Derviş onlara öğretir.

Sanırım farkında olmadan Derviş bu sözüyle SABAH yazarı Metin Münir'e de cevap veriyordu. Çünkü geçen yıl kriz patlayınca, Metin Münir 21 Şubat 2001'de, "Beni öldürmeyen her şey, beni daha güçlü yapar... Ne yazık ki Nietzsche'nin bu sözleri ekonomi için geçerli değil" diye yazmıştı. 2 Mart'ta Türkiye'ye gelen Derviş'in arşivleri karıştıracak vakti olduğunu sanmıyorum.

Evet; devletin tepesinden medyaya, müzikten eğlence dünyasına Niçeciler'in her yere sızdığını göstermiş oldum sayılır. Ama hâlâ ikna olmadıysanız BBG Eray'ın da Niçe parçaladığını üzülerek hatırlatırım.

FOTO-ANALİZ

Şimdi soracaksınız: Bunları anladık da, neden o arabaya Derviş ile Orhan Abi'yi koştun? Açıklayayım... espri şuradan geliyor: Bu çok ünlü bir fotoğraf. Niçe ile öğrencisi Ree atların yerini almışlar. Elinde kırbaç olan kadın ise, evlenme teklifini reddettiği Niçe'den başka; psikanalist Freud ve şair Rilke'yi de derinden etkileyen Lou Andreas Salome (1861-1937).

Ne zaman birisi Niçe'den söz etse aklıma bu fotoğraf gelir ve merak ederim:

Niçe'den ilham aldığına göre acaba arabayı da çekmeyi kabul eder miydi? Ekürisi kim olurdu? Ve son olarak: Salome'nin yerine kırbacı hangi kadın şaklatırdı?

Böyle bir fantezi işte...

ZİNCİRLEME REAKSİYON

"Sağlığa dikkat etmek, yaşamaya engeldir." (Platon)

"Platon sıkıcıydı." (Nietzsche)

"Nietzsche salak ve anormaldi." (L. Tolstoy)

"Tolstoy'u kaale almam." (E. Hemingway)

"Hemingway öküzün tekiydi." (Harold Robbins)

NE DERTLER VAR

Ayıkken dört sarhoşken sekiz
Önce itirafı okuyalım: "Tam 4 tane meme ucum var. İkisi normal yerde, diğer ikisi ise göğüs kafesimin tam bittiği yerde. Küçük olsalar da görünümleri beni çok üzüyor. Denize, havuza gidemiyor, arkadaşlarımın yanında üstümü değiştiremiyorum. Bir operasyon geçirdim ama görünümlerinde hemen hiçbir değişiklik olmadı. Bu noktalardan nasıl kurtulabileceğimi bilen birileri varsa n'olur bana yol göstersin. Hayatımın geri kalanında normal bir vücut istiyorum." (lastdance; erkek; 21; Ankara)

Bu arkadaşa tıbbi açıdan maalesef bir yardımım dokunamaz. Ama dörtlünün karşı cinste nasıl duracağını gözünün önüne getiremeyenler için bir fotoğrafım var.

Türk önce girer!

Espriyi bilirsiniz: Dünyaca ünlü piyanistin, adını değiştirmiş bir Karadenizli olduğunu Temel nasıl anlamış? Adam konsere başlarken, taburesine oturup, piyanoyu kendisine doğru çekiyormuş!

Birisinin Türk olduğunu anlamanın bir ölçütü daha var: Türk önce girer! Bu temel prensip günlük yaşamda şöyle uygulanır:

Asansörün kapısı açıldığında, içeriden çıkmaya çalışan kaç kişi olursa olsun, beklemekte olan Türk hemen davranır ve içeri dalmaya çalışır. Grekoromen bir sahnedir.

Ayrıca dükkan ne kadar kalabalık olursa olsun, Türk içeri girmeye çalışır. (İnanmayan; Orhan Pamuk'un Kara Kitap'ta meşhur ettiği, bizim gazetenin karşısındaki Alaattin'in Dükkanı'nı beş dakika izlesin.)

Tahmin ettiğiniz gibi bir Türk aynı davranışı genel tuvalete girerken de gösterir. Normali budur. Ancak son bir örneğim daha var ki gerçek bir inci:

Eğitim seviyesi yüksek, kent adabından haberli insanların yaşadığı Selamiçeşme semtindeyiz. Durakta sıra var. Derken bir dolmuş duruyor. Belli ki inecek var. Otomatik kapı açılıyor. Sıranın başındaki beyefendi hamle ediyor. Bir ayağı içeride, diğeri aşağıda. Dolmuşa girmeye çalışıyor ama yer yok ki! İnecek olan kadın ise bu organik bariyeri aşamadığı için yerini boşaltamıyor. Gövdeler itişiyor. Adam, kadının ittirmesini, içgüdüsel olarak bir meydan okuma gibi algılıyor. Yol vermiyor kadına. Durumu kavraması, mantığını çalıştırıp yana çekilmesi 15 saniye sürüyor. Ki sanırım dünya rekorudur ve ne olur ne olmaz, bir ayağı hâlâ dolmuştadır...

İnsanları güldürmek sevaptır

Eğer fotoğrafçı olsaydım ve sadece iki konuda odaklaşmam gerekseydi, kadın-erkek ilişkisini ve köpekleri tercih ederdim. İlki bitmez tükenmez bir araştırma alanı. Diğeri ise en sevdiğim hayvan. Elliott Erwitt de objektifini bu iki alana çevirenlerden...

Magnum ajansı için çalışan Amerikalı fotoğrafçı Erwitt'in, Kadın ve Erkek Arasında (1994) adlı kitabında da yer alan görüntüler, 28 Şubat Cuma gününden itibaren Teşvikiye'deki Pamukbank Fotoğraf Galerisi'nde sergileniyor. Köpek fotoğrafları yok ama Kumsallar'dan (1991) kareler yer alacak.

1928 doğumlu ustanın fotoğrafları son yıllarda yeniden moda oldu; dünyanın en saygın galeri ve müzelerinde sergileniyor. Niye 'yeniden' diyorum? Çünkü New York Times gazetesinin 'şahin' yazarı William Safire, 1959'da Nixon ve Kuruşçev'i Moskova'da bir araya getirmişti. İki siyasetçinin kapışması, Mutfak Tartışmaları adıyla ünlenmişti. Fotoğraflarını çeken de Erwitt'ten başkası değildi.

"İnsanları güldürmek hayattaki en büyük başarılardan biridir" diyen hınzır ustanın sergisini kaçırmayın. (Galeri Pazar-Pazartesi hariç 10:00-19:00 arası açık.)



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap


Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır