kapat
18.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Nostalji

Dün okuduğum bir kitapta, "Eğer geçmişi özlemeye başladıysanız, yaşlanıyorsunuz" diyordu. Yani, "Bizim veya benim zamanımda" diye söze başlıyorsanız artık genç değilsiniz.

Ama ben gerçek anlamda geçmişi özlüyorum... Geçmişte kalmış, kirlenmemiş dostlukları, daha temiz doğayı, çıtır çıtır yanan sobayı, kireç, badana kokan odayı düşünüyorum...

Hani Beatles'ın gençleri kasıp kavurduğu, Portofino şarkısının mırıldanıldığı, Müzeyyen'in, Zeki Müren'in plaklarının radyolarda çalındığı, Engin Ardıç'ın yıllar önceki bir yazısında dediği gibi, daha Orhan Gencebay'ın Samsun'da saz çaldığı, İbrahim Tatlıses'in demirci çıraklığı yaptığı o günleri özlüyorum...

Zaman zaman dalıp İstanbul'un Fenerbahçe, İzmir'in Güzelyalı sahillerinde yüzüldüğü, 2.5 liraya bir saat bisiklete binildiği, öğrenci biletinin 15 kuruş olduğu, Yeni Harman sigarasının 225 liraya satıldığı o günlere gidiyorum...

Hani; karşı komşuya, "Eğer bir maniniz yoksa, annemler size oturmaya gelecekler" diye seslenildiği, yaz geceleri açık hava sinemalarına gidildiği günleri inanın özlüyorum.

Enflasyonun mutfakları yakmadığı, insanların birbirine düşman gibi bakmadığı, rüşvetin, talanın bu boyutlara çıkmadığı, genç kızların yüzlerinin kızardığı, delikanlıların ise başlarını yerden kaldırmadığı, iş dönüşü babaların sokak başında karşılandığı o günlere dalıp dalıp gidiyorum...

Geçmişi unutmayın... Dünü yok saymayın. Bilin ki; dünü olmayanın geleceği de olmaz... Dününü inkâr eden gelecekte de yer bulamaz...

Tayyip gerçeği!
Tayyip Erdoğan'ı yok sayan, stratejisini buna göre kuran, geleceğe yönelik planlarını Tayyip Erdoğan'sız yapanlar bilsinler ki; kendilerini bugünden yenilgiye mahkum ediyorlar...

Her siyasi parti rakibini iyi tanımalı, tartmalı ve mücadele için ona göre tavır almalı... Sakın; hiçbir lider, "Tayyip benim rakibim değil, olamaz" gibi bir havaya kapılmamalı...

Örneğin ANAP kendine yalnızca DYP'yi, DYP MHP'yi, CHP Hadep'i, ÖDP LDP'yi rakip görmemeli... Bütün stratejilerini ve mücadelelerini buna göre dizayn etmemeli... Kimse 1994 belediye seçimlerindeki yanılgıya, atalete, boşvermişliğe düşmemeli... Bülent Ecevit, Devlet Bahçeli, Mesut Yılmaz, Tansu Çiller, Recai Kutan (aslında Erbakan demek gerekir) Tayyip Erdoğan'ın meydanlara topladığı kalabalıkları görmeli... Kesinlikle "Bunlar bindirilmiş kıta.." veya "AKP ile SP birbirini kıracak" gibi ayağı yere basmayan, falcılıktan öteye bir anlam taşımayan görüşlere itibar etmemeli...

dAcı itiraf!
Avrupa'da kişi başına en düşük milli gelirin olduğu Türkiye, en pahalı benzini tüketiyor... Ve ne acıdır ki; Kemal Derviş bu tezat karşısında şunu itiraf ediyor: "Devlete gelir olsun diye akaryakıta zam yapıyoruz!"

Dikkat edin; Kemal Derviş aslında şunu söylemek istiyor ama kibarlığından söyleyemiyor:

"Rafineriden 180 bin liraya çıkan benzini 1 milyon 380 bin lirayla satmazsak bu çarkı döndüremeyiz..."

Dikkat edin; Derviş'in bu açıklamasında Ankara'nın ekonomik sorunları nasıl çözdüğünün tiyosu var; zam! Ve zaman zaman zulüm!

Günümüzde milyarlarca doların bir tuşa basarak değil, vagonlara, uçaklara yüklenerek yer değiştirdiğini sananların hükümet olduğu Türkiye'de ekonominin başka türlü yönetilmesi, kaynak temin edilmesi beklenebilir mi?

Derviş yüreklilik gösterdi ve acı bir itirafı dile getirdi: "Zamdan başka çaremiz yok!"

İki farklı kafa
Batı ile aramızdaki fark, SABAH'ın dünkü birinci sayfasındaki alt alta iki haberde göze çarpıyordu. Aramızda çağlar olduğunu ortaya koyan haberlerden birinde, NASA'nın 4.3 ışık yılı uzakta bulunan bir yıldızda ilk koloniyi kurmak için düğmeye bastığını, diğerinde ise Türkiye'nin yönetimine talip Tayyip Erdoğan'ın halka, "Allah ne verdiyse doğurun" dediğini yazıyordu.

Dikkat edin, bir yanda uzayı keşfe çıkanlar, diğer yanda kalibresiz beyninde halka açacağı yeni ufuklar olmadığı için, "doğurun" buyuranlar.

Bu kafalar bu ülkeyi taşır mı? Bu kafaların egemen olduğu toplumlar geleceğe uzanır mı?

Tabii ki hayır.

Fıkra

Yeşil adam
Adamcağız her gece yatağını ıslatır hale geliyor. Soluğu psikologda alıyor:

- Eveeet... Şimdi anlatın bakalım. Her gece yatağınıza nasıl işiyorsunuz?

- Valla doktorcuğum, önce çişimi yapıyorum ve yatağa yatıp uyuyorum. Rüyamda yeşil, küçücük bir adam geliyor ve bana "Çişini yaptın mı?" diye soruyor. Ben de "Hayır yapmadım" deyince; "Hadi bakalım öyleyse şimdi yap" diyor, ben de yapıyorum.

- Tamam anlaşıldı... Bu gece o yeşil küçük adam gelip de size "Çişini yaptın mı?" diye sorduğunda siz de "Evet! Yaptım" diye yanıtlayın.

Adamcağız evine gidiyor. Yatma vakti gelince çişini yapıp yatıyor... Bir süre sonra rüya görmeye başlıyor ve yine aynı yeşil küçük adam bizimkine soruyor:

- Çişini yaptın mı bakayım?

- Evet! Yaptım!

- Ya büyüğünü?

- I-ıh yapmadım...

- Hadi onu yap bakalım...

ALKIŞ
"Sürücülere pusu kurmayın" diyen İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen'e

YUH!
Beldedeki tek Atatürk büstünü, görüntü kirliliği yarattığı gerekçeçiyle kaldırtan İzmir Görece Belediye Başkanı Mustafa Öztürk'e...

Doğru SÖZ
İnsanda

hayallerin yerini anılar almaya başlamışsa, yaşlanıyor demektir...

Hay ağzını öpeyim!
Seçilme yaşının 30'un altına indirilmesi gerekir... Türkiye'de seçme yaşı 18, seçilme yaşı 30 olmaz... Bu yaş Almanya ve Danimarka'da 18, Avusturya'da 21'dir... (Ediz HUN)

Kırmızı kart
Biri Bizi gözetliyor gibi topluma hiçbir şey vermeyen abuk bir programı Star ekranlarına taşıyan Faruk Bayhan'a



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır