kapat
31.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HIGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Filmin yarısında çıkma hürriyeti (2)

AFM İstanbul Uluslararası Bağımsız Film Festivali'nde son derece güzel, zevkle izlenen yapıtlar da vardı...

Ne anlattığı, niye anlattığı belli olmayan filmler de...

Mike Figgis'in yönettiği "Otel" ikinci kategoriye giriyordu. Ancak filmi sonuna kadar izledik...

Şimdi diyeceksiniz ki: "Anladık da; başlıktaki (2) ne anlama geliyor? Sen bu konuda daha önce yazmadın ki..."

Çok doğru. Gerçekten de yazmadım. Başlıktaki (2) aslında sinema eleştirmeni, denemeci Fatih Özgüven'in Çarşamba günü Radikal'de yazdığı "Yarıda Çıkma Hürriyeti" başlıklı yazıya bir gönderme. Yani Özgüven başlattı, ben de karınca kararınca devamını getiriyorum.

Biz dişimizi sıkıp sonuna kadar bekledik ama Fatih Özgüven dayanamamış "postmodern fıkra" dediği filme...

Yarısında çıkmış. Buraya kadar elbette hiçbir tuhaflık yok. Olur a; çıkarsa çıkar. İyi de aynı çalışma için, "Olağanüstüydü, harikaydı, hayatımın filmindi" diyenler de var!

Peki bu nasıl oluyor? Hayatı boyunda belki de binlerce film izlemiş, kitaplar, makaleler okumuş, düşünmüş, film sanatı üzerine dersler veren, bizzat kendisi "postmodern" denilebilecek bir roman yazmış olan bir entelektüel filmin yarısında sinemayı terkediyor da...

Yaşı daha 25'i bile bulmamış, belki üniversitede okuyan, hayat tecrübesi sınırlı, bilgi dağarcığı görece kıt bazı arkadaşlar aynı filmi göklere çıkarıyor?

Bu farkı anlatmak için birçok şey söylenebilir. Bir tanesini burada hemen ifade edelim: Entellik işte böyle bir şey... Batılı'nın hemen her yaptığını beğenen...

Hele bu yapılan biraz da anlaşılmaz olursa daha da çok beğenen... Böylece kendini, aşağıladığını insanlardan ayıran...

Onlara, "Siz nereden anlayacaksınız ki" diyen...

Demese bile öyle bir sessiz jest aşkeden...

İşte böyle bir tip. Buna da entel deniyor kısaca.

Atlayıp zıplayan...

Senaryo bütünlüğü olmayan...

Klip tekniğini bolca kullanan...

Görüntü ve sesle bir şeyler anlatıyormuş gibi yapan ama hiçbir şey söylemeyen bir filmdi "Otel". Ha şimdi toparlayacak, ha şimdi anlamlı bir şeyler olacak diye diye sonuna kadar izledik biz...

Ve hiçbir şey olmadı!

Entel dediğimiz kişilerin bir başka özelliği de yöntemlerinin olmaması. Neye, nasıl bakacaklarını; neyi, nasıl değerlendireceklerini bilmiyorlar. Onun yerine "Ben beğendim" deyip işin içinden çıkıyorlar. Peki niye beğendin? Ne anlatıldı da, ne anladın? Cevap aynı: "Ben beğendim." Nokta.

Son olarak şunu söyleyeyim: Entellikten kurtulmak hiç de kolay değildir!



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır